bugün

mahalleden zeynep'le gül suyunun tadının çok güzel olduğunu duyup akabinde plan yaparak esma teyzenin bahçesindeki güllerin hepsini koparmak. sonra şişeye doldurduğumuz gül yapraklarını bir köşede unutmak. ağzından sakızını eksik etmeyen esma teyzenin çığlıkları...*
yolda giderken yerde iki adet 1 milyon tl bulmam ve bunlardan bir tanesini alıp diğerini almamam. ikisini de yerden aldım. sağa sola baktım. bir adamın bana baktığını gördüm. korkup tekini bıraktım*. heralde 'başkaları da yararlansın. iki kişi de zengin olsun' gibi bir düşünce düşündüm heralde. ya 1 milyon tl idi ya da 5 milyon ama o zaman için bayağı büyük paraydı*.
banyodan çıkar çıkmaz çırılçıplak misafirlerin arasına dalmak, salonun ortasında dans etmek.
annemi babamı eve kilitleyip sokaktaki çocukları taşlamak.*
kuzenle birlikte tul perdelerin kenarlarından tutup kelebek olacagız diyerek perdeye dolanmak ortada kafa kafaya tokusmak tul perdelerin arasından cıkmaya calısırken ayakların tule dolanması sonucu kornisle birlikte perdeyi kafaya indirmek.**
-abinin gazıyla ayakkabının altını yalamak.**
-kardeş payı yapılması için verilen parayı ortadan ikiye bölmek
-o zamanlar meşhur olan dokun bana yarışmasını oyun olarak yeniden kurgulamak. 4 kuzen sabahtan akşama kadar bir gün boyunca bir masaya dokunur halde yaşamak. ödülün bir bardak kola olması ama aynı zamanda bu koladan herkesin istediği kadar içebilmesi.*
annenin bulaşık eldivenini suyla doldurup kucuk kardeşe tokat atmak.
eylemi gerçekleştiren: halamın 3 yaşındki dünyalar tatlısı oğlu
yaptığı salaklık: salaklık demeye dilim varmıyo buna çocukluk diyelim, bir balık öldürmek.
olayın ayrıntıları: bizim kuzenin belgesel izleyip zebra istemesi üzerine halam ona bir balık almıştır ve eve döndüklerinde oğlu ile balığı yalnız bırakmıştır. yaklaşık 10 dakika sonra odaya geldiğinde balığı ters dönmüş olarak bulamsının üzerine oğluna döner, ortada bir terslik olduğunu anlayan çocuk savunmaya geçerek, ben bişey yapmadım canı çok sıkılmıştı elime aldım biraz gezdirdim ama sonra geri suya koydum demiştir.*
mario yu sevgilisine kavuşturmak sanırım..çocukluk aklı işte hep mutlu olsunlar istedik ama büyüyünce anladık onlar asla kavuşamazlarmış..
banyodan çıktıktan sonra, çizgi filmlerdeki kedi ve köpekler gibi silkelenmek, akabinde her yerin su olması ve anneden dayak yemek.
buruna kinderden çıkan oyuncağın parçasını kaçırma. son anda anneannenin fark etmesiyle sümkürülerek zar zor çıkarma. aynı şeyi tekrarlama ancak bu sefer evde çıkmayınca hastanenin yolunu tutma ve doktorun çıkarması.
kız olmamıza rağmen dört arkadaş yoldan geçen kızlara 'manitan nerde yavruum!' die laf atmamız. pencereden bağırıp saklanıyorduk, onlarda sinirli sinirli etrafa bakıyorlardı. *
trafik canavarının gerçekten görünmez bir canavar olduğunu ve yolda arabalara çarptığını düşünmek.
tavanın dibini yaktıktan sonra suç mahalini temizleyip tavayı balkondan dışarı atmak ve görgü tanılarını ya parayla ya da dayakla unutmalarını sağlamak..
silgi pastel boya ve kurşun kalem ucu gibi çeşitli kırtasiye malzemelerini afiyetle yemek.
babasını sabah traş olurken görüp gözleri parlayan kız çocuğudur. babası işe gittikten ve annesi yemek yapmak için mutfağa girdiğinde çakallık için etrafı gözleyip ardından banyoya girip kapıyıda üstüne kitleyip. babasının traş sabunun ve fırçasını alıp iyiiiice köpürttükten sonra, önce yüzüne sonra bacaklarına sonrada kollarına sürüp ardından traş bıçağını alıp yüzünde ki, kollarında ki, bacaklarında ki kılları bir güzel kesip birde üstüne bir bok varmış gibi babasının traş losyonun süren minik, ufak, saf kız çocuğudur.

dip not: annemin yetişmesiyle allah var kaşlarıma dokunmamışım * şimdi ki halimi düşünemezdim * * ayrıca babamın sakalları gibi çıkmadı kestiklerim onada şükrediyorum *
ilk ceptelefonu çıkmıştır ailenin babası onca biriktirdiği parayı gidip telefona yatırmıştır ertesi gün sabah evin küçük yumurcağı *telefonu araba sanıp taşta sürmeye çalışmak.
Problem çocuğa özenip balkondaki bekleyen barbunyalara işemek. Sonra annenin suç üstü yakalaması ve kızgınlıkla 'hepsini yiyeceksin ' demesi. Ciddi sanan veledin yemek ile yememek arasında kararsız kalması.
ördegi seveyim derken boynuna sarilip öldürmek.
Bisikleti gözleri kapalı sürmek.
ayaktaki çorabı çıkarıp minik masum kuzenin ağzına sokmak.
bu hikayedeki mal ben değilim, abi kontenjanındaki kuzen kişisi...ööğğğğüüühühüh
gecenin bi yarısı çişe kalkıp lego torbasının içine etrafa sıçratmadan işemek..
oyun hamurundan kendimce bir şeyler yapıp sonra onları yemeğe kalkışmıştım...midem yıkanarak sonuçlanmıştı.
kollarını ve bacaklarını yana açarak kapıya tırmanmak. Akabinde anneden dayak yemek.
elektrik süpürgesinden korkmak.
mahallemiz otabana yakındı en azından e-5 falan işte.

arkadaşlarla birleşip tahli yolu anayola bağlayan yola taş dizerdik sonra o arabalar o taşların üzerinden geçmek zorunda kalırdı yada inip temizlerlerdi durabilirseler. bizde bir yere saklanır izlerdik o adamı.

büyük derecede salaklık, aptallık, gerizekalılık ya adam kaza yapsa işte ozaman düşünemiyorsun bu kadar ince.