bugün

nerden girsem ki konuya çözemedim gitti. bu gece bir dışarı çıkayım dedikten sonra başladı her şey. görülen ve duyulan bir çok şeyden sonra siktiri çektiğim çoğu insandan sonra fark ettim aslında. sabahtan akşama ahlak dersi veren birinin bir barda şahit olduklarımla başladı her şey.

tanıyorduk birbirimizi. beni gördüğünde solan yüzü ile tiksinmeye başladım sanırım. sonrasında ise karşıma hanımefendi olarak oturtulan kadın hakkında duyduklarım. herkesin ne farklı bir yüzü varmış görmeye başladım hafiften. görür görmez benzi atan adamların, karşımda numara çeken kadınları. diyorum ya asıl olan yaptıkları değil çizdikleri profil ve üstüne yaptıkları. ufaktan giriyorum sanırım artık.

bundan bir hafta önce ben pek dışarda gezmem diyen bir kadın vardı hayatımda. güzelliğiyle başımı döndürüyor desem yalan olmaz sanırım. ilk buluşmayı takip eden ikinci ve üçüncü buluşmalar nihayete eriyor ve her şeyi başlamadan bitirme kararı alıyorduk. aslında ne yalan söyleyeyim başlarda pekte onu hak ettiğimi düşünmüyordum zira o karşımda çizdiği o hanımefendi profili üstüne kendime dönüp baktığımda bu kanıya varmıştım. geçmişim pek parlak sayılmazdı bir yandan özellikle karşımda hiç sevgilim olmadı ve ben istemedim diyen bir kadın varken. sonu kabullenmiş üstüne güzel bir hafta geçirmişken daha hala görüştüğümüz sanan bir insandan duyduğum iki cümle derin bir hassiktir dedirtiyordu bana. tanıdığım iki erkeğin evinde eğlencesi. hala kötü bir şey söylemek gelmiyor içimden ona. üstüne o iki erkeğin çok yakın iki arkadaşım olması işin ayrı bir boyutu. kızgınlığım onlara mı bilmiyorum henüz? ancak o iki kişininde bulunduğumuz ortamda çizdiği profil gözümden gitmiyor bir türlü. duymayacağımı zannedip hala aynı yerde bulunmak ise ruhuma daha ağır darbeler indiriyor bir yandan.

aslında çok insandan duymuşumdur sen iyi bir insansın lafını ancak kendimi bir türlü buna inandırmamıştım. iyi değilim ben diyordum her defasında her türlü pisliği yaparım diyordum. ta ki şu gerçeklerle yüzleşinceye dek. bu iki insan hala biz şöyleyiz böyleyiz diye ortalarda gezinirken, o adam sabahtan akşama ahlak dersi verip bir bar köşesinde gününü gün ederken, karşımda hanımefendi ayağına yatan o kadın hakkında duyduklarıma kadar. aslında benim hakkımda bu şekilde düşünen insanlar vardır muhtemelen. ancak ne halt yersem bunu gizleme gereği duymazken bu şekilde göründüğü gibi olmayan insanlar mide bulandırıcı bir hal almaya başlıyor artık. seveceğimi düşündüğüm kadın, güzelliğiyle başımı döndüren kadın karşımda o denli hanımefendi olan kadın iki arkadaşımla eğlenceleri. benim bunları başkalarından duymam.

he tanımı var birde buraların. işte o da bu oluyor sanırım herkes kendine ihtiyacı olan rolü yazıp onu oynuyor ve sende inanıyorsun. ancak hepsinin ayrı ayrı bir yüzü var. kim bilir bende onlardanım belki.
çoğu insan değil her insan bir gün bir yerde ikiyüzlülük yapar.
nabza göre şerbet verenlere insan canlısı, seni üzse bile çatır çatır doğruyu söylenlere göt muamelesi yapan insanoğlunda yadırganmaması gereken çokluk.
yılmaz morgül ün ısrarla dile getirmiş olduğu gerçek.