biz insanız. gördüğümüzü tanımlarız ya da işimize geldiği gibi tanımlarız.
misal bi serbest düşme formülünde havanın direncini yok sayarız. neden? işimize öyle gelir de ondan.

gelelim zamana. bizim tanımımızda zaman hep ilerleyen, geriye gitmeyen ve doğrusal ilerleyen bir olgu.
peki nereden biliyorsun, öyle olduğunu, tabi ki bu da işimize geldiği için, öyle kabul ediyoruz.
sen sadece doğrusal zamanı algılayabiliyorsun ve geri gidemiyorsun diye zaman öyle midir, acaba.
kainatta doğrusal şeklli olan bişey yok ki o da öyle olsun. böyle hıyar gibi uzun bi gezegen var mı? hepsi küresel. evren bile en azından küpümsü bir şekle sahip.

küresel zamanı tanımlayacak olursak, küreyi, düşünün, kürenin bir tepe noktasından başladığınızda her yöne gidebilirsiniz tıpkı meridyen cizgileri gibi ve hatta kürenin icine doğru yönelip, daha kısa yoldan kürenin diğer tepe noktasına gidebilirsiniz.
zaman da böyledir. farklı yönlere farklı hızlarda akar ve o zamanlar farklı olayları içerir.
bu da zamanın farklı hızlarda aktığı tezinin gereğidir. yoksa senin ışık hızında hareket etmenle ilgili değildir. doğası böyledir, zamanın.

not: bu konuda sıfır atıflı makale yazıcam da kaveden fırsat bulup yazamıyorum. arkadaşlar ila okey oynayak diyolar.
küresel olmasını bi süre unutup halka ya da daire şeklinde olduğunu kabul edelim, düşündüklerimi daha kolay anlatabilmek için.

halka şekli ne demek? bir süre sonra başladığın yere tekrar gelmek demek yani tekrar.
bu tekrar meselesi tüm evrene hakim. zamana da.
mesela evrende var olan her şey tekrarlardan oluşuyor. insan vucüdundaki hücreler birbirinin tekrarı. napıyor hücre? kendi gelişmesini tamamladıktan sonra bir tekrar yapıyor ve başka bi hücre oluşturuyor.
bunlar görebildiğimiz tekrarlar bir de göremediğimiz büyük tekrarlar var ve de daha küçük tekrarlar. mesela milyarlarca galaksi. mesela sonsuz küçüklükte organizmalar.
mesela güneşin büyük döngüleri falan. hani 3000 senede falan tamamlananlar var.
dünyada bazı akıntılar 1000 senede bir aynı kıyılara ulaşıyor. kendini tekrar ediyor yani.

bütün bunların kaynağı belki bir madde çifti. o madde çifti çeşitli boylarda kendini tekrar ediyor.

e zaman neden etmesin. malum, sosyal olaylarda bile tekrarlar var. misal bi ara türkiye de 20 senede bir kriz olurdu. neee gene mi oldu? tamam işte. o nu dedim ben de.

bak mesela insanlığın binlerce yıllık birikimini asla bi kenara atmam. inanıp inamamak önemli değil. tespihlerde bile 33 tane de bir tekrar var. kendi hayatınıza bakın. her 33 senede büyük değişiklikler olmuştur ya da olacaktır.

tamam lan kafam şişti. memet abi çaaay.
kıç vasıtası ile element imalatı .

üstelik üşenmeden !

benim kıçıma göre böyle benim kıçım böyle düşünüyor öyleyse doğru budur kafası .
iyi de zaman kavramını da biz insanlar uydurduk ona bakılırsa, geçmiş de gelecek de bizim adlandırdığımız bir şey, tek gerçek var o da şimdi. Ne geçmişe gidebiliriz ne de geleceğe. O yüzden doğrusal demek daha mantıklı, küresel dersek hem geçmişe hem geleceğe gidebilmeliydik.

inşallah doğru anlamışımdır konuyu.
geçmişe elbette gidiliyor. tekrarlardan bahsettik ya.
bilimsel çalışmalar bile dünyanın belki de 100 lerce kez yeniden kurulduğundan bahsediyor.
düşün gün gelecek dünya buzla kaplanacak hiç bir canlı kalmayacak.
bu durum geçmişe dönmek demek değil midir?
güncel Önemli Başlıklar