bugün
- pazarda yerden sebze toplayan emekli10
- ideal erkek fiziği anketi16
- 26 mart 2024 cübbeli ahmet'in kalp krizi geçirmesi20
- hazreti meryem olduğunu iddia eden kadın22
- andromeda galaksisinde 100 yaşında sevgilim var12
- manyak olmaya karar verdim16
- yazarların 2010lu yıllarda en sevdiği 3 yıl10
- akp'ye oy vermeyen emekli şerefsizdir20
- rockefeller ailesi vs rothschild ailesi12
- anın görüntüsü13
- sahurdayız uludağ sözlük14
- tuborg10
- pompanın en cok döndüğü 5 üniversite8
- her sabah güler yüzle uyanan insan16
- icardi190528
- ehliyetini yeni almış kadın22
- kafanın içindeki sürekli konuşan ses16
- tedavisi bulunamayan hastalıklar24
- emekliler ek iş yapsınlar diyen mhp'li vekil22
- dondurmalı irmik helvası9
- belediye başkan adayıyla tokalaşmak10
- tarafıma az önce gelen moral bozucu mesaj8
- evlenirseniz çocuk yapar mısınız10
- çin medeniyetin yeni kıblesidir14
- güzel bir kıza iltifat etmek17
- oyumuzu neye göre veriyoruz14
- taliban dış işleri bakanlığı ofisi fotoğrafı11
- murat kurum19
- hayatınıza tekrar giren eski sevgili12
- zenci bir kız evinize gelse naparsınız19
- fenerbahçeye verilen hissiyatımsı penaltı15
- karabük üniversitesi15
- en ilginç kadın isimleri26
- polat kalafat10
- bu sözlükte moderatör yok mu9
- 45 yaşındaki eskortla randevulasmak26
- türkiye de lise öğrencilerinin durumu17
- kaç kişiyle yattığını bilen kadınlar8
- zor günlerden geçenlerin bildiği en iyi şey16
- yazarların parfüm tercihleri13
- sigaradan komisyon isteyen bakkal9
- seküler dindar evliliği15
- rusların teröriste kendi kulağını yedirmesi16
- nervionun kedisi14
- adanada sapık suriyeli12
- dinle kafayı yemiş çarşaflı kadın16
- 2024 yerel seçimleri12
- turgut altınok12
- yapılmadığı için gurur duyulan şeyler10
- emeklilere zam müjdesi18
--spoiler--
Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi
Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar getirdim sana
Tozlu yollarından geçtiğim uzak
iklimden şarkılar getirdim sana.
Şeffaf damlalarla titreyen, ağır
Koncanın altında bükülmüş her sak
Seninçin dallardan süzülen ıtır
Seninçin karanfil, yasemin zambak
Bir kuş sesi gelir dudaklarından
Gözlerin, gölümde açan nergisler
Düşen öpüşlerdir dudaklarından
Mor akasyalarda ürperen seher.
Pencerenden bir gül attığın zaman
Işıkla dolacak kalbimin içi
Geçiyorum mevsim gibi kapından
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
--spoiler--
Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi
Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar getirdim sana
Tozlu yollarından geçtiğim uzak
iklimden şarkılar getirdim sana.
Şeffaf damlalarla titreyen, ağır
Koncanın altında bükülmüş her sak
Seninçin dallardan süzülen ıtır
Seninçin karanfil, yasemin zambak
Bir kuş sesi gelir dudaklarından
Gözlerin, gölümde açan nergisler
Düşen öpüşlerdir dudaklarından
Mor akasyalarda ürperen seher.
Pencerenden bir gül attığın zaman
Işıkla dolacak kalbimin içi
Geçiyorum mevsim gibi kapından
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
--spoiler--
Şiirlerinde çocukluk ve ilkgençlik anılarına bağlılık, yaşamın küçük mutluluklarından duyulan sevinç, acıma duygusu, iyilik düşüncesi, istanbul sevgisi, Tanrı'ya şükran, ölüm gerçeğini kabulleniş gibi konuları, gözlemci ve dışavurumcu bir tarzla genellikle hece ölçüsüyle, ama kimi zaman serbest ölçüyü de kullanarak işlemiştir.
O günü görmek için sade bekleyeceğiz
Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları
Hazırlanıyor gibi, gökyüzü, ufuk, deniz
Bir sabah dökülecek baharların baharı
Bu bahar yalnız mesut günler taşımaktadır
Başbaşa kalacağız kenarında bir suyun
Göz alabildiğine yeşil uzanan çayır
Bir saadet içinde sessiz otlayan koyun
Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle,
Bir melek ordan bize uzatacak elini
Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle
Ümitlerin en güzelini
O günü görmek için sade bekleyeceğiz
Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları
Hazırlanıyor gibi, gökyüzü, ufuk, deniz
Bir sabah dökülecek baharların baharı
Bu bahar yalnız mesut günler taşımaktadır
Başbaşa kalacağız kenarında bir suyun
Göz alabildiğine yeşil uzanan çayır
Bir saadet içinde sessiz otlayan koyun
Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle,
Bir melek ordan bize uzatacak elini
Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle
Ümitlerin en güzelini
öss öğrencilerinin zos diye kodladığı şair kişidir.
yiğenimi geçen haftaki edebiyat ödevi.
pardon olayı kişiselleştirmeyelim. lise son sınıfların geçen haftaki edebiyat ödevidir.
pardon olayı kişiselleştirmeyelim. lise son sınıfların geçen haftaki edebiyat ödevidir.
geçen zaman
Hiç olmazsa unutmamak isterdim.
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar.
Az yanımda kal çocukluğum,
Temiz yürekli uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
ilk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...
-Doğdugum ev. Rahatlıyacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklasmayın benden, yasâdığım günler.
Güneş, getir bir bayram sabahını.
Açılın açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar,
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak hatirlamak istiyorum
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan,
Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
Ah nasıldı yaşamak?
Hiç olmazsa unutmamak isterdim.
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar.
Az yanımda kal çocukluğum,
Temiz yürekli uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
ilk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...
-Doğdugum ev. Rahatlıyacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklasmayın benden, yasâdığım günler.
Güneş, getir bir bayram sabahını.
Açılın açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar,
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak hatirlamak istiyorum
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan,
Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
Ah nasıldı yaşamak?
yedi meşaleciler topluluğunun en popüler ismidir. eller şiiri muhteşemdir.
ELLER
Eller, hepsi de beşer tane parmaktan,
Eller, türlü türlü... Yaşamaktan.
Boynu bükük eller, dizlerin üstünde,
ister bir yabancının, ister kardeşimin de!
Eller, göbek üstünde, yok bir şey umurunda.
Ellikten çıkmış eller, ekmek uğrunda.
Derileri soyulanlar çamaşırdan.
Eller, avuç içleri nasırdan.
Karımınkiler öylesine, çocuğuma bakmaktan,
Tahta uğmak,sabah karanlığı ateş yakmaktan.
Açılmış, kapanmayacak avucundan belli
Dilencinin eli.
Eller,eteklerde, baygın düşmüş bir ara.
Eller, sarılmış demir parmaklıklara.
Bir elim kalem tutmuş, yazı yazar.
iki elinde kazma, toprağı kazar.
Eller var titrer durur, el var yumuk yumuk.
El var pençe olmuş, el varyumruk.
Hepsi de etten, deriden, tırnaktan;
Farkları yok ama dal ucunda yapraktan.
Atmış elindekini, tutmayacak bir daha,
Eller görüyorum, eller, açılmış Allah'a...
ZiYA OSMAN SABA (1940)
ELLER
Eller, hepsi de beşer tane parmaktan,
Eller, türlü türlü... Yaşamaktan.
Boynu bükük eller, dizlerin üstünde,
ister bir yabancının, ister kardeşimin de!
Eller, göbek üstünde, yok bir şey umurunda.
Ellikten çıkmış eller, ekmek uğrunda.
Derileri soyulanlar çamaşırdan.
Eller, avuç içleri nasırdan.
Karımınkiler öylesine, çocuğuma bakmaktan,
Tahta uğmak,sabah karanlığı ateş yakmaktan.
Açılmış, kapanmayacak avucundan belli
Dilencinin eli.
Eller,eteklerde, baygın düşmüş bir ara.
Eller, sarılmış demir parmaklıklara.
Bir elim kalem tutmuş, yazı yazar.
iki elinde kazma, toprağı kazar.
Eller var titrer durur, el var yumuk yumuk.
El var pençe olmuş, el varyumruk.
Hepsi de etten, deriden, tırnaktan;
Farkları yok ama dal ucunda yapraktan.
Atmış elindekini, tutmayacak bir daha,
Eller görüyorum, eller, açılmış Allah'a...
ZiYA OSMAN SABA (1940)
en ünlü eserlerinden biri mesut insanlar fotoğrafhanesi olan şair.
cemal süreya'nın hakkında "ziya osman saba şiirinde hiç terlemedi. onun şiiri bir gün bir trafik kazasına kurban gidecek küçük dayının şiiridir" dediği bir büyük şairdir.
bir şiiriyle de analım ustayı.
yetişir
beni hatırladıkça,
arasıra gönlümü al.
sokakta görünce,gülümse,
yanıma yaklaş,
az elin elimde kal.
evine misafir geleyim,
kahvemi sen pişir.
taze doldurulmuş sürahiden
bir bardak su ver
yetişir...
bir şiiriyle de analım ustayı.
yetişir
beni hatırladıkça,
arasıra gönlümü al.
sokakta görünce,gülümse,
yanıma yaklaş,
az elin elimde kal.
evine misafir geleyim,
kahvemi sen pişir.
taze doldurulmuş sürahiden
bir bardak su ver
yetişir...
Aza kanaat etmeyi bilen, kaderci şairimizdir. Bir lokma bir hırka felsefesini benimsemiştir, okunası şiirleri vardır.
bu rüzgar
bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek
gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek.
bir gün, bir gün var ki, günden güne gerçek,
çatır çatır servi, çıtır çıtır böcek.
- çek ciğerlerine, bir nefes daha çek,
bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.
bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek
gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek.
bir gün, bir gün var ki, günden güne gerçek,
çatır çatır servi, çıtır çıtır böcek.
- çek ciğerlerine, bir nefes daha çek,
bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.
(bkz: kimbilir)
ÖLÜLER
Ölüler, ölüler nerelerdesiniz?
Ölüler, bir bilinmez yerdesiniz.
Artik gündüzleriniz gece,
Bütün günleriniz: dün.
Artik her sözünüz sükût,
Her isaretiniz gizli.
Tutuyoruz nasihatlerinizi...
Ölüler, ölüler her yerdesiniz!
Ne zaman aynaya baksam,
Görünüveriyor babam...
Bahçem, odam, sofam,
Nereye geçsem, nereye çiksam;
Hâtiram!
Her yerde sizden bir eser.
Gökyüzünde bir bulut
Biraktiginiz sesler
Yakin günese, aya.
Dokunabilsem oraya,
Kiminiz konusacak,
Kiminiz gülecek,
Eski günler gelecek.
Ölüler bilebilsem gittiginiz yeri,
Ruhum, muradina erecek;
Annem dösegimi serecek,
Topraginiz topragim,
Aranizda yatacagim.
Ziya Osman Saba
Geçen Zaman (1942)
Ölüler, ölüler nerelerdesiniz?
Ölüler, bir bilinmez yerdesiniz.
Artik gündüzleriniz gece,
Bütün günleriniz: dün.
Artik her sözünüz sükût,
Her isaretiniz gizli.
Tutuyoruz nasihatlerinizi...
Ölüler, ölüler her yerdesiniz!
Ne zaman aynaya baksam,
Görünüveriyor babam...
Bahçem, odam, sofam,
Nereye geçsem, nereye çiksam;
Hâtiram!
Her yerde sizden bir eser.
Gökyüzünde bir bulut
Biraktiginiz sesler
Yakin günese, aya.
Dokunabilsem oraya,
Kiminiz konusacak,
Kiminiz gülecek,
Eski günler gelecek.
Ölüler bilebilsem gittiginiz yeri,
Ruhum, muradina erecek;
Annem dösegimi serecek,
Topraginiz topragim,
Aranizda yatacagim.
Ziya Osman Saba
Geçen Zaman (1942)
1910 yılının Mart ayında, istanbul'da doğdu. Babası askerdi. Sekiz yaşında iken annesi ölen Saba, Mütareke yıllarında yatılı olarak başladığı Galatasaray Lisesi'nden 1931 yılında, istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1936 yılında mezun oldu. Servet-i Fünun'da yayımlanan şiiriyle edebiyata başlayan ve Yedi Meşale topluluğu içinde yeralan (1928) Saba, Hukuk Fakültesi'nde iken Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisinde (1931-1936) , mezuniyetinden sonra Emlak Kredi Bankası'nda (1936-1945) ve bilahare Milli Eğitim Basımevi Tashih Bürosu'nda çalıştı (1945 - 1950). Kalp hastalığı üzerine evine çekilerek Varlık Yayınevi'nin yayın işleriyle meşgul oldu. Ziya Osman Saba 29 Ocak 1957 tarihinde istanbul'da öldü.
ESERLERi
Şiirleri: Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman,Nefes Almak
Hikayeleri:Mesut insanlar Fotoğrafhanesi, Değişen istanbul
ESERLERi
Şiirleri: Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman,Nefes Almak
Hikayeleri:Mesut insanlar Fotoğrafhanesi, Değişen istanbul
degerli bir sairimiz. (Mart 1910, istanbul-29 Ocak 1957, istanbul)
Mütareke yıllarında girip hep yatılı okuduğu Galatasaray Lisesi'ni (1931), Cumhuriyet Gazetesi muhasebe servisinde çalışırken de istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. (1936), bir bankadaki görevinden ayrılınca Milli Eğitim Basımevi Tashih Bürosu Şefi oldu.(1945-1950). Geçirdiği kalp rahatsızlığı üzerine Kadıköy'deki evinde Varlık Yayınevi'nin işleriyle uğraştı. 1957 yılında evinde hayata gözlerini yumdu. ilk şiiri Servet-i Fünun dergisinde Ocak 1927'de çıkan Ziya Osman, bu dergide tanıştığı arkadaşlarıyla Yedi Meşale Topluluğu'nda birleşti. Meşale dergisi kapatılınca bir süre Milliyet Gazetesi'nin edebiyat sayfasına, içtihat dergisine yazdı. 15 Temmuz 1933'den itibaren Varlık dergisi çıkmaya başlayınca, yazı ve şiirlerini Varlık'ta yayınladı. Yedi Meşaleciler'in şiire en sadık şairi Ziya Osman, çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev-aile sevgisi, yoksul yaşamlara karşı utanç ve acıma, Tanrıya kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölüm yakınlığı. öteki dünya özlemi gibi konuları işlemiştir.
siirleri icin:
(bkz: ÖLMEK KONUSUNDA)
(bkz: YETiŞiR)
Mütareke yıllarında girip hep yatılı okuduğu Galatasaray Lisesi'ni (1931), Cumhuriyet Gazetesi muhasebe servisinde çalışırken de istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. (1936), bir bankadaki görevinden ayrılınca Milli Eğitim Basımevi Tashih Bürosu Şefi oldu.(1945-1950). Geçirdiği kalp rahatsızlığı üzerine Kadıköy'deki evinde Varlık Yayınevi'nin işleriyle uğraştı. 1957 yılında evinde hayata gözlerini yumdu. ilk şiiri Servet-i Fünun dergisinde Ocak 1927'de çıkan Ziya Osman, bu dergide tanıştığı arkadaşlarıyla Yedi Meşale Topluluğu'nda birleşti. Meşale dergisi kapatılınca bir süre Milliyet Gazetesi'nin edebiyat sayfasına, içtihat dergisine yazdı. 15 Temmuz 1933'den itibaren Varlık dergisi çıkmaya başlayınca, yazı ve şiirlerini Varlık'ta yayınladı. Yedi Meşaleciler'in şiire en sadık şairi Ziya Osman, çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev-aile sevgisi, yoksul yaşamlara karşı utanç ve acıma, Tanrıya kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölüm yakınlığı. öteki dünya özlemi gibi konuları işlemiştir.
siirleri icin:
(bkz: ÖLMEK KONUSUNDA)
(bkz: YETiŞiR)
güncel Önemli Başlıklar