bugün

gözlerine doya doya baktığım ana geri dönmek isterdim.
geleceğe gitmek en mantıklısı.
17. veya 18. yüzyıllara.
(bkz: viktorya dönemi)
sözlükte hayat olan döneme.
Taş devri falan güzel olurdu aslında ama bilemedim.
Lise 1 veya 7. sınıf.
Kesinlikle cem karaca'nın henüz ölmediği ve türkiye'de konser verdiği herhangi bir döneme gider, tüm şarkılarına bağıra bağıra eşlik ederdim.
2.dunya savaşı dönemi.
Sanırım en sevdiğim insanın yanına...
Lotonun 10 hafta devredip çıktigi haftaya giderdim.
telefonunun olmadığı, internetin
olmadığı, bunlara alışmadığımız dönemlere.
bayramlarda tebrik kartları attığımız,
akrabalarımızı, yakınlarımızı özlediğimiz,
özlemeyi özledik çünkü. televizyonun da
olmadığı, tamamen dünyaya kapalı olan
bir döneme gitmek isterdim.
yamak ahmet diye bir dizi vardı eskiden.
ben hep orada olmak istiyordum.
Dinozorlar çağı, insanların olmadığı. işte huzur diyebileceğim o zaman.
ademle havva'nın yanına giderdim.
Tabii ki çocukluk dönemim...

O mavi leğenle yıkanıp başımı sabunladığım, 1 hafta para biriktirip street fighter oynamaya gittigimiz, salçalı ekmek yiyip ufak kolasına mahalle maçı yaptığımız zamanlara giderdim çok özledim be kardeş.
80'ler.
mahalledeki herkesin birbirini tanıması hoş bir şey olmalı.
Valla dinazorlarin cagina sooyylee bi bakip cikmak isterim. Ama beni yemeceklerine söz verirlerse.
500 sene sonrası.
nedenlerim:
1) geçmişten herhangi bir dönem zaten biliniyor, yani şaşırma ihtimali yok. üstelik geriye gittikçe yokluk katlanarak artıyor. bakmayın siz öyle "medeniyetin olmadığı zamanlar en güzeli" diye hava atanlara: elindeki telefonun beş sene önceki modelini verseniz krize girecek olan beyzadeler dağda bağda elektriksiz yaşama hayali kuruyor. iki haftalık kamp değil, bildiğin elektriksiz yaşama koşulu. yani senin dedenin bile bilmediği koşullar, soğuktan ölmezsen sıkıntıdan ölürsün, feci yani.

2) hayal falan güzel de, geçmişe yolculuk hayal dahi olamayacak kadar imkansız. termodinamiğin ikinci yasası öyle diyor. superman'in özelliklerine sahip olmak bile daha gerçekçi. oysa geleceğe gitmek -bugün olmasa dahi- fizik kuralları dahilinde mümkün. hani uzay/zaman bükülmeleri olmadı, en azından kazara dondurulup gelecekte uyandırılma teknolojisi bulunsa hoop al sana bir çeşit zamanda yolculuk işte, iş görür.

3) geleceğe gitmek yaşama, anlaşılma ve değer görme ve bir ton başka imkanlar açısından daha iyi olma ihtimali taşıyor, en azından dünya tarihinin gidişatı böyle (türkiye hariç). bugün -ya da gelecekte- evreni altüst etsen yine de geriye gidemeyeceksin, söyledik fizik kanunu. oysa gelecekte sanal alem ve beyin birlikteliğindeki gelişmişlik düzeyi ile geçmiş ortamlar virtual olarak yaratılır, istediğin kadar deneylersin. istersen sanal olarak günümüze geri gelirsin, istersen dinozorlar dönemine bakar çıkarsın.

4) sadece ortamlarda bulunarak bile geçinir gidersin. öyle ya: "geçmişten gelen kişi"sin: yani senin tırnağındaki dna bile değerli. birgün bilim adamları inceler, ertesi gün televizyondasın (kalırsa tabi), başka bir gün tarihçiler, psikologlar ağzının içine bakar. tamam senin söyleyeceklerinin hepsi internet sayesinde o gelecek kesimlerin bilgisi dahilinde olacak, ancak "canlı gerçek" olmak başka. bu niye lazım? o günün toplumuna göre yetiştirilmediğin için bir iş tutman mümkün olmayacak, bari bu şekilde geçinir gidersin. şöyle düşün: bugün 500 sene öncesinden biri aramıza gelse emeği ve birikimi ile kime ne fayda verebilir, hangi ekonomiye, hangi bilime veya kültüre katkısı olur? hiç. ama el üstünde tutardık değil mi? hergün o elemanı şaşırtmak ve heyecanlandırmak için takla atardık, öyle mi? öyle...
1300-1600 arası italya.

(bkz: Rönesans)
1800- londra.

cok hosuma gidiyor filmlerde falan.
amerikan iç savaşı sonrası amerika.
Tam olarak 54 yılı. Neron'un roma imparatoru olduğu yıl.
3000 falan olabilir. Atamalar ne olmuş merak ederdim.
Milattan önce 1yy.
70 ler abd. Mad men dönemi. Ulan o dönemde kadınlar daha güzel ve asilmiş cidden.