bugün

Çocukluğundan beri ailesi tarafından şifre çözmeye alıştırlmış, yazılarına perspektif katmak için yarasa pozisyonuna bürünen yazardan bahsediyorum. Girdiği pozisyondan ötürü beynine fazla kan gitmiş anlaşılan ki, son kitabında Türkleri barbar ve iğrenç yaratıklar olarak tanıtmış, yunanlılara ise övgüler düzmüş.

Yaratıcılığını tuhaf hareketlerle artırmak isteyen yazar bence başka bir pozisyon bulmalı, çünkü romanları hep aynı sahnelerle birbirine benzeyen tekrarlardan ibaret. Çözdüm dediği şifreler de ismi gibi dandirikimsi şifreler. Bu kadar aşağıladığı ülkeye yüzsüzlük edip gelmesi ve sırıtarak poz vermesi ise ayrı bir gaf. Sembollere kafa yorduğu kadar insanları tanımaya uğraşmasını öneriyor, bir babayiğitin çıkıp onu heryerinden öpmesini diliyorum.