bugün

“Heteroseksüellik anlatısının ideal eşleşme olarak sürekli tekrar edilmesinin birikmiş bir etkisi diye tanımlanan zorunlu heteroseksüelliğin, bedenlerin ne olabileceklerini içermemekle birlikte, bedenlerin ne yapabileceklerini şekillendirdiğini gözetmek önemlidir. Bedenler, sürekli ve zor kullanarak tekrarlanan normların şeklini alır. Tekrarlama işi, çabanın doğa göstergesi altında gizlenmesini içerir.

Zorunlu heteroseksüellik, bir bedenin farklılık fantezisiyle ideal olarak güvence altına alınmış nesnelerden bazılarına yönelmesinin ve bazılarına yönelmemesinin bir ‘zorunluluk olduğu’ varsayımıyla bedenleri şekillendirir. Yani zorunlu heteroseksüellik kişinin hangi bedenlere meşru bir şekilde potansiyel sevgili olarak ‘yaklaşabileceğini’ ve hangilerine yaklaşamayacağını belirler. Zorunlu heteroseksüellik, kişinin ötekilere yaklaşımını şekillendirirken, geçmiş yakınlaşmaların kabuklaşmış bir tarihi olarak, kişinin kendi bedenini de şekillendirir. Öyleyse cinsel yönelim, sanki bu eğilim yaptığımız başka şeyleri etkilemeyecekmiş gibi, sadece kişinin bir arzu nesnesi olarak hangi eğilimi gösterdiğiyle ilgili değildir. Cinsel yönelim bedenlerin dünyalara sızmasını içerir; bedenin bazılarına doğru yönelmesi bazılarından uzaklaşması demektir, ki bu da ise bedenleri aynı yere yönlendirmese bile kişinin farklı tür (bazı bedenleri, bazı eğilimleri, bazı sevme ve yaşama şekillerini kabul eden) sosyal alanlara girme şeklini etkiler. Basit ama önemli bir nokta: yönelimler bedenlerin ne yapabileceğine tesir eder.”

sara ahmed.