bugün

dünyadaki değişimi yeni yılda arayacaksak asla bitmeyecek hayal kırıklığıdır.

büyük ülkelerin sömürüsü bitmeyecek, savaş bitmeyecek, ezilme bitmeyecek, açlık son bulmayacak vs vs.

arz talep yaratma bitmeyecek.
Her yeni yıla, şampiyonluk şarkılarıyla başlayıp sonunda ligden düşmemeye oynamaktır.
yılbaşına daha çok var ama başlık dururken biraz karalamaktan zarar gelmez...

yılbaşı deyince herkesin aklına ilk gelen şeyler benim aklıma gelmez mesela. çam ağaçları, noel baba, kırmızı iç çamaşırları... muhtemelen ilk aklınıza gelen yılbaşı itemleri.

beni hüzün basar 1 ocak günü! sebebini bilmiyorum;

erkenden gece oluvermesi mi? Çünkü yeni bir yıl girmiştir ya, insana gündüzler de pat diye uzayıvereceklermiş gibi gelir... Oysa şubat başından önce hissedilmez o uzama... Üstelik de kar kış daha yeni başlamaktadır! Yeni yıl girdi diye bahar gelecek değildir.

yılbaşı gecesinden "kalık" yemeklerle idare etme zorunluluğu mu?

Kimse ne temizlik yapar o gün, ne de yemek...

Ve de üç gün boyunca yenir o kalık yemekler, dökülmez, günahtır. Üstelik masraf edilmiştir.

iki çatal çerkes tavuğu, üç tek biber dolması, dört dilim pastırma, çatalın yağı bulaşmış beyaz peynir, tabak dibinde barbunya fasulyası, zeytinyağı ve limon suyunda yatmaktan pörsümüş yeşil salata, çok lazımmış gibi de fındık fıstık artığı... Araya boş kabuklar da karışmış... 1 Ocak yemekleri.

Ya da "akşamdan kalmalık" duygusu mu? Bu kez yemekler değil, senin mide...

Kazan gibi kafa, battaniyeye ve koltuğa bakan gözler, kulaklarda uğultu... Gizliden gizliye bir pişmanlık duygusu...

Talcid ve Kompensan çok tüketilir bugün. Mideler ekşidir.

Eczaneler de kapalıdır, önceden alacaksın tedbirini.

Gazete de okunmaz o kafayla. Şöyle üstünkörü bir bakılır, geçilir. Üstelik maç falan da yoktur, en pis dönemdir futbol hastaları için.

Tövbe, milli piyangoda kazanan numaralara öyle bir bakılır ki!..

"Tüh, gene tutturamadık" duygusunu kimbilir kaç yüzüncü kere yeniden yaşamak üzere.

Fakat bir "arınma" duygusu da yaşanır, hele aşırı duyarlı zihinlerde: Sanki aralık ayı eskimiş, kirlenmiş bir aydı, ocak ayı el değmemiş, yepyeni, tertemiz gibi gelir benim gibi manyaklara...

Ama gene de güzeldir be, erkenden inen akşam, havada kar kokusu, ezan sesi. Radyoda arayıp bir fasıl bulmalı, "hüzzam" falan. Çay demlemeli.

uzaktan uzağa bozacı da çıkar geceye doğru... Ekşi booozaaa... Ne hikmetse hiç alınıp içilmez o boza, satıcısının sesi hep uzaktan duyulur...

nasıl ama 1 ocak 2019 gününe sizi bir an için de olsa götürdüm, getirdim... hatta bazılarınıza kış ayının verdiği ufak bir üşümeyle birlikte ürperti bile çökmüş olabi... üşümenin sebebi bu entry yerine sonbaharda klima kullanmanız olabilir. kapatın şunu!