bugün

görsel

yukarıda dünyadaki en fazla dindar nüfusa ve ateist nüfusa sahip ülkeleri görüyorsunuz.

ateist nüfusa sahip olanlar ekonomik olarak gelişmişlik gösterirken dindar nüfusa sahip olanlar sefalet içindedir.

bütün bunlar dinin zenginlerin fakirleri bastırabilmek için ortaya çıkarıldığı ve ustalıkla kullanıldığı argümanını savunan marx, nietzsche gibi düşünürlerin tezini doğru çıkarıyor..
Günümüz Türkiyesinde zengin olmayan her sıradan vatandaşa ucu ucuna değinen nietzsche sözüdür.
tanrı olmadığına göre fakire babayı kalmıştır.
Allah'ım senden başka hiçbir şeyi olmayan ben, senden başka her şeyi olanlara acırım demiş biri.

Aslında bir noktaya kadar haklı. Amenna demek düşer payımıza ama o nokta fakire dinini bile yaşatmıyor.

Din zenginlerin elinde.
iktidar sahiplerinin gücü elinde tutanların muaviyeden Recep Tayyip Erdoğan'a kadar dini kullanarak gücünü arttırmak isteyenlerin ve onların çevrelerinin elinde.

Dini halkın sırtına kirbac olarak kullanırken elimizdeki de onların bize anlattığı Tanrı.

Fakirlere Allah'ı bile bulmak için emek harcamak aramak düştü.
Her birimizin ibrahim olması dileğiyle
Bilindiği gibi nietzsche'nin sözü değil, levent Ülgen'e aittir. Sözün aslı şudur: "zenginler, fakirlere gülibik'ten başka bir şey bırakmadılar"dır. Bu sözden etkilenen nietzsche, evirip çevirmiş kendine mal etmiştir.
Yazık. Tırın tırın'ı da çalsaydın bari niçeciğim?!

görsel
Bugünlerde aklıma çokça geliyor bu söz nedense.

Biz 120 metrekare evde tıkışıp kaldık, zenginler bahçelerinde karantina ayağına güneşleniyorlar.
Onların şezlongu varsa bizim allahımız var.
in netflix we trust. Evet.
suudilerin kabe'den, italyanların vatikan'dan elde ettiği geliri düşününce tanrıyı da parsellemeye çalıştıkları söylenebilir.

neyse ki tanrı sanıldığı gibi somut taş duvarlar arasında olan bir şey değil.
Solculara da fakir edebiyatı bırakıldı galiba. Ahahahha Evet.
tanrıyı bırakmasalar zengin olamazlardı. yani iyi bir şey olsaydı onu da bize bırakmazlardı.
yaşadığımız durumdan ders alamadığımız durumu hatırlatmıştır. orta halli biri olarak bize bir şey bırakmayanlarda dışarı çıkamıyor bizde. allah ise inanan için herkesin allahı zaten.
Tüm dünyevi zevkleri kendilerine tahsis edip, kanaat etme, tevekkül etme, boyun eğme gibi kavramları fakirlere bıraktılar.
ihaleyi kazanamadığında deliye dönen, yıldızlı oteline ruhsat alamadığında küplere binen, anasını, bacısını, danasını kuş sütüyle besleyen adamlar, kanaat etmenin, yetinmenin, hamd etmenin kutsallığını anlatıp dururlar, zerre hicap duymadan.

Garibim de demiyor ki, sen elmalı ballı tart yerken, ben peksimet yiyorum, niye?!
Sorumlusu kim?
Sistem neden böyle işliyor?
Senin ki can da, benimki patlıcan mı?
Susuyor o garip... Sadece susuyor... Halı motifi izliyor, kaderim diyor ve susuyor.
O zenginler ve fakirler kısmını sömürenler ve sömürülenler olarak güncellemek gerekir bence.