bugün

5237 sayılı tck. md. 25/2'de düzenlenmiştir.
buna göre;

" gerek kendisine gerekse başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunma olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşuluyla işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilemez. "
(bkz: mucbir sebep)
zorunluluk halinde sınırın aşılması;

" ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerden sayılan zorunluluk halinde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksir le işlendiğinde de cezalandırılıyorsa taksirli suç için kanunda yazılı cezanın 1/6'sından, 1/3'üne kadar indirim yapılırak ceza hükmolunur. "
meşru müdafaa ile zorunluluk hali arasındaki farklar;

1- meşru müdafaa'da, savunma saldırgana karşı yapıldığı halde, zorunluluk hali'nde, korunmak için yapılan hareketler, tehlikeye sebebiyet verme bakımından ilgisi olmayan kişiye karşı yapılmaktadır.

2- meşru müdafaa'da haksız saldırı bir insandan kaynaklandığı halde, zorunluluk hali'nde tehlike insan hareketinden kaynaklanabileceği gibi, bir doğal olay veya hayvan hareketinden de kaynaklanabilir.

3- meşru müdafaa'da kusurlu harekette bulunan kişi kural olarak kendisini savunabilmesine karşın, zorunluluk hali'nde meydana gelen tehlike failin kasti hareketinden kaynaklanmış ise zorunluluk halinden yararlanamaz.
Hukuk kitaplarında dağda karşılaştığı ayıdan kaçmak için dağ evinin kapısını kırarak içeri giren adam örneğiyle bütünleşmiştir.
Zaten ilk kimin ortaya attığını çok merak ettiğim iki örnekten biridir. Diğeri de tabiki her idare hukuku kitabında karşıma çıkan "Doçentlik kolokyumunda cüppe giyilmemesi" örneğidir.
Köpekten kaçan kişinin bahçe çitini kırması da örnek olarak verilir. iyi niyetli de olsa hakkaniyet gereği zengin kişi fakirin kapısını tamir ettirir .