bugün

1876-1924
turancılık ın fikir babalarından
diyarbakir gazetesi basyazarlarindan mehmet tevfik efendi'nin oğlu
mustafa kemal atatürk'ün fikir babam dediği türkçülük turancılık fikrinin babalarından yazdığı türkçülüğün esasları adlı kitabıyla ülkücü kesime fikir önderliği yapmış aslen diyarbakırlı bir kürt kökenli olan büyük vatansever insan.
kültür medeniyet ayrımını getirerek batıdan alınması gereken değerleri medeniyet, olduğu gibi korunması gereken değerleri kültür içine yerleştiren ve türkleşmek, islamlaşmak, muasırlaşmakile türkçülüğün esaslarıadlı eserlere sahip düşünür.
aslında türk olmadığı iddia edilen bu karakter sadece türkçülüğü savunmuş, türkün kültürü haline gelmiş islamdan ise pek de bahsetmemitir. bu yüzden bazı türk milliyetçileri fazlaca sahiplenir, bazıları ise sahiplenmez.
türkiyenin ilk sosyoloğudur... halkçılığın fikir babasıdır... dönemin en büyük birkaç aydınından biridir... savaş sonrasında mandaterliği savunan tatlı su aydınlarının aksine fikirleriyle devrimin temel taşlarından biri olmuştur...kafatasçıların ülkücülerin bukadar sahiplenmesi kafamda "lan noluyo" türünden soru işaretleri bıraktıysada sonuçta büyük bir aydındır...
kürt olmasına rağmen kendini türk olarak görmektedir. yıllarca kafasında bir mermi ile yaşamıştır. bunun nedeni: ziya gökalp ateistmiş. tanrı var ise beni öldürmesin deyip kafasına sıkmış. * ayrıca kendisi milli edebiyat akımınındandır.
Ziya Gökalp

Ziya Gökalp (1876-1924) öncelikle Türkiye'yi Sosyoloji ile tanıştıran kişiydi ve ateşli bir Türk Milliyetçisi olarak sosyolojiyi entellektüel bir temel oluşturmada esas aldı.

Mahallî,resmî bir gazetede mesul müdür bir memurun oğlu olan Mehmet Ziya (daha sonra Gökalp) Diyarbakır'da doğdu, orada laik okullara devam etti ve aynı zamanda islam hukukuna vakıf olan amcasından geleneksel islam ilimlerini öğrendi. 18 yaşında intihara teşebbüs etti. Yine de, bir sonraki yıl istanbul'a gidebildi ve Baytar Mektebine (Veterinary College) kaydını yaptırdı.
Daha önce Jön Türklerin (Young Turks) fikirlerinden etkilenen Gökalp, 1985 yılında istanbul'da gizli bir örgüt olan ittihat ve Terakki Cemiyeti'nin (Union and Progress) üyesi oldu. 1898'de tutuklandı; bir yıllık mahpusluk devresinden sonra bütün zamanını çalışmalarına adadığı doğduğu şehre sürgün edildi. O yıllarda Paris'te sürgünde olan Jön Türkler Fransız sosyolojisinden çok yoğun olarak etkilenmişti.içlerinde Le Play hayranı olan Prens Sabahattin, Osmanlıların sadece sosyolojik çalışmalar yoluyla sosyal değişmeyi anlayabileceklerini daha sonra bu görüş Gökalp tarafından da desteklenmişti ve imparatorluğu bir arada tutan çeşitli unsurlar arasında uzlaşma sağlama yolunu bulabileceklerini (28 Ağustos, 1099 tarihli Peyman gazetesinin ilk sayısında) beyan etmişti.

Jön Türk devriminden sonra, 1908'de Gökalp ittihat ve Terakki Fırkası'nın Diyarbakır'daki temsilcisi oldu. Bir yıl sonra, fırkanın Selanik'teki merkez heyetine üye seçildi ve kendisine parti doktrinini anlatma ve genç insanları parti saflarına çekme görevi verildi. 1910 yılında Selanikte sosyoloji öğretimini esas alan bir göreve atandı. Türkiye'de ilk defa gerçekleşen böyle bir atamadan beş yıl sonra da istanbul Üniversitesi'nde ilk sosyoloji profesörü oldu. O, istanbul'u Türkiye'deki sosyoloji çalışmaları için bir merkez haline getirirken, bu faaliyeti 1919'a kadar Edebiyat Fakültesinde sürdürdü. 1. Dünya Savaşı sonrasında Malta'ya sürgüne gönderilen Gökalp, yürekli bir Atatürk taraftarı olarak 1921'de Diyarbekir'e geri döndü ve milli liderlere yol göstermek amacıyla sosyolojik makale serileri hazırladığı küçük mecmua'nın sorumlu müdürü oldu. 1922'de (Ministry of Public Deparmant of the Education) un Ankara'daki Kültürel Yayınlar Dairesine müdür olarak atandı ve orada ünlü eseri "Türkçülüğün Esasları" yayınlandı.
Gökalp Jön Türklerin gerçekleştireceği siyasi devrimin, iktisat aile, güzel sanatlar, ahlak ve hukuk gibi alanlarda "Yeni Hayat" ortaya çıkaracak sosyal bir devrimle tamamlanmaya ihtiyaç gösterdiğine inanmıştı. Yeni bir Türk medeniyeti sadece Türkiye'nin gerçek milli değerlerinin kazanılmasıyla yaratabilirdi. 1911'e kadar Gökalp, değerlerin hiçbir şey ifade etmediğine,"fikir-kuvvet"(idees forces)'un felsefesi öneme haiz olduğuna inanmıştı. Fakat 1912'den sonra Durkheim'in değerlerle ilgili yorumunu (collective represantations) kollektif temsiller olarak kabul etti. (Gökalp, Durkheim'i en önemli sosyolog ve sosyolojinin kurucusu olarak düşünüyordu.)

Gökalp'e göre tam olarak ifade edildiklerinde idealler olarak adlandırılan kollektif temsiller (collective reprasantations). kollektif şuurdaki gerçeklerdir. Değerlerin tek kaynağı toplumun kendisidir, ve bireylerce elde edilen kollektif duygu ve bilgi birikimi kollektif şuuru oluşturur. (1911-1923) 1959, s.62-64)

Balkan savaşı yenilgisinden sonra, Türkiye için kritik bir dönem başladı. Reformlar üzerindeki tartışmalara islâmcılık, Batıcılık ve Türkçülük arasındaki çatışmalar öncülük etti. 1912'de istanbul'a gelen Gökalp, bu çatışmaların daha geniş bir bakışla ele alınarak, giderilmesi gerektiğini hissetti. Gökalp, insanın her biri kendi değer sistemine sahip olan kültür gruplarının ve evrensel kabul ve kültürel yayılma kaabiliyeti olan kural ve tekniklerin bileşimi olduğunu tartıştı. ([1911-1923] 1959, s.97-101) Türklerin aynı anda; Türk Milletine, islâm ümmetine ve Avrupa medeniyetine ait olduğu sosyolojik bir vakaydı. (Gökalp [1911-1923] 1959, s.71-76; Heyd 1950, s. 149-15]) Gökalp, milliyetçiliğin, modern çağın en güçlü ideali, milletlerin ise, kültür grupları skalasında en üst seviyede gelişmemiş türler olduğunu, yoğunluğu gittikçe artan bir şekilde vurguladı. Millet kavramı içinde, Türk kültürünü, islâmı ve Batı teknolojisini bir araya getirmenin mümkün olduğunu düşündü. Gökalp, daha sonra, kollektif temsilleri millî âdetlerle bir tutma gerektiği noktasına geldi ve ......" bir milletin kültürünü ait olduğu medeniyetten ayırma çalışmaları yapan disipline kültürel sosyoloji adı verildiğini" öne sürdü. ([1911-1923] 1959, s.172-173)

Bir sosyoloğun görevinin millî kültür unsurlarını ortaya çıkarmak (keşfetmek) olduğu inancını takiben, Türk ailesinin evrimi ile (pre-islamic) islâm-öncesi Türk dini ve devlet üzerine bir dizi çalışmaya girişti. Gökalp'ın modernleşmiş islâm düşüncesine ait teorisi ilahi kaynaklı olmasından ziyade, sosyal kaynaklı uzlaşma dayanan ve bundan dolayı seküler değişimi parelel olarak değişebilen islamın kurallarının bir kısmına yönelikti. ([1911-1923]1959, s.193-196) Bir devletin seküler olması gerektiğine inanmıştı ve eğitim ve ekonominin millî olması gerektiğinin ısrarlı savunucusuydu. Eğitim ve ve hukuku sekülerleştirme ve kadınlar için eşit haklar teklif etme üzerindeki programları kısmen 1917 - 1918 yıllarında uygulamaya konuldu.

Gökalp üzerindeki fikirler ikiye ayrılır. Gökalp, bizzat kendisi, çalışmalarını özgün hale getiren şeyin, Durkheim'ın sosyolojik metodu üzerindeki denemelerini Türk medeniyetine uygulamak olduğunu düşünüyordu. Destekleyicileri ise; onun kültür ve millet yapısı üzerindeki kavramsallaştırmalarının özgün olduğu ve çalışmalarının, Durkheim geleneğindeki bilimsel sosyolojiyi temsil ettiği konusunda hemfikirdiler; ayrıca, muhalifleri, Gökalp'ın baskın kollektivist fikirlerle, dogmatik tümden ve gelimci bir zihin yapısına sahip olduğunu vurgularlar. Bunların ötesinde, Gökalp, ateşli bir milliyetçiydi ve öğretilerinin Türkiye'nin modernleşmesi yolunda fikrî bir kaynak sağladığına şüphe yoktur.

Gökalp'ın çalışmalarındaki tarihî kavramlar için bakınız. iSLAM,NATiONALISM; PAN MOVEMENTS; ve DURKHEIM; LE PLAY'ın biyografileri..

ESERLERi
(1911-1923) 1959 Turkish Nationalism and Western Civilization: Selected Essays, Translated and edited with an introduction by Niyazi Berkes. New York: Columbia Univ. Press.
(1923) 1940 Türkçülüğün Esasları ("Foundations of Turkism") istanbul: Arkadaş Matbaası. Külliyat. 2 bölüm Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1952-1965. bölüm 1: Şiirler ve halk masalları bölüm 2: Ziya Gökalp'ın mektupları. Ziya Gökalp'ın ilk yazı hayatı, 1894-1909: Doğumu'nun 80. yıldönümü münasebetiyle. istanbul: Diyarbakırı Tanıtma Derneği 1956.

HAKKINDA YAZILANLAR

HEYD, URIEL 1950, Foundations of Turkish Natıonalism: The Life and Teachings of Ziya Gökalp. London. Luzac.
TÜTENGIL, CAVIT O. 1949 Ziya Gökalp Hakkında bir bibliyografya denemesi, istanbul: Berksoy Matbaası .ÜLKEN, HiLMi ZiYA Ziya Gökalp. istanbul: Kanaat Kitabevi (yayın tarihi tesbit edilemedi) ZiYA AL-DiN , FAKHRi 1935 Ziya Gökalp, sa vie et sa sociologie: Essai sur l'inftuece de la sociologie française en Turquie. Nancy (France): Berger-Levrault.

Ziya Gökalp
Bir Fikir Adamının Romanı
Mehmet Emin Erişirgil
Remzi Kitabevi / Büyük Fikir Kitapları Dizisi
Ziya Gökalp: Bir Fikir Adamının Romanı (1951), Mehmet Emin Erişirgil'in kişisel gözlemlerine dayanan en ilginç kitaplarından biridir. Yazar bu incelemesinde, bir bölümü kendi yaşadığı olayları, yılların birikimi ile değerlendirilmiş ve Türkiye da yeni bir dönemin başladığı yıllarda yayınlamıştır.
birçoklarına göre batılı düşünürlerin fikirlerini allayıp pullayıp Türkiye de satmaya çalışmıştır. ayrıca neyzen tevfik den de ayarı fena yemiştir şöyleki;

Deli gönül, neyi özler durursun?
Acinacak dostun, cananin mi var?
Dünya yansa yorganim yok icinde,
Harap olmus evin, dükkanin mi var?

Sana giren cikan nedir be dürzü?
Be Allahin numunelik öküzü
Ben mi yuttum on dört bin okka düzü,
Bekri Mustafa‘dan fermanin mi var?

Ne uymazsin zamaneye be domuz?
Kirk senedir sikine verdin omuz.
Nazir olmus desem sana istakoz,
Reddedecek kilic, kalkanin mi var?

Cünkü neden? Dalyanin yok, agin yok,
Bir tek hamsi kizartacak yagin yok.
Ocagin yok, dalin yok, bugdayin yok,
Yoksa Gökalp gibi Turan‘in mi var?

Cal nayini, ferahnakte ver karar,
Sikin nazir tasaklarin müstesar.
Kumda oyna cöp batmasin asikar
Düsünecek senin zamanin mi var?
(bkz: ziya gökalp müzesi)
"musa anter'in" ifadesiyle;
"kürtlerin türklere attığı en büyük kazık..." *
kirksekiz yil yasadi sadece. 1924 de oldu. yasasaydi Turk sosyolojisine cok buyuk ve kacinilmaz katki ve etkileri olurdu. turkluk, turkculuk, islamlasmak, muasirlasmak terimlerini sosyoloji terminolojimize soktu.
"minareler sungu kubbeler migfer
camiler kıslamız muminler asker "
siiri 1998'de unlu oldu. r.tayyip erdogan TCK. 312. (halki din ve irk farki gozeterek kin ve dusmanliga acikca tahrik etmek) 'den mahkum oldu ve 10 ay hapis ve 716 milyon TL para cezasi aldi.
ulusculuk bilinci, devlet kavrami ve turkculuk uzerindeki, bence cok onemli goruslerinin yer aldigi "turkculugun esaslari" adli kitabini tavsiye ederim.
türkleşmek, islamlaşmak, muasırlaşmak gibi eserlere sahip Atatürk ün fikir babam dediği ilk ilk sosyoloğumuzdur.
kafasına kurşun sıkan ancak ölmeyen ve bu kurşunu ömrünün sonuna kadar taşıyan türkçü. toplum bilimi adına yaptığı ilk çalışmaları, kürtçülüğün esasları üzerinedir. daha sonra, türkçülüğün esaslarını isminde bir çalışması vardır. gök - alp soyadını sonradan almıştır. kürttür.
sosyolog ve yazar. turancılık ve türkçülük üzerine sayısız makale yazmış ve bu konuda ömrünü konferanslarda geçirmiş edebi kişiliktir. aslen malatyalı olup istiklal savaşında istanbul tefrikalarında halkı etkileyici öenmli yazılar yamıştır.
en büyük türk milliyetçilerinden biri.
1913 yılında "halka doğru" ADlı dergide "halk medeniyeti" adlı yazısında ilk kez folklor anlamına da gelen halkiyat terimini kullanmıştır. ilk kez folklor TERimini kullanan için (bkz: mehmet fuat köprülü)
(bkz: kavim)
Fikir babasi oldugu turkculuk'te Bir takim eksiklikler bulunmaktadir. o yeryuzundeki tum turkler'in bir siyasi yapi altinda birlesmelerini degil, bu birlesmenin kultur alaninda olmasi gerektigini savunuyordu. Fakat bugun ziya gokalp'in turkculuk anlayisi eskimis ve eksik kalmis bir ideoloji durumundadir. Bu eksikleri kapatmak zorundayiz. Mesela Turk irki'nin yasadigi cografyalari gerekirse silah zoruyla almak ve tum turkler'i bir siyasi cati altinda birlestirmek bugun turk irki'nin bekaasini devam ettirebilmesi icin bir zaruret haline gelmistir. Ata topraklarimiz bugun moskof ve cin devletleri hakimiyetindedir. Oralari bizim kurtarilmamis topraklarimizdir, oralarda yasayan Turkler kurtarilmamis soydaslarimizdir. Hakkimiz olani atalarimizin mirasini istiyoruz, alacagizda.
kürt değildir. maalesef kürtleri türklüğe yamama çabası güden politikalar ve ''aaa işte bakın bir kürt de türk milliyetçiliği yapabilir'' gibi saçmalıkları savunun sentezciler yüzünden birçok insan gökalp'i kürt sanır. özellikle hain gazeteci ali kemal'e yazdığı bir şiir vardır ki soyunun sopunun ne olduğunu belli etmektedir. ayrıca gökalp'in kürt olarak gösterilmesinin psikolojik harekat niteliği taşıyan bir yönününde sanki diyarbakır'dan ya da benzeri yerlerden türk çıkamazmış oraları ezelden beri sadece kürtlere aitmiş gibi göstermek olduğuna inanıyorum.

özetle gökalp büyük bir türkçüdür ve en büyük türkçü atatürk'ün de fikirlerimin babası diyerek onurlandırdığı bir insandır.
baytarlık mektebinden sosyolog olarak çıkmış büyük düşünce ve fikir adamı (!) daha sonra kaleme aldığı eserlerindeki derin çelişkilerin ve sürekli yaşadığı kafa karışıklığının psikanalitik bir incelemesi yapılmış olsaydı eğer hevesle ve büyük bir keyifle okurdum eminim.
büyük türk milliyetçisi.recep bey nasıl oldu da okudu şiirini,anlamaıdm hala.
ziya gokalp'in diyarbakir'da dogmasi o'nun kurt oldugunu gostermez. Zira ziya gokalp'in babasi devlet memuruydu ve gorev icabi diyarbakir'da bulunuyordu. kendi de bu donemde dunyaya gelmistir. Simdi dogu illerinde gorev yapan polis, ogretmen, doktor vs kamu gorevlilerinin cocuklari oralarda dogmakla nasil kurt olmuyorlarsa bu ziya gokalp icin de gecerlidir. kaldi ki kendisi cermikli ve turk oldugunu, turk soyundan gelmis olmasa bile kendini turk sayacagini kendi yazdiklariyla belirtmistir. o'nun milliyetciligi hars milliyetciligiydi zira. sonra kurt olsa ne cikar ? cikar pesinde kosmadan turkluge hizmet etmis bir kimsedir o. keske her kurt o'nun 10 da 1'i kadar olsa, bu ulkeye hizmet etse de basimiza tac yapsak.
türk veyahut kürt hatta rum, ermeni, yunan olması hiçbirşeyi değiştirmeyecek kişi. hayır bir de kürt olmadığını ıspat edip, savunduğunu zannedenler var. neden kürt olmak kötü birşey mi? ulan kardeşlik mardeşlik derken düşmen ettiler milleti birbirine. şu kürt, bu türk tartışmalarına kadar düştük. teröristlerin amacının sadece dağda askerlerimizi şehit etmek olduğunu mu zannediyorsunuz? yoksa işte bu tartışmaları yaratıp aynı ülke içinde yaşayan insanları birbirine düşman edip planlarını gerçekleştirmek mi?

ziya gökalp adı altında böyle bir tartışma içinde olmaktan utanıyorum. kendi saçma sapan fikirlerinize, tartışmalarıza karıştırmayın insanları, huzur verin, rahat bırakın.
kürt olduğu iddia edilen diyarbakırlı türk ve türkçü yazar. kendisine "kürt" diyen Ali Kemâl'in kürt demesini küfür olarak algılamış ve Ali Kemâl'e yazdığı şiirde:

"Türklük hadimine "Türk değil!" diyen
Soyca Türk olsa da "piçtir", Türk değil!"

demiştir. daha da uzatmayınızdır.
VATAN NE TÜRKiYE'DiR TÜRKLERE, NE TÜRKiSTAN
VATAN, BÜYÜK VE MÜEBBET BiR ÜLKEDiR: TURAN!

dizelerinin sahibi, büyük türkçü.