bugün

kim sevmiyor?

lan manyak mısınız? siz hiç çingene tanıdınız mı?

bundan yıllar yıllar evvel, yazlık sezonunu açtık, o da ne, almancı kapı komşum dairesini satmış, yeni birileri taşınıyor.
bir de baktık ki çingeneler...
tabi hanımın da benim de suratlarımız düştü.

öyle ya, biz beyaz türklerdik. bu ülkede bir tek biz yazlık sahibi olabilirdik...
neyse, birkaç gün böyle böyle devam etti.
yeni komşularımızı merak ediyorduk.

balkonlarımız birbirine bitişikti, arada bir duvar var, biraz eğildiğinde yan balkonu tamamen görebiliyorsun hani, bildin mi o balkonu? öyle işte.

tabi biz balkonda yemek yiyoruz, çingene komşularımız da öyle.
arada selamlaşıyoruz falan.

ben de o gün mangalı yakmışım. tabi komşulara da kokar diyerekten bir tabak yaptık yan balkona uzattık. o an o insanların duygularını görmeliydiniz, minnettar kaldılar.

tabi ben mangalı yakmışım, rakıyı da açmışım yanında.
hanım da fava yapmış... öyle bir fava yapar ki vallahi ağzınız açık kalır. tabi bir tabak da fava gönderdik yan balkona.

biz bir tabak fava gönderdik, yan balkondan hooop bir büyük rakı uzandı bizim tarafa...

"bizim hacı favayı gördü, yerken ağladı kızım, rakıyı bıraktı tövbeli içmiyor ama misafirler için almıştık, oğlumuza bizden hediye, afiyet olsun" diyerek uzattı bir büyük rakıyı çingene teyzemiz...

hakikaten de yan balkona baktım, hacı amca bir yandan favayı yiyor, bir yandan da ağlıyor resmen.

"niye ağlıyorsun hacı abi" diye sordum.

"ah be yavrum, eski istanbul'da rumlar bir yapardı bu favayı, rakının yanında başka bir şey istemezdik, senin hanım aynı o güzellikte yapmış favayı, kimse bilmez bunu bak kıymetini bil..."

çingene hacı abi, eski kulağı kesiklerden, eski müzisyen aynı zamanda, tövbekar olmuş, karı koca hacca gitmişler, içkiyi bırakmışlar tabi...

favayı yedikçe eski günlere gitti garibim.

sonra dur dedi ben size ud çalayım neşenizi bulun.

offf offf offf, çingene hacı abi bir ud solosu yaptı ki sormayın. kürdilihicazkar'dan girdi rast'tan çıktı, uşşak'tan girdi, muhayyer kürdi'den çıktı...

tabi biz çok sevdik çingene hacı amcamız ve hacı teyzemizi.
çok da güzel komşuluk yaptık.

sonra bir gece bir baktık kapıda bir tane mercedes, bir tane vip minibüs, birkaç lüks araba daha.
"aaa bizim çocuklar geldi" dedi hacı teyze.

balkondan bir baktık, kimleri gördük sormayın.

meşhur iki tane müzisyen, bir de meşhur şarkıcımız, yanlarında birkaç kişi daha.

meğer meşhur müzisyenlerden biri oğullarıymış. ismini vermeyeyim. onlarla da tanıştık. baktım bizim komşular hazırlıksız yakalandılar. dedim "hacı abi sen dert etme, rakı var mı senin zulada?" "var tabi evelallah" dedi. "eee tamam bende de et var, ben mangalı yakıyorum o halde..."

yaktım mangalı bunlara, o meşhur müzisyenlerden biri klarnetini getirtti arabadan, diğeri bağlamasını aldı, hacı amca da udunu aldı eline...vur patlasın çal oynasın, rakılar su gibi aktı maşallah...

olm çingeneleri kim sevmez ya.
müthiş eğlenceli, hayat dolu insanlar...biz 2 sene komşuluk yaptık valla, hala da bayramlarda arar sorarım, covid belası çıkana kadar da görüşürdük, şimdi 2 senedir görüşemiyoruz...

neyse bu da böyle bir anımdır...
çingeneler soğuk betonlarda açan çiçeklerdir.
şoparların arasına, yaşam yerlerine girilmediği sürece pek sorun yoktur. zaten pek sevmezler yaşam yerlerinden ayrılmayı, takıldıkları, yoğunlukta oldukları yerler bellidir. efendi efendi oturuyorlar diyen arkadaşı bir şopar mahallesine girmeye davet ediyorum. he seviyormuyum, bazı özelliklerini. dünya umurlarında değil mesela. günlük yaşarlar. allah hepimize şopar rahatlığı versin.
Ben seviyorum lan neden sevmiyeyim.
Bölücülük mü yapıyorlar bebek mi katlediyorlar
Efendi efendi oturuyorlar.