bugün

Çocuk masumiyetinin kaybedilebileceğini babanın tek solukta söylediklerinde dinlemek. O kelimeleri tükürürken anlamazsın da yıllar sonra anımsarsın. işte anımsanmaması gereken bir şey daha.
havuza şıpmıştım.
hatırladıkça can sıkan olaylardır.

altı, yedi yaşlarında zillere basıp basıp kaçardık, gelenek olmuş. aynı apartmanın zillerine üst üste 3 defa basmıştık yanlış hatırlamıyorsam. bir iki gün geçti öğrendik ki rahat yürüyemeyen yaşlı bir teyze evde yalnızken zile çok basılınca ne oldu diye merak etmiş, kapıya yürümeye çalışırken ayağını kırmış. bir daha da zile filan basmadım.
şemsiye ile yüksek bir yerden atlamak. uçacağımı sandıysam demek ki.
elbette cok vardir ama aklima gelenlerden ilkini yazcam. bi gün voleybol maci izlemeye gitmiştim tokat ta. üniversiteler arasiydi sanirim. servis atılan yerin arkasından izliyodum tribune top gelmisti benim olduğum yerde. servis kullanacak oyuncunun elinde top zaten vardi arkası dönüktü. ben de o topu alip atmistim top oyuncunun kafasına gelmisti tamamen istek dışıydi. karsi tribündeki abiler beni alkışlamisti ama o oyuncudan iyi küfür yemiştim hala hatırlarım ama hatırlamak istemem. küçük yaşta küfür yemek agir gelmisti be sözlük.
50'li yaşlardaki karı-koca kiracılarımızın hunharca seviştiklerini görmüş ve resmen travma yaşamıştım. beni farkettikleri halde hiç kendilerini bozmamıştı namussuzlar.
kiraz toplamak için çıktığım ağacın tepesinden babanemin kafasına işemem. piçtik işte amk, hemen gaza geliyorduk. "babanne işiyim mi kafana" dediğimde "işe de bak nabıyorum seni" demişti merhume. meraktan usul usul birazcık damlatmış sonra tutamayıp koyvermiştim, amcam elinden zor almıştı. hey gidi günler be.

insana büyüdüğünü hatırlatan olaylardır efendim.
Abim boynuma ip bağlayıp sokakta gezdirmiş.
4 5 yaşlarındayken evden kaçıp yan taraftaki dershaneye gitmem ve sabahtan akşama kadar annemle babamın benden haber alamaması ve haliyle deliye dönmeleri sonucunda annemin beni dershaneden çıktığımda görüp kolumdan tuttuğu gibi eve götürmesiyle babamın yakaladığı gibi salonun kapısını kitleyip her sorduğu sorunun cevabına karşılık bana tokat atması.
bok çukuruna düşmüştüm. bayılmışım. araba garajında üstüme hortumla su sıkılırken kendime geldim. 5 ya da 6 filandım sanırım. sağlam iz yapmış, ne kadar da net hatırlıyorum.
konak ykmnin ordaki isiklardan karsiya gececekken anne diye baskasinin beline sarilmak.
ilkokulda 5.sınıfa kadar kimsenin konuşmadığı kendi içine kapanık bir çocuk olmak.
büyüyeceğimi öğrendiğim an..
benim aksine, her detayı hatırlamak istiyorum çocukluğumda. en mutlu olduğum anlardı onlar.
beklentisiz ve karşılıksız sevdiğim, sevildiğim tek zaman çocukluğumdu.
buraya yazdığıma göre öyle bir olay yoktur.
adı ostünde hatırlanmak istenmeyen olaylardır. Hatırlatmayın utandım bak gene olaylarıdır.
lağım kuyusuna düşmem.
çok komik bi olay oluğunda birden burnumdan fırlayan sümük.
1.5 lt fruko yu tek başıma içip amcamgilin kanepesine çişimi bırakmam. sabah uyandığımda ne yapacağımı bilememiştim. evden kaçtım 1 ay amcamlarla karşılaşmamaya çalışıp bir nevi olayı unutturmaya çalışmıştım. ve başarılı olduğumu sanmıştım. hala aklıma geldikçe utanırım.
not : küçük felan da değildim orta 2 öğrencisiydim. paylaştıkça azalması dileğiyle.
Sınıftaki elemanlarla kimin çişi daha yukarı çıkıyor yarışması yaparken üzerime işemem.
hatırladığınızda içinizi burkan olaylardır. ama aslında hatırlamak istediğiniz olaylardır. orda ki bir davranışınızın size ömür boyu unutmayacağınız bir miras bıraktığı olaylardır.

3 yaşındaydım. köyde yaşıyorduk. babam yine bir herzeler yemiş eve bir hatun getirmiş. yeni eş aldım diyordu metres ya da kuma annemle babam tartıştılar sonra babamın hayal meyal hatunu da arabaya bindirerek gittiğini hatırlıyorum. annemin ağlamaları, babamın annesinin anneme hakaretleri... küçüktüm ama hepsini hatırlıyorum. sonra beni çook sevdiğini sandığım ton ton dedem karısının da gazıyla bizim eve doğru koşturuyordu. aynı bahçenin içinde iki ev , bahçe duvarları sonradan sonraya öğrendiğim ölçü birimleriyle 1 metre. dedemin bana bağırdığını hatırlıyorum. kaçarken şimşeğin çakışını görmüştüm. 20 metre mesafede yağmur yağdı ve ben ıslanıyordum. çocuk aklımla ben bu kadar şiddetli mi ağlıyorum gök neden gürlüyor diyor bir yandan da eve koşuyordum. dedemin bağırtılarıyla kapıyı korkusundan kilitlemiş olan annem kapıyı araladı. üstü başı gözleri yüzü su içindeki beni içeri çekmişti. sonra kapıyı tekrar kilitlediğini hatırlıyorum. o zamanlar yetmişinde olan dedem kapıya kadar gelmiş kapıya bastonuyla öfke indiriyordu... ağlamıştım hem de çok ağlamıştım.

ertesi sabah ezanla birlikte ayağa kalktığımı hatırlıyorum. dedemlerin evini taşlıyordum. tüm camlarını kırmıştım. ama öfkemin dinmemişti ki bir kamyonun sesiyle trans halinden çıktım. kamyonculuk yapan amcam seferden gelmişti. önce elinde taşla gördüğü bana bağırdı. sonra sabahın köründe bir yandan ağladığımı bir yandan da trans halinde şeytan taşladığımı görünce yanıma yaklaştı. çantasından çıkardığı çikolatayı bana uzattı yumuşayan beni kamyona bindirdi. sen benim muavinimsin demişti.sefere senle gidecez. bir kaç gün sonra babam geldi hiçbir şey sormadan anneme eşyaları toplamasını söyledi. dayımların gölgesinde eşyaları topladık. amcamın ilk seferiyle ona muavin olmuştum. şehre taşınıyorduk. dayımların tehditlerinin de katkısı olsa gerek babam ev almıştı. ilk ve son kamyon seferimdi amcamın muavini olmuştum. sonrası şehir okul....

şimdiler de başım ne zaman dara düşse hatırlarım. ne yani 3 yaşındaki çocuk kadar da mı olamadın. atıp da cam kıracağın taşın da mı yok?
bir bıçak atma sahnesi.
5 yaşındaki çocuğun hafızasından istese de silemediği slow motion kısacık bir an.
tabii bizim hiç çocukluk travmamız olmadı.
6 yaşındaydım. toybox vardı o zamanlar. benim de param yoktu. zaten nasıl olsundu? ben de bakkala girip adama taa en arkadaki rafta duran bir yağın fiyatını sormuştum. o bakmaya gidince de cebime attım toyboxları 4- 5 tane filan. sonra eve gittim koşarak, babam açtı kapıyı cebimdeki şişliği gördü ve '' ne onlar? '' deyip aldı toyboxlarımı. baya bir bağırmıştı. sonra gittik markete özür filan diletti, parasını ödedi. hiç anımsamak istemiyordum, anımsadım.
pazar günü güzel bir kahvaltı sırasında pastırmanın soluk boruma kaçması ve morarmam ardından zoraki çıkarmam ve tekrar oksijeni ciğerlerime çekmem. Korkunçtu, ölümle o zaman yüzleştim.
yaramazlık yapan kardeşi, bağlamak.
güncel Önemli Başlıklar