bugün

bir zamanlar melik gökçek'in başında olduğu kurumdur.
istisnalar olmakla birlikte sosyal hizmet uzmanlarının sevgiyle çalıştığı kurumdur.
keşke tüm sokak çocuklarına el atabilse.
düzenli ziyaret etmeniz şartıyla gidebileceğiniz kurumdur. senede bir ya da her aklınıza estiğinde gidemezsiniz. çocukları yok yere umutlandırmamak için. evet orası bir hayvanat bahçesi değildir. gidip ilgiye muhtaç çocuklara fındık fıstık atarak eğlenemezsiniz.
bazı şerefsizlerin durmaksızın tacizine uğrayan çocukların barındığı yer. şerefsiz adam o çocuk seni anası bilmiş babası bilmiş kendisini hayata bağlayan insanların ihanetine uğramış bir de sen vuruyorsun yetmezmiş gibi. allah topunuzun cezasını versin.
tek ihtiyaçları sevgi görmek gibi basit birşey olan , dünyanın en masum küçük insanlarının yaşadığı kurum. lütfen unutmayalım onları.
çocukları 18 yaşına kadar esirgeyen (esirgeyip esirmediği malum) sonra bizden bu kadar diyen kurum..
maceram bundan 6 yıl önce lise son sınıftayken hocalarımızın bizi gezi adı altında götürdükleri çocuk esirgeme kurumunda başladı. ilk başlarda mızmızlandık çünkü biz lunaparka filan gitmeyi hayal ediyorduk, gidip elin bebeleriyle ne yapacağız diye söylenerek doluştuk sidik kokan yurt odalarına. biz anasız babasız işte diye geçiştirdiğimiz çocukların neler yaşadıklarını dinledik ağlaya ağlaya. akşama kadar! kardeşimin çocukluğuna çok benzeyen salman'ı orda tanıdım. babası baltayla annesini öldürmeye kalkışmış, kadın yaralanmış ama ölmemiş. ve tüm bunlar biri 8 diğeri 4 yaşındaki iki çocuğun gözleri önünde olmuş. "annem evlenmiş abla, antalyadaymış bizi de alıcakmış yanına" dedi salman. inanıyordu. ben inanmadım, içten gelmedi. kardeşini korumaya çalışıyordu. tek korkusu 3 yıl sonra kendisini yetişkin erkeklerin yurduna gönderdiklerinde kardeşinin orda yapayalnız ne yapacağıydı. ben salman ı hiç unutamadım.

üniversiteyi kazandım. burs vermekle birlikte beni türlü iyiliğe boğan topluluğun gönüllü ablalarından oldum. 3 yıl boyunca ankara nın bir çok çocuk yuvasında sürekli gönüllü ablalık yaptım. gittiğim her yuvada rastladığım 2 şey var aklımda kalan. biri sidik kokusu. o koku bana artık mide bulandırıcı olmakttan ziyade hüzünlü geliyor. altı üstü sidik kokusu işte bu kadar abartılacak birşey yok halbuse amma öyle değil işte. ikincisi de o çocukların size her seferinde beklentiyle koşması. sevgi beklemeleri, şevkat istemeleri. ayda yılda bir gidip de o çocukları beklentiye sokmamak lazım bu yüzden. sürekli olmayan herşey onlarda güvensizlik duygusu yaratıyor bu yüzden.

bazen çok özlüyorum. merak ediyorum çocuklarımı. sınavı kazandılar mı, anneleri onları yuvadan aldı mı, babaları iş buldu mu diye. iyi şeyler düşünüyorum. salman ı düşünüyorum arada. onu da bir gün çok önemli bir yerde çok iyi bir makamda bulduğumu hayal ediyorum. seviniyorum.
(bkz: çek) ile isim benzerliği olan kuruluş
Kurumun güvenlikçisinin facebook'ta çocuk pazarladığı ve bilgisayarında çocuk ve hayvanı bulunduğu enteresan bir kurumdur. Burada çalışanların mutlak surette sıkı bir denetimden, psikolojik testlerden geçmesi gerekiyor. Zaten burada olarak bir travma yaşayan çocukların bu manyakların etkilerinden mümkün olduğunca uzak tutulmasını sağlamak gerek.
39 girdi almış bu başlık. sözlükte toplam kaç kişi gitmiştir desem 39 kişi bile yoktur (bende dahil)
hem girdi sayısı olarak hemde ziyaret olarak utanç manzarası.
Çocukların esirgendiği yerdir. *
gitmek istediğim ama ya birdaha gidemezsem o çocuklara ya boşa umut verirsem diye gidemediğim yerdir.
sağlık bakanının ''tecavüze uğrayan doğursun devlet bakar'' dedikten sonra halini sorguladığımız krumlardır!

gerçekten de iyi midir bu krumlar diye...

çünkü; kimsesiz, çocuklara artık tehamülümüz olmasındır efenim.
mülga durumundadır. bir nevi kapatılmıştır, şu an bu kurumun görevini, aile ve sosyal politikalar bakanlığı çocuk hizmetleri genel müdürlüğü yürütmektedir.
hayvan hakları için kıçını yırtıp iş insandan açılınca ''ama o derdini anlatabiliyorrrr '' diyen yavşaklara senede en azından bir bayramda gidip oradaki çocukları sevindirmelerini tavsiye ettiğim yerdir.
üniversitede eğitim fakültesinden arkadaşlarım oradaki çocukların derslerine yardımcı olmak için yanlış hatırlamıyorsam hafta bir gün çocuk esirgeme kurumuna giderlerdi. bir gün beni de çağırdılar gittim ve iyi ki geldim dedim. ondan sonraki haftalarda da gitmeye devam ettim. gidin, görün onlar için bir şeyler yapın. bu hem size hem onlara iyi gelecek. daha ilk gidişimde henüz 5 dk geçmeden onların sevilen abisi oluvermiştim. sizi birden sahipleniyorlar, seviyorlar sizi. çünkü onların ilgiye ihtiyacı var. aynı zamanda onların size gösterdiği bu ilgi de size öyle büyük bir huzur veriyor ki, bunu tadmalısınız.
kültür ve sistem değişmediği sürece topluma fayda sağlaması mümkün olmayan kurum,

yöneticilerinin ne şekilde şeçildiğinden şüphe duyduğumuda eklemek isterim.
çocuk gelişimi ve çocuk ruh sağlığı konusunda en ufak bir pırıltı görünmeyen yöneticileri sayesinde, topluma psikolojik olarak bitmiş toplumla sosyal etkileşim içine girme konusunda sıkıntılı bireyler yetiştirmekle meşguller.
düşünün ki, bir çocuk sürekli fiziksel ve ruhsal şiddet içerisinde sevgisiz bir ortamda aile eksikliğiyle büyüsün ve siz bu bireyden faydalı işler yapmasını bekleyin, ancak beklersiniz, bir kaç istisna dışında, yanlış yönelndirme yanlış eğitme sonucunda sorunlu ve mutsuz insanlar enjekte ediliyor topluma,
ailesi olmayan bu çocukların herkesten fazla sosyal desteğe, herkesten fazla bilgiye ve eğitime ihtiyaçları var, hayatlarının bir yanı sürekli eksik olacak bu bireyleri çok daha donanımlı yetiştirmek zorundasınız ve bu devletin zorunlu politkalarından biri olmalı.
çocuk her yerde çocuk, ama bir çocuğun yaşaması gerekenden fazla acıyı yükü sorumluluğu bu yavrucaklara yüklersen yarın ne olacağını görmek çok zor olmasa gerek.
Tam 16 sene yaşadığım yer. Acı tatlı her anı geride bıraktım. Sezen Aksu'yu dinledim, ders çalıştım, kitap okudum. Hayatımda ki o boşluğu hep bir şeylerle doldurmaya çalıştım, fakat yapamadım. Çatlak su bardağına benziyor, doldurdukça bir yerden boşalıyor. Şu hayatta en asil duygu nedir deseler kesinlikle sevgi derim öyle böyle değil, çok asil. Anne, baba, abla-abi, küçük kardeş sevgisi ayrı bir şeydir hissediyorum o asil duyguyu. En çok ne zaman zor biliyor musunuz? Onu da bahsedeyim, çünkü birçoğunuz bu çocuklar ne zamana kadar bu yerde kalıyor bilmiyorsunuzdur. Üniversiteyi kazanalı 3 yıl oldu yokluk en çok burada boy gösteriyor. 30 kuruşa olan bir makarna ile 25 kuruşa olan bir makarnanın çok rahat hesabını yapabiliyorsun. En önemlisi de genç yaşta ölmemek bir baltaya sap olmak istiyorsun, biliyorsun çünkü gömüleceğin yeri arkandan kaç kişi ağlayacağını. Kaldığım yerde arkadaşın birisi espri yapardı, hayatı ti'ye alırdı. Onun bir sözü vardır; "Arkamızdan ağlayan yok ya, biz de en iyisi ağlayan bebek alıp kuralım, 7/24 ağlasın." işte burada kalmış veya kalanlar için durum böyledir.

Kurbanınız olayım annenizi babanızı benim için de öpün.

edit: başı bozuk kitabının yazarıyım. bu entryden sonra mesaj atıp para vermek isteyenler bile oldu. Hepiniz sağolun varolun.

Destek vermek isterseniz kitabımı okuyup bana eksiklerimi belirtmeniz bana en büyük iyiliktir.

1. D&R: http://www.dr.com.tr/Kita...azin/urunno=0000000421517 – Fiyat: 7,49 TL

2. Kitapyurdu: http://www.kitapyurdu.com...tap/default.asp?id=634620 – Fiyat: 7.80 TL

3. idefix: http://www.idefix.com/kit...?sid=TFHV0GIOOB5B67A9R04M – Fiyat: 8,50 TL
Allah kimseyi dusurmesin kurumudur.
ben bir tane ebeveynim olmadan eksik buyurken bu kadar zorluk cektiysem, o kucuk yasta
Hem annesiz hem babasiz olmayi dusunemiyorum bile. Allah yardimcilari olsun.
bilinçli yöneticilerin görevlerini hakkıyla yerine getirmeye başladığı kurum.
Ebeveynlerini kaybetmiş ve ya onlarca terkedileni 18 yaşından küçük çocukların devletin çatısı altında bakıldığı bir kurumdur.
18 yaşına gelen çocuğa memur olma olanakları sağlayan kurumdur, ve yine çocukları en fazla 18 yaşına kadar tutan kurumdur ama 25 yaşına kadar kalanlarda mevcuttur, arkadaşım 25 yaşına kadar kalmıştı.
(bkz: shçek/#22717947)
halimize şükretmemizi hatırlatan kurumlardır. arada da olsa uğramak gerekir.
oğlum 15 aylık. süpürge çalışır korkar, rondo çalışır korkar, gece rüya görür korkar. korktuğu zaman anne yada babası yakınında ilk hangimiz varsa sıkı sıkı sarılır. bilir ki anne ve babası ona zarar gelmesine mani olacaktır, onu koruyacaktır.
oyun ister sarılır, mutlu olur sarılır, arabasında uzun süre kalırsa sıkılıp kucak ister, yine sarılır. bir çocuğun en büyük ihtiyacıdır anne babasına sarılmak.

çocuk esirgeme kurumunda çocuklar, ihtiyaç duydukları anda anne baba yerine koydukları kişilere sarılabiliyorlar mı? bu kişiler bir çocuğa ne kadar vakit ayırabiliyor?

bazen oğlum bana sıkı sıkı sarıldığı zaman onları düşünürüm, içim acır.
çocuk tecavüzcülerinin en çok boy gösterdiği yer.