bugün

ne yazık ki ülkemizde ilk ortaya çıkan çomarlık türüdür.

evet, var böyle bir çomarlık.
hatta şu (bkz: 117 milyon zeytin ağacının kesilecek olması) durumu işte bu zeytin ve zeytinlik çomarları yüzündendir.

cumhuriyetin ilk yıllarında kadınlara, kızlara verilen değer, demokrat parti iktidarıyla ortadan kalkıp, arap sentezcilik anlayışı yurt sathına yeniden hakim olunca, malesef ülkemiz kadınları yeniden 2. sınıf bireyler haline getirilmeye çalışıldı.

bunun en güzel örneklerinden biri de ege ve marmara bölgesindeki miras paylaşımıdır.

her bir yanından bereket fışkıran bu topraklarda, miras bölünürken verimli araziler, zeytinlikler, bağlar, bahçeler hep evin erkek çocuklarına paylaştırılır, kız çocuklarına ise çorak, taşlık, deniz kıyısı, kumsala yakın, verimsiz araziler bırakılırdı.
esasen onu da vermeyeceklerdi ama "vermedik" olmasın, kanuna uyulsun diye bu araziler lütfedilirdi kız çocuklarına.

fakat tabi ki allah'ın tokadı yok ya, ilahi adalet gün geldi tecelli etti.
70'li yıllarda turizmin gelişmesi ile birlikte, ege, akdeniz ve marmara sahillerinin değeri artmaya başladı.
o çorak diye, bereketsiz diye, verimsiz diye kız çocuklarına miras hakkı(!) olarak reva görülen araziler fevkalade değer kazandı.

sonuç olarak, kurnaz erkekler tarla sürmeye, çifte çubuğa devam ederken, kız çocukları mirasları sayesinde zenginleşti.
bizim şark kurnazlarının paralarını, o şark kurnazlarının kızları ile evlenen damatlar yedi.

bu bir ilahi adalet miydi?
şüphesiz ki evet.

bakınız bodrum'un turgutreis beldesi akyarlar mevkiinde ben bu hikayenin kahramanından birincil ağızdan dinledim bu hikayeyi.
60'lı yaşlarında izmir'de yaşayan bir hanımefendi anlattı.
kendisine verilen kuş uçmaz, kervan geçmez bir burunda 5 yıldızlı bir tatil köyü inşa edildi.
kadın hem tatil köyünden villalar aldı, hem de hatırı sayılır bir para.
ben diyeyim 5 milyon dolar, siz deyin 10 milyon dolar.
zenginin parası züğürdün çenesini yormasın şimdi.

bu ablamıza köylü(!) kardeşlerinin durumunu sordum haliyle.
"onlar tarlalarını ekip biçmeye çalışıyorlar" dedi. ama geçinemiyorlarmış, bu ablamız onlara da yardım ediyormuş.
napsın? kardeş işte.
ama aynı durumda onlar olsa bu ablaya yardım ederler miydi?
tabi ki hayır.

işte şimdi bu zeytinliklere açılan savaş, bu ablanın kardeşleri gibi olan çomarların yıllardır içlerine gireni çıkarma arzusudur.
kıyılar doldu, artık talep biraz daha iç bölgelere.
ama orada ne var?
zeytinlikler.

işte çomarların 40 yıllık, 50 yıllık zengin olma arzusu böyle gerçekleşecek.
ama zihniyet çomar olunca, bu da kar etmeyecek onlara.
şimdi zeytinliklerini satıp, tarlalarını satıp gidip pavyonda kumarda yiyecek, yine sefil olacaklar.

açın araştırın, etrafınıza bakın böyle binlerce çomar zihniyeti hikayesi var.
neden böyle oluyor?
çünkü niyet kötü, zihniyet kötü.
kardeşini, kız kardeşini, kız evladını kazıklamaya çalışanların iki yakası bir araya gelir mi?
gelmez.
binlerce dönüm zeytinlik satsa da gelmez.

çünkü yukarıda allah var beya.