bugün

ulu sözlükte reklamı olan ve 12 Mart ta vizyona girecek olan film.
O günlerde yaşamadın.

Belki o topraklara hiç ayak basmadın.

Ama bu filmde sen de varsın!
Yüreğine Sor, yönetmenliğini Yusuf Kurçenli'nin yaptığı, Karadeniz'in tam kalbinden yiğit bir aşk filmi. 19. yüzyılda Osmanlı'nın son dönemleri... Ve engeli kendi kadar büyük bir aşkla birbirine bağlı Esma ile Mustafa...
Başrolleri güzel yıldız Tuba Büyüküstün ile televizyonun genç yeteneklerinden Kenan Ece ve Hakan Eratik paylaşıyor. Filmin oyunculardan rol çalan konuğu ise Karadeniz! Dahası var… Büyüleyici doğanın içinde usta oyunculara eşlik eden türküler, horonlar, ağıtlar, 19. yüzyıldan kalma olağanüstü evler filmin kahramanları arasında.
Yüreğine Sor, aşka bakışını değiştirecek bir aşk filmi...

12 Mart'ta sinemalarda...
imkânsız ama gerçek aşklarla tanışmak,
ilk türk kadın dublörün kullanıldığı film. baya bir abartıldı televizyonda, yok böyle yanacak yok böyle oluyor diye. bekledim ve tam bir hayal kırıklığı. paçalar tutuşturuldu, sırtında azıcık bir alev. bu mudur dublörlük diye sorulası bir görüntüydü. adamlar ve kadınlar komple yanıyor, atlıyor zıplıyor. bizde ise kibrit gibi yanan birisi koşuyor. tabii buna koşma denirse. ayrıca oradaki görevlilere ne demeli, vatandaş yere yattı söndürsünler diye ama oda ne 3 tane tüp çalışmıyor. gözlerime inanamadım, adam zorluyor tüpü neredeyse kıracak zannettim. sonuç olarak yine filmlerde ne kadar başarısız olduğumuzu, çalışanlarımızın ne kadar eğitimsiz olduklarını gördüm. saygılarımla.
--spoiler--
gidildiğinde ne pişman olunur ne de mutlu olunur, orta şeker bir film. tuba büyüküstün'ün kendini yaktığı sahne olmamış olamamış, efektleri geçtim duygusal açıdan da olmamış. kızcağız yanarken oğlan izliyor be hey dürzü git sende onunla yan diye bağırasım geldi.
--spoiler--
tuba büyüküstün,kenan ece ve hakan eratik,ayla algan,civan canova,tomris oğuzalp * * gibi isimlerin başrollerini paylaştığı bir yusuf kurçenli filmidir. vizyona girdiğinde çok fazla salonda gösterilmediğinden olsa gerek izleyici sayısı da çok fazla olmamıştır. çok güzel değil ama güzel bir film, oyunculuklar ve görsellik için bile izlenebilir. sanki yerli bir romeo-jülyet havası mevcut filmde. temelde din farklılığı ve aşk ikileminde kalanların seçimlerinin sonuçlarına katlanmaları konu edinilmiş. fakat sonunu daha iyi bağlayabilirlerdi sanki.
--spoiler--
esas oğlanın annesi kendini yaktı, o kurtarıldı iki saniye sonra esas kız kendini yaktı ama herkes yansın diye baktı, o da yandı ve köprüden atladı, ardında bir beyaz duman bıraktı. filmdeki efsaneye göre ise esas oğlan o beyaz dumanı görünce ve içine girince aşıklar kavuşacak olurmuş.
--spoiler--
beni çok etkileyen bir sinema filmi. tuba büyüküstün oynuyor. yusuf kurçenli yönetmenliğini üstlenmiş. özellikle karadenizin eşsiz güzelliği ve ruhunuzu okşayan türküleri filmi sevdiriyor. hikayesi oldukça sağlam. izlediğim en güzel aşk filmlerinden biri diyebilirim. izlemeyenler mutlaka izlesinler.
hikayesinin çok güzel olmasına rağmen çok iyi işlenmediği film..hele iğrenç final sahnesi ile tüm sempatizisini yitirmiştir. tek güzel şey müzikleri idi.
yarım basma çamura bulurlar izimizi
karışalım dumana yitti sansınlar bizi
çare aradım baktım dört kitaba yazana
ateşde serin gelir sevdalıktan yanana.

(bi dur da) hikayesinin on numara olduğunu düşündüğüm filmdir. gerçek olduğunuda düşünmekteyim da.
olmamış filmdir.

yani karadeniz gibi bir coğrafyada film çekiyorsanız doğallığı kullanmaznız gerekir, hele hele film bir de 19. yüzyılda geçiyorsa hiçbir yapaylık olmamalı filminizde. ama o kadar çok gereksiz bilgisayar hilesi kullanılmış ki, daha ilk sahne hileyle başlıyor son sahne hileyle sona eriyor. yani bilgisayar marfiteyile ateşböcekleri, bulutlar,alevler ve bıçak dansında yıldırımlar yapmak hiç olmamış.

tuba büyüküstün'den inatla oyuncu yaratılmaya çalışılıyor ama olmuyor, güzellik iyi oyunculuğa yetmiyor. esma rolünü daha iyi yapacak hatta filmi sürükleyecek kadar iyi yapacak başka isimler de var türkiye'de.

son olarak hristiyan-müslüman ikilemine ufak bir değinme olmuş bu film. evet senaryoya bakılırsa ve filmi yaratanların dünya görüşlerine göre müslümanlık ve hristiyanlık kavga etmemeli bir orta yol bulmalıdırlar. ama birisi ötekinin peygamberini sapık-deccal hatta şeytan olarak görüyor diğeri ise hazreti isa'nın allah'ın oğlu olmadığını böyle düşünmenin küfür olduğunu ileri sürüyor. bu kadar derin bir çelişki varken orta yol nasıl bulunur dalga mı geçiyorsunuz?

yani kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor hikayesi. müslümanlığın ve hristiyanlığın orta yolu filan olmaz arkadaş, ama insanlar birbirlerine saygı duyabilirler, hoşgörebilirler. hristiyan hristiyandır müslüman müslüman. herkes kendi yoluna gitssin, orta yol filan bulmaya kalkmasın. film hoşgörü kısmına yoğunlaşmak yerine orta yoldan filan bahsediyor, yanlış.
sis ve duman efekti dışında bir nahoşluğunu görmediğim filmdir.
sonu başından belli olan film.
konu ve görsel açıdan güzel aslında... acıyı ve aşkı hissediyor insan ama eksik ve yapay kalan bir şeyler var... işte bura tüm estetiği bozdu diyebiliyorsunuz ara ara... özellikle finalde, yanma sahnesinde...
tuba büyüküstün'ün oyunculuğu dışında gayet başarılı bir filmdir. bıçak horonu'nun çekildiği sahne etkileyicidir.
bir karadenizli olarak beğendiğim film. yalnız final sahnesi aşırı derece tırt olmuş. arkadaş bir insan kendini yakarken hiç acı çekmez mi ya? ama bu kız acı macı çekmiyor ve kendini yakarak huşu içinde ölüyor. kısacası final sahnesi skandaldı. onun haricinde film güzeldi denilebilir.
gayet hoş ve güzel bir filmdir. doğa görüntüleri ve hikayesiyle sürükleyicidir.
çoğu kimsenin bilmediği, kaynayıp gitmiş, güzel müzikleri olan film.
film genel itibariyle modern sinemacılık anlayışıyla pek uyuşmayan bir görüntü çiziyor. yalın yeşilçam tarzında tek bir mesaja odaklanmış, ona göre kaleme alınmış ve canlandırılmış zannımca. tüketilebilecek kadar iyi fakat hiç bir şekilde referans alınamayacak kadar kötü bir film. filimde karadeniz insanının doğasının iyi verildiğini, o sarp inatçı insan karakteri güzel oturtulmuş. fakat oyuncuların konuşmaları kulakları tırmalayacak kadar kötü, çoğu oyuncu karadeniz şivesini hiç oturtamamış, kelime sonlarını saçma sapan şekilde telaffuz ediyorlar falan. ayrıca bir kaç yerde bilgisayar efekti kullanmaya çalışmışlar fakat efektler 2009 yapımı bir filim olmasına karşı sanki 1970 lerde kullanılan efektler. duman sahnesi, yangın sahnesi bunların en bariz örnekleri. filmin en güzel yanlarından birisi ise filmin müzikleri. cidden iyi iş çıkarmış müzikleri ayarlayan ekip. dolayısıyla hiç işim yok boş boş duruyorum diyorsanız alın izleyin arkadaş.

6/10 civarında bir filim bence.
görüntüler ve efektler yönüyle zayıf olmakla birlikte hikayesi, müzikleri, bazı oyunculukları ve orijinal konusu itibariyle izlenebilir bir film. lakin bu tür hassas konuları işleyen filmler yapacakların ödevini daha dikkatli yapması gerektiğini de hatırlatıyor insana; filmin güzel bir şeyler çıkabilecek bir yapıtla bir müsamere havası arasında gidip geldiğini görüyor ve yer yer hayıflanıyorsunuz. bu arada oyunculardan birisi de şimdilerde muhteşem yüzyıl 'da mahidevran sultan'ın kalfası rolünde olan kız (bkz: nihan büyükağaç); ama bu filmde henüz daha zayıf ve daha zarif.
http://www.youtube.com/watch?v=Eh3oFfmRYSY
güncel Önemli Başlıklar