bugün

"trafik açık, yol da müsait ama neden yavaş gidiyoruz?" sorusunun cevabıdır.

tded'nin burs sınavına yetişememek üzere bindiğim 86v'nin sanki yetişmem gereken yere daha önceden gidebilecekmiş gibi en ön koltuklarına oturmuştum. sabırsızlıkla dizimi sallaya sallaya bir an önce varabilmeyi umuyorum. ama baya da yavaş gidiyoruz. yeşil ışık yanıyor, adam hala yavaş kırmızı yansın diye frene basıyor. kırmızı yanıyor biz bekliyoruz.. diğer kırmızı yanıyor bekliyoruz.. durduğumuz her duraktan on saat uzaklaşamıyoruz.. bakıyorum şoförün kapısının iç gözünde kağıt bardak, kağıt bardakta çay.. oh diyorum adam içiyor.. adam içiyor biz yürüyoruz.. 86v eyüp otobüsüne koşan dedeleri görüyoruz..
(bkz: sen bir çay maliyetini biliyo musun)
yarmıştır.
O bir şey mi yemin ederek söylüyorum ki görenler beğenecek yorumumu:

Ankara metrosundaki makinistlerin alayı tüm yol boyunca telefonu açıp bir yandan metroyu sürüyor bir yandan batağını oynuyor. ben göz ucuyla bakıp gülüp geçtim; fakat çocuklar sürekli bakınca artık ayna koydular kesinlikle göremiyorsunuz. eskiden de hafif karartmaya çalışmışlardı ama görünüyordu. yalanım varsa neyim.
samimi sofordur.
sakayla karisik muhabbete tutup laflarsaniz her gun belese gidip gelebilirsiniz.
"Tez sikile!" denilesi sofördür.