bugün

Harry Potter ve yine maalof un doğu nun limanları kitaplarından sonra bana en çok zevk veren kitaptır. *
"bir kanıt tartışılabilir, bir kör inanç tartışılmaz."
--spoiler--
düşünüyorum da, insanın uyandığında arzunun kerpetenlerini hissetmesi, pişmanlığınkileri hissetmesinden daha iyi.
--spoiler--
--spoiler--
Ama geriye bakmanın ne yararı var; şimdi burada, Konstantinapolis'in kapılarındayım, yaşıyorum ve Marta uzakta değil.Aşk arzuyla olduğu kadar sabırla da beslenir; Afyonkarahisar'da Marta'dan aldığım ders bu değil mi?
--spoiler--
sıkmayan, merak içinde hızla okunan, gizemli bir kitabın peşinden gidilen bir yolculuk hikâyesidir, oğlancıların zamanında bizim coğrafyada geçer. yazarı emin maluf'dur. öyle amin malouf filan değil, nasıl ki elif shafak değil elif şafak'tır gibi.
maloof'un en güzel romanı. esrarengiz bir kitabın peşinde geçen zaman ve silikleşen yazılar.
bahsi geçen dönemdeki istanbul ve izmirde osmanlının rüşvet ve çıkarcı memurlarının günümüzü anımsattığı akıcı roman.
okurken yazık dedim, bir yanımız hep osmanlı kalmış a.s.
ne zamandır böyle güzel bir kitap okumamıştım. hala devam ediyorum bitirince mutlaka editlerim. * *

edit: kitap gerçekten güzeldi sadece sonu pek tatmin edici gelmedi öyle mutlu son arayan bir insan değilim sadece mantıklı bir son aramistim ama pek bulamadım gibi. önerirmiyim? evet kesinlikle bir şeyler illa ki katacaktır.
Emin Maluf'un ( (bkz: amin maalouf)) sona bıraktığım eserlerinden biridir.

Çok güzel bir fikirden muazzam bir kurgu koymuş yine adam. Lübnan asıllı olması zaten doğuya olan hakimiyetinin büyük kaynağı. Ayrıca bilgilerini kurguya öyle bi yediriyor ki kitapları bitince, "kurgu değildir ya, çok mantıklı." falan diyorsunuz ya da gerçek olmasını diliyorsunuz.

Şimdi genelde "yüzüncü ad" ya da "semerkant"çılar olarak bir ayrım var gibi hissediyorum. Iki eser arasında en iyisi hangisidir diye gidip geliyor maluf'un sevenleri.

Genelde de yazarı yüzüncü ad'la okuyumaya ve sevmeye başlıyorlar ki bence cidden iyi seçim.

Ama ben maluf'u "tanios kayası"yla tanımış ve çok sevmiştim. Bu adamın en az ünlü kitabı buysa digerleri nasıldır kim bilir diye mutlu olmuştum baya.

Semerkant, Yüzüncü ad'tan önce okumuştum ve şu hayatta en sevdiğim kitaplar arasında ilk 5'e şak diye oturmuş bir kitaptır.

Yüzüncü ad ise yine efsane ancak ben yine de bir "semerkant" vuruculuğunu yakalayamadım.
Özellikle de kitabın başları çok iyi başlayıp temposu git gide düşüyor gibi geldi ve sonunlarına doğru hep o düşen nabzın yükselmesini bekledim. Pek olmadı.

Tabi tüm bu söylediklerim diğer kitapla karşılaştırılmasıyla alakalı yoksa cidden cok yaratıcı bir eser.

Yüzüncü ad'ı okuyanlar okumadıysa mutlaka semerkant'ı okusun derim.
yeni okumaya başladığım amin maalouf şaheseri.

şaheser diyorum çünkü bu yazarın kötü bir kitabını görmedim bugüne kadar.