bugün

bir necip fazıl kısakürek sözüdür...
kendini armut sanan kişi sözü.
(bkz: aferin doğru söylemiş)
guzel siir yazan, onun disindaki konularda bos konusan bir insanin anlamsiz sozu.
(bkz: hmmm)
gayet dolu bir söz. insanı olgunlaştıran zaman değil, kendisi, yaşadıkları, tecrübeleridir. senelerce bir iş yapmadan armut gibi bekleyen bir kimse olgunlaşamaz, kendini geliştiremez. burada vurgulanan budur. kendinizi geliştirin demektir bu, armut gibi oturmayın demektir. kimse kimseyi toplamaz çünkü.
eee armutun iyisini de ayılar yer. acaba üstad necip fazıl bunu da düşünmüş müdür bu sözü söylerken.
yaptıklarından ders almazsan tarih tekerrür etse bile aynı salaklığı yaparsın manasına gelen cümledir.
insanlardan ve hayattan ümidinizi kesmenize bile sebep olabilecek söz.*
bir yazar arkadaşın nickinin yan tarafında yazan hoş bir söz.
"insanlar yaşlanarak değil, yaşayarak öğrenir. zaman ancak armutları olgunlaştırır, insanları değil" sozunde vurgulanan husus.
necip fazılın tonajlı bir vecizesi. "peki nedir insanı olgunlaştıran şey?" diye sorulsaydı bence günahlar derdi fazıl.

çünkü çevresini dikkatle inceleyen her çocuğun anlayabileceği kadar basittir aslında doğru ve yanlış olan. Onlara bunun için mi dünyayı tozpembe görür derler bilinmez ama çocukken her şey gerçekten de güzel görünür. Ne var ki zamanla her şey katılaşmaya sevgi dedikleri şeyin soğuyup artık bulduğu en küçük kalıba girmesiyle çocukluktan gençliğe adım atılır. Hani yanan sobaya elini değdirip bir daha sobanın o kahverengimsi tonundan nefret ederkenki ahlaki sınırlar aşılmış bir sonrakini ihlal etmeye başlamıştır büyüdükçe. Günahlar ve günah sonrası vicdan azapları da insanı gerçeğe hazırlar. Bir nevi safını belirle artık içerlemeleridir o azaplar. Çoğumuz anlamayız bunu hatta ardı ardına aynı günahı işleriz nedensiz. Sobadan korkan çocuktan eser yoktur ya buradan günahlar insanı olgunlaştırır kanısı çıkarasım geldi birden.
başlığı okuyup hoşlandıktan sonra, zaman armutları olgunlaştırır, insanları ölgünleştirir diyerek sıyrıldığım entry.
(bkz: zeitgeist)
hayatın insana yüklediği misyonun zamanla ters düz edilemeyeceğinin ifadesidir. genç yaşta alınan kültürel ve modern eğitim insanın sonraki hayatında yıkılamayacak tabularını oluşturur.
Yaşlanarak değil , yaşayarak tecrübe kazanılır. Zaman insanları değil , armutları olgunlaştırır.

Peyami Safa'nın muhteşem sözü.
nedendir bilmiyorum ama bana " çok gezen mi bilir çok okuyan mı ? " sorusunu hatırlatır.
o halde ayıları hoş görmek gerek.
tam hali,

"Yaşlanarak değil , yaşayarak tecrübe kazanılır. Zaman insanları değil , armutları olgunlaştırır."

olan sözdür. insanın bakış açısını değiştirir çoğu zaman.

bazen de ilk duyduğunuzda bünyemde olduğu gibi etki bırakır insan üzerinde.

"evet !" dersiniz. "ben de hep böyle düşündüm ve bu gerçekten böyle! mükemmel bir tespit..."
çoğu filozof, yaşamı boyunca bu denli anlamlı bir cümleyi kuramadan son nefesini vermiştir sanırım.

" yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır. "

şeklindeki ilk bölümü ile vurup başlığı oluşturan ikinci bölümüyle öldürür. yaşlıların, gençlere yönelik;

" ben senin kısa pantolonlu halini bilirim "

şeklindeki çok bilmiş tavırlarına eşsiz değerde bir cevap niteliğindedir.

büyük üstat*, ruhun şad olsun, nurlar içerisinde yat.
insan yedisinde neyse, yetmişinde de odur önermesine benzer önerme.
Necip Fazıl değil Peyami safa'ya ait bir sözdür.
(bkz: zaman insanları değil armutları olgunlaştırır)
" çünkü insan yaşadıklarıyla olgunlaşır. " diye devam ettirdiğim söz.
yaşlanarak değil yaşayarak kemale erilir.
zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.
söz mehmet selahattin şimşek'e aittir. yazmış olduğu özdeyişler kendisi vefat ettikten sonra yakın bir arkadaşı tarafından özdeyişler isimli bir kitapta toplanmıştır.
"yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır ; zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır." olan bir Peyami Safa sözü.
aynen öyle. boşa geçen koca bir ömrü dolu dolu bir dakikaya tercih etmem. neymiş olgunlukmuş neymiş tecrübeymiş. hep uydurma ve üstünü kapatma.
maymunları da evirir çevirir.