bugün

saklambaç, körebe, yağ satarım bal satarım tarzı sokakta oynanan çocuk oyunlarının gelecek nesillere nasıl olup da hiç hata payı olmadan aktarıldığı konusundaki merak faktörünü ortaya seren düşünce.

türkiye'nin her ilinde ve her yöresinde -günümüzde dahi- bu oyunlar, çocuklar tarafından zevkle oynanmış ve oynanmaktadır (ve oynanacaktır da). lakin merak uyandıran husus, bu oyunların nasıl olup da sonraki nesillere de sağlıklı bir biçimde aktarıldığıdır. bu çocuklar büyüdüklerinde kendi çocuklarına, "bak yavrum, saklambaç şöyle bir oyundur, böyle böyle oynanır, kuralları şudur" mu demektedirler? sanmamakla beraber kimsenin bu şekilde bir öğretmenlik yaptığına da şahit olmamışımdır, şahit olan birinin olduğunu da sanmamaktayımdır. o halde bu küçük yavrucaklara vahiy mi inmektedir de bu oyunları yıllar geçse de ve farklı farklı yerlerde olsalar da aynı şekilde oynamaktadırlar?

not: bu yazı, gün içerisinde pencereden duyulan "yağ satarım bal satarım" sözlerinin akabinde beyinde oluşan düşünceler ışığında yazılmıştır.
online oyunlar çıktı oyunlar bitti diye düşünüyorum. artık saklanbaç 7 kiremit 0 6 yaşta okuma bilmeyenlerin oynadığı oyun haline geldi okuma yazma söktükleri anda hemen bilgisayar başındalar biz nasıl aktaralım. (bkz: gençlik nereye gidiyor)
güzel bir döngüdür. insan küçüklüğünü hatırlar bir anlamda.
Genlerle aktarıldığına inandığım oyunlardır.
artık aksamış bir eylemdir, çünki modern genç nesil kafayı porno filmleri ile bozduğu için çocukluğunu unuttu. Bu yüzden yeni nesil çocuklarıa artık seks pozisyonları, öpüşme şekilleri, kız ayartma numaraları aktarılarak hepsinin erkenden ergenliğe girmesine sebep olunuyor. inci sözlük bunun en iyi örneğidir.
Çocuk oyunlarını geçtim, farklı bir mantık ve alışkanlıkla yetişiyor yeni nesil. Teknoloji olmadan hayatlarında büyük bir boşluk olur, ama 80'li olanlar bilgisayar ya da akıllı telefonu olmadan da yaşayabilir. Kitap okuma oranı da aşırı derece düştü. E-kitap ile bu açık da düşmez. Keşke çocuk oyunlarını onlara aktarabilmek tek sıkıntı olsaydı.