bugün

evet azizim, Diş ağrısını ele alalım, zihinsel bir olaydır. Dişinizin ağrıdığı bilgisi, doğrudan ve dolaysızdır. Bir şeyin dolaysız olarak bilince yansıması, zihinsel olana dair bir işarettir. Belli zihinsel olayların bilgisi birinci şahıs ve üçüncü şahıs arasında bir asimetri gösterir. Oysa fiziksel olayların veya durumların bilgisi böyle bir asimetri göstermez.

hülasa; Zihinsel olaylar kişiye özeldir.

Kendine özel olma” yanılmaz olmanın karşıtıdır. Fiziksel koşullarla algılanan her zaman doğrusal değildir (bir kişi kendini dünya lideri zannedebilir, realite bunu değillese de eğer söylediğine inanıyorsa kendince doğruyu söylüyordur).

René Descartes 17. yüzyılda zihinsel olanı özsel olarak düşünürken maddesel olanı da özsel olarak, uzamsal bir şey olarak ayırmıştır. Descartes’a göre, bunun doğal sonucu zihinselin, özsel olarak uzamsal olmayan bir şey olması, maddesel olanın da özsel olarak, düşünme kapasitesinden yoksun olmasıdır.
diş ağrısı kesinlikle zihinsel bir olay değildir.
dis agrisi zihinsel bir olaysa tamamiyla atalarin genetik mirasiyla iliskilendirilmelidir. eski caglarda yazilan bir dis agrisi kovucu yazitta , disin icindeki kurta yakaris vardir . demek ki zihinsel gucun siniri olmadigi tee o zamanlardan bellidir.
bu lise kaçıncı sınıf felsefe? zihinsel olaylara epistemolojik bir ölçüt koydugunuz zaman, azizim, epitemolojiyi noktalamış olursunuz. descartes bunu denemiştir, analitik felsefe'yle; fakat epistemolojik yaklaşımı kusursuz değildir, ki bunu hala tartışabiliyoruz. diş ağrısı örneği oldukca kullanışlı ama burada işlenişi yanlış. boylesine kavram karmaşasına getirerek, ovvv güzel konuştu be! havasında açıklanamaz. diş ağrısı örneğinin türkçesi şudur değerli senato üyeleri: diş ağrısı, bu ağrıyı biz zihinsel bir faaliyet göstererek kavramsallaştırdığımız için vardır. yoksa diş ağrısı, bir diş ağrısı oldugunun farkında bile değildir. hatta ağrıyan dişin kendisi bile "abi bütünüyle bir ağrı içindeyim, içim çürümüş benim" diyememektedir diğer diş arkadaşlarına. bu zihnin ortaya koyduğu bir faaliyettir. bu anlamda bir şey kendinin farkında ise özsel olarak vardır, onun dışındakiler zihnin kavramsallaştırmasına muhtaç, uzamsal anlamda bir hacmi olan fakat epistesi olmayan şeylerdir.
hülasa, descartes, düşüyorum öyleyse varım diyor, hamdi bey'e.
ama yıllar sonra bir babayiğit, descartes denen herife söyleyin, önce ontoloji sonra epistemoloji diyor.
"varım, öyleyse düşüyorum" diyeceksiniz ulan diye sert bir çıkış yapıyor.