bugün

Çölyak hastalığı (ya da Gluten Entropatisi, ingilizce: Celiac Disease); bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim hastalığıdır.

Kaynak: http://www.geocities.com/turkceliac/nedir.htm
Çölyaklı hastalar gluten içeren yiyecekler yediklerinde, onların bağışıklık sistemleri bunu ince bağırsaklara zarar vererek yanıtlar.Özellikle çok küçük ve parmak şekline benzeyen villus olarak adlandırılan ince bağırsaktaki emilimi sağlayan yapılar kaybolur(düzleşir ve görevini yapamaz hale gelir.)

Yiyeceklerdeki besinler bu villuslardan geçerek kan dolaşımı içine emilirler.Villuslar olmadan kişi ;her ne kadar yiyecek yerse yesin; beslenemez.

Vücudun kendi bağışıklık sistemine zarar vermesinden dolayı çölyak hastalığının otomatik bağışıklık sistemi rahatsızlığı olarak düşünülmektedir.Bununla birlikte ,yiyeceklerin emilememesinden dolayı sindirim rahatsızlığı olarak ta sınıflandırılabilmektedir.

Çölyak hastalığı ayrıca gluten entropatisi , celiac disease ,celiac sprue , nontropical sprue ve gluten sensitive entropathy olarak da bilinmektedir.
"bi oturuşta 3 tane çiftli ekmegi deviriyorum yine kilo alamıyorum" un terimsel ifadesidir.
insanın hayatını felçeden, dışarıda yemek yemesini imkansızlaştıran ve insanı paranoyaklaştıran hastalık, hem de ömür boyu..
Hayatın asıl zevki olduğunu düşündüğüm yemek yeme olayından büyük ölçüde mahrum eden hastalıktır. Gluten içeren herşeyden uzak durmaları şarttır. Her yaşta ortaya çıkabilir. (bkz: erken teşhis hayat kurtarır)
hastalığın teşhisi konusunda eskiye nazaran daha kolay ve daha çabuk sonuç veren bir yöntem, yeni bir test bulmuşlar.

http://www.hurriyet.com.t...artesi/12326128.asp?rdr=1
Çölyak bir ince barsak ailerjisidir. Bu allerji; buğday, arpa, yulaf, çavdar gibi tahılların içinde bulunan gluten ismi verilen proteine karşı ince bağırsağın ömür boyu sürecek bir hassasiyet göstermesi olarak tanımlanır.
glutensiz ürünlerin iyi bilinmesi gereken hastalıktır.

http://www.glutensiz.com/Glutensizurunler.html

http://www.xn--lyak-zoa4g.com/

kesin tanı için en güzel yöntem biyopsidir. *
(bkz: turuncus coelyacus)
vücudun, glutenin içindeki gliadin proteinine karşı oluşturduğu otoantikor dolayısıyla meydana gelen otoimmun hastalıklardan birisidir. hastalık, antigliadin IgA antikor seviyesine bakılarak teşhis konulup, ince barsak biyopsisiyle kesinleştirilir. gliadinin bulunduğu yiyecekler buğday, arpa, yulaf, çavdarlı yiyeceklerdir. kronik ishal, kilo kaybı gibi şikayetleri olanlarda akla gelmesi gereken hastalıkların başında gelir.
(bkz: dermatitis herpetiformis)
Non-tropikal Sprue de denilir bazı kaynaklarda.
(bkz: glutensiz ekmek)
kendilerine özel gıdaların az bulunması kötü bir durumdur.
bir yanının faydalı olduğu hastalık *
beslenmemizde büyük bir yeri olan tahıl ürünlerinden bazıları, malesef içerdikleri glüten nedeniyle çölyak hastalığına neden olabiliyor. glüten enteropatisi olarak da bilinen çölyak hastalığına sahip birçok kişi, hasta olduğunun bile farkında değil..
gluten hassasiyetidir.
asıl ismi celiac olan glutene alerji duyan ince bağırsakta villus diye tabir edilen alerjen bir hastalıktır. türkçeye çakma bir şekilde çölyak diye geçmiştir. açık konuşmak gerekirse en sevmediğim yanı hastalığın adıdır.
efenim gluten nelerde bulunur derseniz; başta buğday unu, irmik, arpa, yulaftır. gluten alerjisi olan insanlar daha önceki yıllarda mısır unu yemekteydi ağırlıkla. daha sonraları özel bir firmanın girişimiyle buğday unundan gluten proteini çıkartılarak nişastaya benzer bir un çıkartılmıştı. (yanlış hatırlamıyorsam 2012 fiyatı kilosu 11 tl dir). gluten unun içinde hamurun yapışkanlığını veren bir proteindir. bu yüzden glutensiz unlarda börek, baklava vs açmak zordur kolaylaştırmak için gıda tarım bakanlığının izni olan guar-gum adlı maddeyle yapışkanlık sağlayabilirsiniz ki benim annem bunu özel karışımlarıyla sağlamaktadır.

hastalığın baş gösterdiği kişilerde genellikle; karın şişliği, kilo alamama, gaz, ishal, mide krampları, aşırı kuru ekmek tüketimi gözlenebilir. günümüzde biocard isimli testle çölyak olup olmadığınızı evde kendiniz öğrenebilirsiniz. tek çizgi alırsanız sorun yok negatifdir. çift çizgi alır iseniz hemen gastroentoloji ye görünmenizi tavsiye ederim, kesin tanı için endoskopi şarttır. türkiyede istatistiklere göre her yüz kişiden biri çölyaktır, fakat çoğunda sinsi bir şekilde ilerlemektedir. hastalığın doruk noktası bağırsak kanseridir. çevrenizde mide veya bağırsaklarından dolayı vefat eden varsa çölyak olma ihtimali yüksektir. çölyak ayrıca genetik bir hastalıktır. ailede birinde var ise diğer aile üyelerinde olma olasılığı da vardır.
bundan 10 yıl önce yerli üretim olarak sadece belediyenin çıkardığı glutensiz ekmek vardı. lakin tebrik ederim bunu düşünmelerinden dolayı fakat yemek için çok fazla aç olmanız ve alternatifiniz olmaması lazım. keşke biraz daha önem verip yenecek kıvama getirseler. ayrıca belediye uzun zamandır glutensiz unda satmaktadır. en iyisi ordan unu alıp çeşitli tarifler deneyerek en iyi ekmeği yapmaktır. annem 13 yıldır kusursuz tarifini hala geliştirmektedir, şu anda yaptığı ekmek o kadar güzel ki misafirlerimiz benim ekmeğimden istiyorlar.

2000 yılında hastalık tespit edildiğinde çok zorlanmıştım ortaokula giderken arkadaşlarımın yediklerinin bana yasak olması bende o zamanlar komplex oluşturmuştu. zamanla bu yaşam tarzına dönüştü, artık misafirliğe giderken yanıma ekmek alırdım. gideceğim yerde pilav yapılacaksa şehriyesiz arpasız (kütahyada tarzan pilav diye tabir edilen) sade pilav yapılırdı.

12-13 yaşına kadar her şeyin tadını öğrenip daha sonra bunlardan ömür boyu vazgeçmek zor bir süreçti. acaba hiç yemeden doğuştan çölyak olanlar daha mı şanslıydı. çapa nın gastro bölümünden çıkarken çok mutluydum.
çünkü kısa olan boyumun ve zayıf olan bedenimin sorununu öğrenmiştim. fakat eve geldiğimize karnımı ekmekle doyuran ben karnımı doyuracak birşey bulamıyordum. fırından mısır ekmeği aldık ama ben hiç mısır ekmeği yememişim hayatımda boğazıma takılıyor öksürüyorum karnım aç ağlıyorum ekmek istiyorum, ailemde benimle ağlıyor zor günlerdi ilk günler. ailem çok destek oldu sağolsunlar. canım çeker diye eve bana yasak olan hiçbirşey alınmıyordu onlarda mısır ekmeği yiyordu ramazan aylarında pide bile almıyorlardı ben çok seviyorum diye . bak ya bunları yazarken gözlerim doldu iyi mi n'oluyor ya duygusal mıyım neyim. herşeye rağmen kilo alıp boyumun uzayacağını düşünmek bana moral veriyordu. babam ara sıra almanyadan bisküvi ve çikolata getiriyordu bin bir zahmetle. hava limanı dış hatlara beraber giderdik abur cubur dolu poşeti aldığımda dünyanın en mutlu insanı bendim sanki. halbuki içinde 2 -3 bisküvi ve çikolatadan başka bir şey yoktu.

çölyak tespitinden 2 yıl geçmişti ki ben lise çağına gelmiştim boyum hala kısa ve bedenim zayıftı.. çünkü 2 yıldır yediğim mısır ekmeğinin içine buğday unu katıyorlarmış. üstüne basa basa söylediğimiz halde saf mısır unu demişlerdi halbuki bir gün yine yerken annem bir baktı içinde beyaz un kalmış hemen gittik fırına.. fırıncının savunması; başka hamur karma teknemiz yok sırayla aynı teknede kardıklarını söyledi. göz göre göre 2 yıl zehirlenmiştim. yaptığım diyet çektiğim acılar sakındığım yiyecekler tamamen çöpe gitmişti 2 yılım.
hemen giresundan kendi değirmenimizde öğütülmüş mısır unu getirtip evde yapmaya başlamıştık. mısır ekmeği gün geçtikçe güzelleşiyordu annem sürekli yaptığı tarifi geliştiriyordu. almanyadan gelen kilosu 15 euro olan glutensiz buğday unundan yapılan ekmekler özel günler içindi.
doğum günlerimde ise pasta değilde yine almanyadan gelen çikolata veya kek olurdu.

fiziksel zayıflığım yüzünden gitmek istemediğim liseye, ailemin zorlamasıyla kayıtların son günü kayıt oldum. lisede okurken çölyak olduğumu kimseye söylemek istemedim. bir şey uzattıklarında tokum canım istemiyor dedim alerjim olduğunu söylemedim-söyleyemedim. lisenin ilk yılında 152 cm - 40 kg olan ben lise sonda 168 cm - 55 kg olmuştum.
üniversiteye gittiğimde alerjinin artık avantajlarını fark etmeye başlamıştım. ekmek sorunum olduğu için hiç yurtlara bakmadan direk eve çıkmıştım ekmek makinemle beraber. sürekli besleyici, sağlıklı ve taze ekmek yiyordum. artık hastaneler bana uzaktı sağlıklıydım.

askerliğin muafiyet şartlarında çölyak hastalığı da bulunduğu için üniversite bittikten sonra askerlik durumumu halletmek üzere gülhane askeri tıp akademisine gittim. çapadan endoskopi tetkik sonuçlarını ve 2 yılda bir yapılan rutin endoskopi sonuçlarını gösterdim. askeriyenin bunu kabul edemeyeceğini kendilerinin tanı koyması gerektiği söylendi. tanı koymaları için doktor bana 1 yıl boyunca diyeti bozmamı ve bağırsaklarımın tahrip olması dolayısıyla tanı koyabileceğini söyledi. ne kadar itiraz etsem de sonuç değişmedi. ve resmen (söz gelimi değil bildiğin resmen) sancı, istifra, ishal, şişkinliğin baş gösterdiği 12 ay başlamıştı. tabi ki ilk önce yıllardır yemediğim lahmacunla başladım ve çölyak tanısı konmadan önce olmayan çok merak ettiğim waffle ile bitirdim 1 yılı. endoskopi, muayene, heyet derken muafiyet aldım. artık ben çürüktüm sapasağlam olmama rağmen çürüğü vermişlerdi. aslında bu hastalığa sahip kişileri bir yere toplayıp askerlik yaptırabilirdi veya daha pratik çözümler üretilebilirdi lakin gerçekleri konuşmak gerekirse bende ağaçlara selam vermeye, çim yolmaya çok meraklı değildim. zaten savaş zamanı olsa askeride, vatandaşı da savaşacak

bu işleri hallettikten sonra iş hayatına atıldığımda mesleğim restorasyon olduğu için şantiyelerde enerji gerektiren işlerde çalışmaya başladım lakin burger k.den hamburgersiz sadece papates kızartması cola veya seyyar pilavcılar dan sade pilav tavukla gereken enerjiyi sağlayamadığım için mimari ofislerde ve grafik işinde çalışmayı düşündüm. ofislerde de çıkan yemek tabldot olduğundan çoğunda koyulaştırması için buğday unu karıştırılmıştı yemek paramıda alamayınca hiçbir firmada 3-4 aydan uzun süre kalamadım sürekli iş değiştirdim.

kısacası arkadaşlar çölyak tanısı konana kadar hastalık.. tanıdan sonrası ise yaşam tarzıdır.
(bkz: apolas lermi)
Ülkemizde otoritelerce pek ciddiye alınmadığı görülen, çoğu çocuk yaklaşık 700 bin vatandaşımızın muzdarip olduğu tahmin edilen bir hastalık. tahıl ve hamur işi besinlere alışık ülke insanını bu lezzetlerden yoksun bırakır. Ancak ithal ürünler yanında ülkemizde glutensiz gıda üreten firmalar giderek sayıca artıyor ve bu lezzetlerle hastaları buluşturuyor. örnek için (bkz: mader)
ince bağırsak hassasiyeti.
tedavi edilmediği ve diyete uyulmadığı zaman bağırsak kanserine yok açan genetik bir hastalıktır. ankarada yaşayan çölyaklılar için büyükşehir belediyesi glutensiz ekmek üretmektedir. migros ve diğer büyük marketlerde de glutensiz gıda temin edilebilir. ankarada çölyaklılar derneği vardır.
Bu hastalar genelde glutensiz unlu mamullerine ihtiyac duyarlar. Bunlari bulmak biraz zordur. Bildigim kadari ile metro marketlerde bulunuyor glutensiz urinler.
Üstelik glutensiz ürünler çok pahalı, Allah yardımcıları olsun.
çölyak hastalığı herhangi bir şekilde semptom verebilir. bu hastalığa sahip kimi insanlar kilo alamama şikayeti ile gelirken kimisi çok sık dışkılama, kimisi çok yüzeysel semptomlar* ile gelebilir.

beslenmeleri zordur lakin (bkz: fenilketonuri) daha az bilindiği için fenilketonurili hastaların diyetleri (bkz: tıbbi beslenme tedavisi) daha ulaşılması zordur.
Reproduktif cagdaki bir kadinda gelisen menapozda akla gelmesinde fayda olan hastalik.
güncel Önemli Başlıklar