bugün

Şiir değil şiir müsvettesidir. Dur ya bu cümle (bkz: çizmelerimi çıkarayım mı sedye kirlenmesin) halkta çok sempati uyandırdı. Ben burdan yola çıkıyım diye yazılmıştır, tabii yutan yutar yine. Halbuki kendisinin bildiği "Hunter" marka yağmur çizmeleridir.
çizmeler

“korkmuyor musunuz” diye sormuştum zonguldak’ta bir madenci ağbime.
“korkup da napacan” demişti, “korkuyla yaşanmaz ki.”
kocaman harflerle ‘önce güvenlik’ yazıyordu önünde konuştuğumuz duvarın üstünde.
önce düşük maliyet.
önce yüksek kâr.
önce maksimum kapasite.
önce karanlık.
önce sessizlik.
önce duman.
önce ölüm.
şimdi kriz masalarında kifayetsiz bir telaş.
hiçbir yaraya derman olmayan başsağlığı mesajlarımız, gözyaşlarımız.
“çizmelerimi çıkarayım mı” diyor mahşerin ortasında çok yüksek kapasiteli bir kalp sahibi,
“ambulans kirlenmesin.” bir de temizlik maliyeti eklenmesin masraflarınıza benden ötürü.

***
hadi şimdi gider pusulasına yazın kardeşlerimizin vasiyetlerini.
vergiden düşün babasız kalan çocukların acısını.
soğuk rakamlar üzerinden bir hayat kurun karanlık ve ıslak maden dehlizlerinde.
bu işin sorumlularını affetmeye hiçbir kulun gücü yetmez. bunu ancak yaradan yapabilir.
allah sizi affetsin.
çıkarın o pahalı çizmelerinizi.
dünya daha fazla kirlenmesin..

Şiiri yazmadan önce hanım kömür neydi ya, bir Google'a arattır hele demiş olabilir. Zira ultra lüks hayatların sahibi insanlar.
Egemen Bağış'ın ayet çakması gibi şiir çakmıştır. Belki de çakma şiirdir kimbilir... Samimiyetsizliğini bildiğim birinin hiçbir şeyinin samimi gelmemesindendir belki.

-hanım şiirim geldi, ergenlerin hoşuna gidecek bişeyler çiziktireyim bari, koş bana kalem getir.
-heyy bey kendine gel sen benim sahibim değilsin kalk kendin al!
+haydaa napmak lazım ki şimdi, şiir mi yazsam twit mi atsam. en etkili şiir olur.
-kahven nasıl olsun yılmaz?
+orta şeker hanım...

ben olsam bundan sonra başımıza gelecek felaketler için şiir stoklardım. duyarlılık göstermek zorunda mısın yılmaz, seni de biliyoruz. kapitalizmin nimetlerinden az faydalanmadın.
"Hanımmm kağıt-kalem getir, çocuğu al burdan benim acilen bir şiir yazmam lazım haberler kötü" diyerek lüks villasından yazdığı şiirimsi bile olmayan yazıdır. Bitin artık ya yediniz yiyeceğinizi doyun artık! Yemiyoruz artık sizin edebiyat parçalayıp, sosyalist ayağına yatıp lüks, elit hayatlar yaşamanızı. (bkz: ya bi siktirin gidin).
şiir olduğunu düşünmediğim metin. şiir olmamış, vasat bir düz yazı kıvamında.
samimiyetsiz bir laf cambazının şiiridir.
Çoğumuzun bu ahlaksız düzene karşı hissettiklerini vicdanlara dokunur bir formda ortaya koymuştur. gerçekleri her zaman vicdansızların suratına çarpmak için kaba cümleler kurmak gerekmiyor. Şairlerin tepkilerini şiirleriyle vermesi kadar normal birşey yokken bu şiiri eleştirenleri haklı görmüyorum.

Tamam bir gerçek de var ki sosyal medyada hazırdan yiyen kitleler yüzünden gerçek duyguları ayırt edemez olduk. Ancak bu basitleşmenin yanında yazarlara, şairlere haksızlık etmeyelim.
çok klişedir ancak bunun aynısını ben de yazarım!

ota boka şiir der olduk ülkede,
neden bilmem saçmalarız işte.
dandik birinin ağzından çıkan gürültüdür. sen kim şiir kim .

ona da neyzen'den gönderelim;

edebi bilgini hayrettin paşa,
üç asır önceden biliyor gibi.
ıkına sıkına yazdığın şiire,
barbaros kıçını siliyor gibi.

neyzen'in barbaros için şiir yazan yahya kemal'e göndermesidir. bir de yılmaz erdoğan'a gönderdik.
bugün (bkz: ahmet hakan coşkun) tarafından cevabı verilmiş olan şiirdir. ahmet hakan doğru diyor, sanki pusuya yatmış gibi her acıdan sonra çıkıp saçma sapan bir şiir yazıyor. ya da bir şeyler yazıyor ve adına şiir diyor. ve tüm şiir ahlakını yerle bir ediyor

toplumu etkilediğini filan mı zannediyor anlamıyorum. anlık olarak duygulanmış ve bir şeyler yazmış olabilirsin ama bunu tüm toplumun gözüne gözüne sokmanın anlamı nedir.

seninki gibi adamlar yüzünden yaşanılan tüm sıkıntılar acılar sadece yüzeysel olarak kalıyor ve sonra unutulup gidiyor. sorunun özü ise her zaman kalıyor. ve sonra bir daha bir daha..
yılmaz erdoğan'ın soma için kaleme aldığı harika şiirdir. buyrun.

“Korkmuyor musunuz” diye sormuştum Zonguldak’ta bir madenci ağbime.
“Korkup da napacan” demişti, “korkuyla yaşanmaz ki.”
Kocaman harflerle ‘önce güvenlik ’ yazıyordu önünde konuştuğumuz duvarın üstünde.
Önce düşük maliyet.
Önce yüksek kâr.
Önce maksimum kapasite.
Önce karanlık .
Önce sessizlik.
Önce duman.
Önce ölüm.

Şimdi kriz masalarında kifayetsiz bir telaş.
Hiçbir yaraya derman olmayan başsağlığı mesajlarımız, gözyaşlarımız.
“Çizmelerimi çıkarayım mı” diyor mahşerin ortasında çok yüksek kapasiteli bir kalp sahibi,
“Ambulans kirlenmesin.” Bir de temizlik maliyeti eklenmesin masraflarınıza benden ötürü.

***
Hadi şimdi gider pusulasına yazın kardeşlerimizin vasiyetlerini.
Vergiden düşün babasız kalan çocukların acısını.
Soğuk rakamlar üzerinden bir hayat kurun karanlık ve ıslak maden dehlizlerinde.
Bu işin sorumlularını affetmeye hiçbir kulun gücü yetmez. Bunu ancak Yaradan yapabilir.
Allah sizi affetsin.
Çıkarın o pahalı çizmelerinizi.
Dünya daha fazla kirlenmesin.
güncel Önemli Başlıklar