bugün

malum, boyut başka bir şekilde ifade edilemeyen olgudur.
xyz eksen sistemine bakalım. istediğiniz kadar uğraşın x üzerindeki bir noktanın yerini, x i kullanmadan tarif edemezsiniz. yani y ve z cinsinden ifade edemezsiniz.

zamanın 4. boyut olması savınıda kısaca tanımlayalım.
eksen sistemini kontrol kulesine koyuyoruz. o eksen sistemine göre herhangi bir uçağın yerini anlık söyleyebiliyoruz ama bir de zaman vermemiz gerekiyor çünkü 1 saat sonra aynı uçak orada olmayacak.

şimdi örnekteki uçağın yerini hakkaten, zaman vermeden başka bi şekilde tanımlayabilir miyiz.
x,y, z eksenlerini kullanmadan tanımlayamayız. bu bir gerçek de zaman kullanmadan tanımlayabilir miyiz. tanımlayabilirsek zaman boyut değildir çünkü başka bir olguyla tarif edilebilmiştir.

o uçağın yerini gene kontrol kulesindeki eksen sistemine göre x1,y1,z1 olarak tanımladık. zamanı kullanmadığımız için yeri tam belirlenmedi. çünkü hangi anda orda bilmiyoruz. bugun mü yarın mı? başka bir olgu kullanıcaz şimdi.
zamanı kullanmıycaz ya. gittik güneşe de bir eksen sistemi koyduk.dedik ki, dünya güneşteki eksen sistemine göre, x2,y2,z2 koordinatlarında iken uçak yukarıda belirtilen koordinatlarda olacak.
zaman kullandık mı? hayır.
uçağın yeri belirlendi mi? evet

öyleyse, zaman bir boyut değildir.
dünya güneşteki eksen sistemine göre ancak milisaniyelerle ölçülen bir anda, aynı zaman aralığında olabilir, ve hemen yer değiştirir. milisaniylerle ölçülebilir şu an ki zaman birimlerine göre.
ha şunu dersen anlarım. o süreyi belirlemek zordur. falan ama belirlemek kolay diye olmayan bi şeyi boyut olarak kabul edemeyiz.
tez, bu yüzden geçerlidir.
Yani şimdi bu hususa ilişkin konuşurken rahat olmak çok mümkün değil ama zamana dördüncü boyut derken kastedilen aslında 3 uzamsal boyut+ 1 zamansal boyuttur.

En basit şekilde şöyle örneklendirilebilir. Bir küp karton içinde olduğunuzu düşünün. Herhangi bir noktasında duruyorsunuz. Aynı anda diğer noktasında neden duramazsınız? Çünkü zamansal boyuttan dolayı. Veya o noktadan kalkıp başka herhangi bir noktada durdunuz. Önceki konumuzla aranızdaki farkınız zamansal boyuttur.

Zaman boyutu derken aslında direkt olarak en, boy ve derinliğe ek olarak bir boyuttan bahsetmiyoruz. Bunlar uzamsal boyutlar. Zaman boyutu kendi başına zamansal bir boyut. Yani başka bir zamansal boyut da pekala olabilir 3 tane uzamsal boyut olduğu gibi. X1, y1, z1 derken oradaki 1 işte. Başka bir belirtmede x2, y2, z2 iki deriz. Bu farktır.

Buradan birçok şey çıkartılabilir. Ben zamanın kendi başına bir varlığı olduğunu düşünmüyorum. Bu yavan bir ifade olsa da. Zamandan söz ederken zamanı tekil olarak değil daima "bir şeyin zamanı" olarak görmeliyiz. Yani zaman değil, bir şeyin zamanı.
Bu nasıl bir kafa karışıklığı bilemiyorum ama müsade istemeden lafa dalacağım.

Bir "şey" herhangi bir koordinat sisteminde tanımlanırken "şu ekseni kullanmazsanız olmaz" diye bir kural yoktur. Y ekseni üzerindeki bir noktayı tanımlarken eğer eksenler birbirine dik ise x ve z eksenlerini kullanmasanız da o noktanın y=0 doğrusunda olduğu değişmez.

ikinci olarak boyut konusunu ele alalım. Hiçbirimiz bir boyutlu bir şey görmemişizdir ama zihnimizde bunun karşılığı vardır. Mesela kağıdın üstünde kalemle yapılmış bir nokta tek boyutlu bir şey ile ilgili bir fikir verir. iki boyutlu olduğunda bu şey bir şekile dönüşebilir ve bu şekli birden çok noktayla tanımlayabiliriz. Bu şekile bir de derinlik kattığımda artık şekil cisim olmuştur. Gerçek dünyada karşılığı olan bir bir futbol topuysa bu cisim, ona tekme attığımda dikenlere takılıp patlaması olasıdır. Bu patlama esnasında toplam çevresi ve toplam yüzey alanı sabit kalacak şekilde hacminin azaldığını ve içindeki matematiksel bir fonksyon ile tanımlanabileceğini düşünelim. işte bu fonksiyonu anlamlı kılan zamana bağlı değişimdir. ister diferansiyel ister delta diyin.

Asıl kafa karıştırıcı olanı öne sürüp sizi felsefeyle başbaşa bırakmak istiyorum. Bir sohbette simülasyonda yaşadığımızı düşünen bir arkadaş sıfırıncı boyutun da ihtimaller olduğunu söylemişti (bkz: kuantum) 'dan yola çıkarak. Bir cismin 1.boyutta gözükmesi için 0.boyutta var olma ihtimalinin 1 olması gerekmektedir. 1.boyutta gerçekleşen "ideal şey" simülasyonda yer alabilmek için 2.boyutta bir görü oluşturur. 3.boyuta geçtiğinde ise artık simülasyonun içinde "gerçek bir şey"dir ve rastlantısal özellikleri o kadar fazladır ki insan bilinci, iki boyutlu halini duyu organlarıyla algılayamasa da zihninde görüsü oluşur, fakat tek boyutlu halini 3.boyuttaki rastlantısal özelliklerini kullanamadan bilemeyeceği için tek boyutlu herşey tanımsızdır.

Bu neredeyse kafayı sıyırmış arkadaşın bir de soyut kavramlar için bir teorisi vardı ama unuttum ,ki zaten konumuzla alakası yok ama seni seviyorum.
dünyada x1 y1 z1 de "iken" güneşte x2 y2 z2 ifadesi bir zaman tarifi değil mi zaten?
ilk enrtyimde, güneşi baz alarak bir zaman tarifi yapıldığını iddia edenler aslında zaman diye bir şey olmadığını ve zamanın bir boyut olmayıp, gene bildiğimiz 3 boyuttan faydalanılarak uydurulmuş bir insan kabulu olduğunu söylüyorlar.
çünkü diyor ki e güneşi kullandın, zaman işte.
e ben de onu diyorum.
sen tutmuşun dünyanın güneş etrafındaki tekrarlarından faydalanmış, yıl, ay gün uydurmuşun. sonra da ona boyut demişin.
bende kullandım güneşi ama zaman demedim. sadece bildiğimiz 3 boyutla zaman yerine başka bir tanım getirdim. bildiğin 3 boyuttan faydalandım. e zaman nerde. olmayan bişeyede nasıl boyut dedin.
Yapilan son yorumlara göre sayısalcı yaklaşımdan sozelci bir yaklaşım sezdim.

O halde zaman insanlara göre sonu belirlenmiş, belirli bir yoplulukta herkes için aynı sistemde tekrar eden hicri miladi takvim gibi bir de kişiye özel bir sonu olan yani ben ölünce benim zamanım gelmiş oluyor ve dürmüş mu oluyor, aslında böyle olduğunu söylemek zor... zaman asla kimse için durmamalı zamanı durduracak olgu kıyamettir ve bu da sonun başlangıcı olabilir, peki insanlardaki kaza kader olgusu? Bu durumda zaman kişiye özel duran bir kavram değil sadece bu dünyada o kişi bu zamana değil başka dünya ya da sistemin zamanına tabi oluyor.

Çocukluğumuzdan bu zamana kadar her bir yaşımızda her günümüzü hatırlayabiliyor muyuz? Hayır mi... peki neden hayatımızın özetini yaparken, toplasak 30 günü bile zor hatırlıyoruz? Biz 30 gün mü yaşadık 7500 günlük hayatımda aklımda sadece 1 hafta hatırlıyorum. Ben o 7500 günde önemsiz olarak ne yaşadım da 7 Gün yerine 7500 gün hatırlamıyorum. Bu konuda soyle bir tez ortaya atabilorim, bu dünya zamanına göre yaşayıp, baska bir dünya ya da evrene göre zihnimiz olayları hatırlıyor. Rüyalarımız da en büyük örnektir aslında bu dünya zamanına göre 2 ya da 3 saniyede görüyorsunuz ve saatlerceyani gece boyu o olayı yaşamis olduğunuzu düşünüyorsunuz ve uyandıktan 5 dk sonra o 2 - 3 saniyelik rüyayı çoktan unutuyorsunuz, tıpkı 7500 günü 7 günle özetlemek gibi...

Demek ki ve özetle zaman yaradılışınızın en başından beri 1 tik tak sesiyle kendini tekrar eden bir olguydu, bundan dolayıdır ki zamanı ve dönemlerini inceleyen tarih tekerrür eder (yani kendini tekrarlar) bizim icin sonun gelmesi bu dünya zamanından başka bir evren ve saatine gecmemizden fazlası değil zaman durmuyor hep devam ediyor taa ki kendisine yazılan son gelene kadar ve 13,7 milyar yaşındaki zamanda bulunduğumuz süre boyunca zamanın içinde neresinde ye aldığımızı hiç bilemeyecek olsak da bu dünyada zamanın içinde zamanımız yittiginde ve zaman son bulduğunda başka dünyalarda zamanın olmadığı bir sonsuzluk olacaktır.

Yani zaman evrenimizle paralel bir olgudur ve küpün içinde akan bir küpün olması fikri zamanla uyumsuz mantıklı gelmeyebilir ama unutulmamalıdır ki insanoğlu 3. Boyutta ve ancak maksimum 3. Boyutu ve en iyi 2. Boyutu anlayabilir. Bu yüzden 4. Boyuta zihnimiz, akıl dünyamız ve yaratılış kodlamamiz izin vermiyor, bu boyutun varlığından emin olabilir ama tarifini x, y ve z ile yapabilmemiz mümkün değil.

Bilinmeyeni tarif etmek insanın sınırlı aklıyla gerçekten zordur.
tek sorun einstein´in bahsetmis oldugu dördüncü boyutu insan beyninin kafasinda tanimlayamamasidir.

einstein, bu durumu tanimlayabilmek icin su örnegi vermistir:
"eger iki kisi bulusacaklari zaman, sadece yeri söylemeleri yeterli olmuyor. bir randevu icin; ayni anda ve ayni zamanda bulusabilmek icin hem yere hem de zamana ihtiyac duyulur."

bu yüzden görelilik kuramıni dolayli yoldan günümüzde de kullaniriz.

görelilik kurami olmasaydi günümüzdeki hassas ölcümleri (örnegin; gps) gerceklestirmek mümkün olmazdi.

bir de canlilarin kendilerine göre hisettikleri zaman vardir ama sanirim asil konu bu degil.
eger konu bu ise; eski filozoflarin zaman hakkindaki düsünceleri hakkinda bilgi edinilmelidir. asagidaki filozoflar zaman hakkinda cesitli yorumlar yapmislar ve bu yorumlar üzerine tartismislardir.
(bkz: eflatun)
(bkz: Aristoteles)
(bkz: Augustinus)
(bkz: immanuel Kant)

zaman cok önemli bir kavramdir ama en önemlisi ise; entropidir.
(bkz: olmamış)

Güneşe dünyanın konumunu her zaman(ben zaman diyorum sen başka birşey diyebilirsin) ifade edebilecek bir eksen sistemi koymayı çok hızlı geçmişsin. Orda biraz durmak lazım. 4 olmasın derken 5e 6ya çıkarabilirsin boyut sayısını.
(bkz: ağlamak istiyorum sayın seyirciler)
Sanki güneş, galaksi, evren vs sabitmiş gibi teori üretmek.

(bkz: olmadı)

Zaman lazım.
dünyanın güneş etrafındaki hareketleri kullanılmıştır ama bu zaman değildir. bir tekrardan ibarettir. o yüzden zamanı değişik bi şekilde sen de kullanmışın diyenler bi daha okusun, yazılanları.
Zaman art arda gelen olaylari betimler ve bunu kesin olarak tersinir yönlere dogru gerceklestirir.

Bu durumda dünyanin günes etrafinda dönerken; bulundugu yer o an icin gecerlidir ve tekrarlandigi anda zaten zaman olayini gerceklestimis olur.
(bkz: frekans)

Termodinamik yardimiyla bu yönde entropinin artmasi tanimlanir.

Felsefede ise gecmisten gelen simdiki zamandan gelecege dogru yönü izler.

Görelilik kuramina göre zaman mekan ile birlikte dört dimenziyonlu uzayzaman halini alir. Burada zaman dimenziyonlardan biri olur.
Burada “simdiki zaman“ terimi dimenziyon icerisinde sadece bir noktadir. Bu nokta ne gecmiste ne de gelecekte tekrarlamaz.

Ayrica; zaman bir si birimidir. Dünya günesin etrafinda ayni sekilde dönmez. Bu yüzden günes saatleri yerini simdiki atom saatlerine biraktilar, buna ragmen 100 milyon yilda 1 saniye hata ile ölcüm yapmaktalar.

Kisaca; zamanin dördüncü boyut olmadiginin ispati degildir.

Ispatlar sadece hipotez ve düsüncelere dayali gerceklesmez, deneysel veriler ile olusturulur.
dünyada/evrende farklı boyutlar mevcuttur. bu ispatlanma yolunda quantum fiziği ile. sanırım sicim teorisi bununla ilgili. mesela islamiyet yüzyıllar önce bunu söyledi. mesela cinler farkli bir boyutta yaşıyor.
yeni yazanlardan bazıları tekrarlar yapıyor. yapsın da. çoğu önce zamanı var kabul ediyor sonra o varsayıma göre "e işte zaman var" minvalli yazılar yazıyor.
entropi konusu gene geçmiş. entropinin olması neden zamanın olmasını gerekli kılsın ki?
bi de atom saatlari falan denmiş. la atom saati zamanı içinde mi barındırıyor. sadece titreşim sayıyor. sen nasıl orda zaman var dersin. al bi sarkacı salla, ya da bi volanı sabit hızda döndür, devir sayısını say. volanda zaman mı var. o zavallı sadece dönüyor. tıpkı titreşen ataomlar gibi. ona zaman diyen sensin. garibimin zamanla işi yok o sadece dönüyor ya da atomsa titreşiyor.
işin inanç boyutuna gelirsek, bazı kutsal metinlerde evrenin varoluşu ile kıyamet arasında bir olgu tanımlanmış, malumunuz lakin orada anlatılan, bence bir başlangıç ve bitişin var olduğudur. o kadar. daha derine inilmemiştir.
şimdi bilimin kabul ettiği gibi yok ışık hızında gidersen zaman daha yavaş akar. yok karadelik yakınlarındaki muazzam çekim zamanı büker gibi şeyler yoktur.
neyini büküyon oğlum. zaten öyle bişey yok ki bükesin.
(bkz: ali fizik öğreniyor ve o daha ilkokulda)

bunu tartışmak bile istemezdim ama böyle saçma sapan bir savı görünce dayanamadım.

zaman kavramını baz aldığımızda bir yıl sonra güneş aynı konumdayken uçak aynı konumda olmayacaktır. yani uçağın yeri belirlenemedi. hadi şimdi s. git.
"entropi ile zaman ne alaka" diye soracak olursak; cevap olarak direk su söylenebilir
"entropi, zamanin kardesidir."

günlük yasamimizda cesitli olaylar gerceklesir.
Örnegin;
- sekerin cay icinde cözülmesi
- sicak su ile soguk suyun birbiri ile karismasi
- sicagin her zaman soguk olan bölgeye dogru gitmesi
- cisimlerin kirilmasi vs. vs.

Einstein´in teorisine göre bir oda icerisinde her yere ve her yöne dogru hareket edilebilinir ama zaman boyutunta sadece tek yöne dogru hareket edeilebilinmektedir. Bu yön zaman ekseninde sadece ileriye dogrudur, gecmise dogru degil.

Örnegin; masadan düsen bir porselen bardagin kirilmasi olayi gözlemlenebilir ama kirilmis bir bardagin tekrar eski halini aldigi gözlemlenmemistir. Bu da doganin bir kanunudur.
(bkz: termodinamiğin ikinci kanunu)

Termodinamigin ikinci kanunu makro alanda tek ve en önemli doga kanunudur ve zamanin tek yönünü tanimlar. entropi ile zamanin iliskisi de budur.

entropi zaman icinde düzensizligin arttigini gösterir. düzensizlik arttikca; entropi de artar.
yav diyorlar ki; bardak düşer kırılır ve bardak asla eski haline dönmez. o entropidir. e tamam ona bişey demedik.
bardak bi daha geri dönemiyor diye zamandır bu mu diyorsun. te allaam ya. olmaz arkadaş.zamanın entropi ile ne alakası var. biri olayların geri döndrülememesi ile ilgili kabul edilen zaman tanımı ise apayrı.
tekrar ediyorum. önce zaman yoktur, insanların hayatı kolaylaştırmak için yaptığı bir kabuldür. insanların yaptığı hayali bir kabule boyut denemez.

ayrıca buraya sadece okuduğu bilgileri aktaranlara da tavsiyem. başkalarından öğrendiğiniz bilgileri değil de kendi ürettiğiniz bilgileri taşıyın ya da kendi yorumlarınızla anlatın. yorumlarınızı ekleyin.
bilgi üretmek o kadar zor değil. beyninizi salın ve o konuya odaklanın. tıpkı aynştayn ın yaptığı gibi.
aynştayn o bilgileri sadece başkalarını okuyarak edinmedi. relativite ile ilgili yazdığı makale, sıfır atıflıdır.
hep anlık konum - stabilite üzerinden örnekleme yapılmış ama hareket, zaman olmadan izah edilemez.

hatta 4. boyut için hareket diyenler de vardır -ki bu da zaman anlamına geliyor dolaylı olarak.

evrendeki her şey durağan olsaydı belki dediğiniz gibi zamanı ihmal edebilirdik.

en azından şu an ihmal etmeye kalkan arkadaşlar daha az hatalı bir sav ortaya atmış olurlardı.
ne süper tartışmışız lan.
sözlük te herkeş aynştaynmış. tatlı ama.
ispattır.
Niye eksene takıldınız lan?

Yaratilişçıyım da hadi diyelim big bang oldu!

Big bang için
"nere" gerekir
"Ne" gerekir
Ve "ne zaman" gerekir!
Öncesi "yok" ise... Patladığında "zaman" da başlar!
Zaman başlangıçtan itibaren kacınılmaz olarak olarak big bang denen olayla bu denli ilintili ve kopmaz ise!
Bu da bir "boyut"tur! Yeni ortaya çıkan bir şeydir.

Bildiğin boyuttur işte aq.
güncel Önemli Başlıklar