bugün

içimden bile gelmezdi herhalde başım fena uyuşuk ve çatlıyor sürekli düşünmekten.
kız olsa da s*ksem modundayım.
Dürüst olmak gerekirse askerliği ertelemek amacıyla kayıt yapmayı düşündüğüm, bi yandan da yapmışken kendime faydam olsun bişeyler öğreneyim dediğim olay.

Bu profil Yüksek Lisans yapmış kişilerin tavsiyelerine açıktır.
yapana yüksek diyorlar

mesela yüksek mühendis, yüksek mimar..
Birkaç gün önce bitirmiş olduğum lisansüstü program. Lisans eğitimini daha önce dokuz eylül üniversitesi' nde mühendislik mezunu olarak tamamlamıştım. insan hayatta bazı şeyleri bizzat kendisi tecrübe edince aradaki farkı çok daha iyi anlayabiliyor, üniversite son sınıftayken ve mezun olduktan sonra lise mezunuykenki halimi düşününce arada dağlar kadar fark olduğunu anlamıştım ve lisans eğitiminin önemini ve ağırlığını daha iyi kavramış ve hissetmiştim o zamanlar. karakter anlamında 17-18 yaşlarındayken de genel olarak kendi halinde, yalnız, sessiz biriydim fakat o zamanlar beynim ve ruhum şimdikinin en fazla üçte biri kadar doluydu ancak. bilgi, farkındalık, bakış açısı ve düşünce bakımından hayat hakkında bildiğim çoğu şeyi kitaplardan, araştırdığım, okuduğum yazılı şeylerden öğrendim; üniversite bittikten sonra da hem bilgi düzeyi, hem karakter, hem de yaşamsal farkındalık ve bakış açısı olarak on yedi-on sekiz yaşımdaki halimle arada fersah fersah fark olduğunu idrak etmiştim. Çünkü gerçekten de ilk gençlik dönemlerindeki o bilgisizlikten, sorgulama, kitap okuma ve öğrenme eksikliğinden kaynaklanan o fazla öz güvenli, benmerkezci, düşüncesizce hareket eden, insanlarla mesafeli olmayan, ciddiyetsiz, empati kurmayan, bilinçsiz, donanımsız ve zayıf kişilik üniversite yaşamı ile beraber yerini az çok kendini bilen, ağırbaşlı, tavırları usturuplu, saygıya görgüye önem veren, kuşkucu, araştırmacı, bilimin değerini anlayan aklıselim bir karaktere bırakıyor zamanla. çünkü kendinizin, davranışlarınızın ve hayatın farkında oluyorsunuz eğitim sayesinde tabii bu daha çok kişinin kendi çabasıyla olabilecek bir şey; yani bilgilerle harmanlanan kişisel, ruhsal eğitimden bahsediyorum aslında daha çok, yoksa üniversiteye giden herkes için geçerli olabildiğini düşünmüyorum bu kazanımların hatta üniversitedeyken gördüklerimin önemli bir kısmının hayat anlayışı, tarzı, yaptıkları bana ucuz ve itici geliyordu, hem kafa hem de kişilik olarak epey geride olduklarını hissedebiliyordum, o yüzden üniversite yaşamımda bile ciddiye alabileceğim türden çok kaliteli ve orjinal birine rastlayıp gerçek bir arkadaşlık kurabilme şansı bulabildiğimi söyleyemem. Evet üniversitede gözlemlediğim insanların da gerçekten olumsuz bulduğum, tasvip etmediğim ve fikirlerimde istiskale neden olan yönleri fazlaca vardı ama askerlik sürecinde yaşadığım ortamdan çok daha düzgün, kaliteli ve üst düzey bir yer olduğunu belirtmem gerek.
Çünkü gerçekten de hayatım boyunca gördüğüm en sahte, en görgüsüz, en yozlaşmış, en akıldan yoksun, en itici, en saygısız ve en rezalet ortam askerlikte karşılaştığım insanlardı diyebilirim, ülkenin dört bir yanından gelen kişileri görüyorsun orada ve kişiliklerindeki beyinlerindeki bazı noksanlıklar insanlardan seni ciddi mahiyette soğutuyor sahiden de, içlerinde düzgün karakterli aklı başında olanlar da vardı fakat oldukça düşük bir orandı bu. aslında o dönemde üniversite ortamının askeriyeden çok daha bilgili, çok daha usturuplu akıl, fikir, inayet sahibi, saygılı ve düzgün karakterli insanlardan oluştuğunu fark etmiştim ve gerçekten önemini anlamıştım ahlaki ve aile içi eğitimin.
Askerdeki ortamın, orada yaşananların da güzel yönleri, iyi hatıraları vardı ama dediğim gibi genel olarak benim gözlemlerim bu yönde olmuştu.

Her neyse, kısaca anlatmak istediğim şey akademik eğitim hayatı size çok şey katıyor bunların en başında da lisans geliyor bence, şayet üniversite öğrenimini kötüleyen hafife alan birine denk gelirseniz o tür insanların küçümsemelerine ve ukalaca yorumlarına aldırış etmeyin, çünkü bilgi, akıl fikir, insaniyet, hayat görüşü ve kişilik yönünden ne denli zayıf ve vasat durumda olduğunun farkında olmayan kişiler eğitim-öğrenim hayatını gereksiz görüp dalga geçme, aşağılama, küçümseme veya hafife alma cüreti ve temayülü gösterebilirler; bu onların çocukça ve gülünç bir öz güvenle hayatı çözdüklerini her şeyi bildiklerini zannetmelerindeki acizlikten kaynaklanır. çünkü insan gerçekten de dışarıdan kendisini izlemedikçe, yaptıklarını ve hareketlerini düşünmedikçe, fikirlerini tavırlarını ölçüp tartmadıkça ve öz eleştiri yapmadıkça günlük yaşamdaki davranışlarının, sözlerinin ne kadar iğretilik, kibir ve vasatlık içerdiğinin ve kendisini başkalarının gözünde ne denli küçük, aciz duruma düşürebildiğinin de farkında olamayacaktır. emin olun üniversitelere küçümser gözle bakan ya da kötüleyen, üniversite okumanın boş bir iş veya zaman kaybı olduğunu düşünen insan hayata dair neredeyse hiçbir şey bilmiyordur, beyni daima sabit işler ve birçok şeyden haberi olmadığı için de mevcut konumunun her şey için kâfi geldiğini zannediyor ve bundan rahatsızlık duymuyordur.

"Kuyunun dibinde yaşayanlar, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar görürler."

daha önce okuduğum ve çok beğendiğim Konfüçyüs' ün bu tarihi tespiti sahiden de birçok şeyi açıklamaya yetiyor, bu konuyla da doğrudan ilintili olduğu için de aklıma gelmişken bu değerli sözü paylaşmak istedim.
Kısacası demek istediğim, zerre kadar aklı olan herkes kitapların, eğitimin, bilimin ve bilinçliliğin ne kadar önemli olduğunu bilir ve bunun değerinin farkındadır, burada bahsettiğim şey sadece okul hayatı veya ders kitaplarından ibaret değil yanlış anlaşılmasın, çünkü bence insanda kişiliğin ve kayda değer fikirlerin oluşmasına büyük oranda edebi eserler yani okuma kitapları etki ediyor. Eğer okuldaki derslerle alakalı şeyler haricinde edebiyat, tarih, felsefe vb. farklı farklı türlerdeki eserleri de anlayarak irdeleyerek okursanız bunlar size çok önemli katkılar sağlayacak, bilginizi, bakış açınızı, görgünüzü, fikirlerinizi önemli ölçüde artıracak ve karakterinizde olumlu yönde büyük değişimlere yol açacaktır. Bu değişimler günlük hayatta konuşma ve tavırlarınıza da yansıyacaktır emin olun bu da sizi yaşamınız boyunca yanlışlardan kötülüklerden koruyacağı gibi saçma gaflar yapmanıza, kendinizi rezil etmenize, alçaltıcı ve terbiyeden yoksun davranışlar sergilemenize ve küçük durumlara düşmenize mani olacaktır, yani faydalı şeyler okumak hayatınıza her anlamda katkı sağlayacak sizi buna temin edebilirim.
Aslında konuyu daha da açmak gerektiğini düşünüyorum çünkü üniversite yaşamının kazandırabileceği şeyler daha çok sizin yaptıklarınıza ve hayat anlayışınıza bağlı olarak gelişecek bir meseledir; eğer bazı insanlar gibi daldan dala konan, tutarsız, günü gününü tutmayan, eğlence düşkünü, hercai, güvenilmez karakterde biriyseniz şayet ve faydasız, zararlı, alçaltıcı şeylerle vaktinizi harcayarak, sürekli birileriyle muhabbet ederek, gezip tozarak, yanlış tercihlerde bulunarak geçirirseniz üniversite yaşamını o zaman üniversitede aldığınız eğitimler, dersler, girdiğiniz sınavlar, hazırladığınız ödev ve projeler, seminerler vb. faaliyetler size belli bir bilimsel bilgi ve disiplin haricinde kişilik olarak pek bir şey katmayacaktır. Yani Gene aşağı ruhlu ve aciz karakterli biri olmaya devam edersiniz eğer üniversitede kendi kişisel ve insani gelişiminize önem vermez veya edindiğiniz bilgilere yakışır biçimde davranmazsanız.

her neyse kendimden yola çıkarak diyebilirim ki liseyi bitirmiş halinizle üniversiteyi bitirmiş haliniz arasında fersah fersah fark var bilgi, ruh ve kişilik olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim. belki onun kadar olmasa da lisans bitirmekle yüksek lisans bitirmek arasında da gerçekten önemli bir mertebe var buna da emin olabilirsiniz eğer öyle olduğunu görmesem bunlara hiç değinmezdim, bizzat kendimde tatbik ettiğim ve farkı anladığım için söylüyorum çünkü yüksek lisans sürecinde de oldukça önemli bilgiler ve birikim kazandım, tecrübe ettiğim ve bana kattığı birçok şey oldu. iyi ki başlamışım ve bitirmişim diyorum. Yüksek lisans programı, aldığınız dersler ve eğitim sayesinde size hayatla ilgili gerçekten yararlı, kapsamlı ve önemli bilgiler kazandırabilecek bir süreç, kesinlikle önceki bilgilerinizden çok daha ileri bir düzeyde olduğunuzu fark edeceksiniz eğer konuları sahiden anlamaya özen göstererek, düşünerek çalışmış ve hakkını vererek tamamlamışsanız o süreci. Eğer yüksek lisans yapmak isteyen ama bir taraftan kararsız olup tereddütleri bulunanlar ve fikir almak isteyenler olursa diye bu şekilde kendimden yola çıkarak gözlem ve tespitlerimi bu başlıkta aktarmak istedim. Biraz uzun oldu ama vakit ayırıp okuduysanız eğer teşekkürler...
Hiçbir boka yaramayan şey. Zamanınıza yazık arkadaşlar. Eğer akademi için torpiliniz yoksa doktora da yapsanız boş. Hiçbir faydası yok. Zaman öldürdüğünüzle kalırsınız.
görsel

Şu moda girdim resmen. Ama sağolsun hocam çok ilgilendi. Buradan yüksek lisans yapacak arkadaşlara naçizane tavsiyem tez hocanızı iyi seçin vezir de eder rezil de.
Çok da uzatılmaması gerekendir.bu sıcakta gelinecek son yer okuldur arkadaşlar. siz siz olun bu züppe gibi okul uzatmayın, atılmayacak olsam şimdi de uğraşmazdım. bu cehennem sıcağında dışarı çıkmak beni mahvediyor, şimdi kendime güzel soğuk bir içecek yapıp üzümün altında bir şeyler okumak vardı...
hem ekmek davası çalışıp hem lisans yapmak yorucudur. kafayı kırdırır.
özellikle mühendislik açısında proje desteği almıyorsanız zaten hiç başlamayın. çok gereksiz.
iş olsun diye yaparsanız hayatı zindan edebilecek bir akademik aktivite. on gün içerisinde yazdığım makaleler ve projelerin toplamı yüz sayfayı geçti. makale deyince aklınıza kopyala-yapıştır, yardır-geç modeli lise dönem ödevleri gelmesin, aklınızı alırlar. özetle bu aktiviteye sakın ha sakın "hangi programla açıkmış bakam bi hele." mantığıyla başvurmaya kalkmayın. başvurma işlemi bedensel boyutlarda somutlaşır sonra.

not: bölümüme aşığım. ama yazı yazmaktan feleği şaşan parmaklarımla uykusuzluktan kayan gözlerim benimle aynı şeyleri hissetmiyor, emin olabilirsiniz. parmaklarda hissizlik yok çok şükür, o da doktoraya artık.
75-80 geçme notu mu olur..
başta kopya çekmeyeyim dedim, hak geçer dedim ama.. pişmanım.

''bu zor bir hayat olacak,
belki kısa bir hayat olacak,
aileleriniz sizi bizimle paylaşacak,
kalan kırıntılara sevinecekler,
nice yıldönümü ve düğün kaçıracaksınız,
yine de her saniyesine değecek,
bu aşk öyle bir aşk ki,
sizi tüketse de,
öldürse de,
bırakmayacaksınız..''
zamanında ilkokul mezunu olmak yetiyormuş.
uzunca bir dönem lise mezunu olmak yetti.
şimdi bırak üniversite mezunu olmayı yüksek lisans bile yetmiyor.

hayat ne tuhaf di mi lan... kuşlar böcükler kara fatmalar falan.
Ne karalanmış be.

ALES 80, hadi en kötü 75 aşağısında kapatan hangi bölüm var? -mülakat dopingi alanlar hariç.

Ha ilk denememde almış olmam kolay olduğu anlamına gelmez. Koca koca adamlar aylarca çalışıp ancak 70 alabiliyor.
60 alan hatta değerlendirmeye dahi alınmayan sayısız insan var.

Yersiz karalamanın anlamı yok.

Ayrıca para veren tezsiz yapıyor.
Fark var. Puansız.
ismi çok havalı olan eğitim kademesidir.

Ama ismine kanıp, yüksekten uçmamak gerekir.

Doktora ile tamamlanmadığı takdirde pek bir anlamı yoktur.
ayaklar altına düşmüş, hereksin yapabildiği ve mezun olduktan sonra sadece teorikte kalmış olan eğitimdir. bu saatten sonra herhangi bir işlevi ve özelliği olmayan durumdur.
25 olmadan başladığım, çok şükür.
Ay ne abarttınız arkadaşlar yok uykusuz geceler, yok tez savunmam, yok yayınlanacak aman makalem, yok hakemli dergi... Bunlar çok da şey değil yani fazla gözünüzde büyütüyorsunuz ve çok konuşuyorsunuz başım tuttu susun.
tezli yüksek lisans yapanlara en önemli tavsiyem "danışmanınızı" iyi seçin. yoksa ya teziniz bitmez ya da teziniz biter ama ömrünüzden ömür götürür.

Ders döneminde bilimsel araştırma yöntemleri dersine ağırlık verin. buradan alacağınız bilgi tez yazım sürecinde çok işinize yarayacaktır. bazı hocalar var ki bilgiyi paylaşmaktan korkuyor belkide kıskandığı için paylaşmıyordur. hocanız anlatmasa bile siz kitabı okumayı ihmal etmeyin.

tez aşamasına gelmiş öğrenci googlescholar, yoktez, proquest gibi siteleri bilmeden, intihal ve alıntı arasındaki farkı anlamadan, kaynakça göstermeyi bilmeden, yazım kurallarına dikkat etmeden, araştırma tekniklerinden bihaber yazmaya başlıyor. bunu suçlusu öğrenci değil dersine giren bütün hocalardır.

öğrenciler tez yazma da afallanmasının bir diğer sebebi de eğitim sistemindeki sorunlardan kaynaklanmaktadır. üniversiteyi bitirene kadar ezbere yönelik olan eğitim sistemi yüksek lisansta senden bir şeyler katmanı istiyor. bu aşamaya kadar ezber yapan öğrenci bu aşamada donup kalıyor üretemiyor, yazamıyor, araştıramıyor. yine sorunun hepsi öğrencide değil eğitim sistemi artı öğrencinin kendini geliştirememesinden kaynaklanmakta.

aslında saydığım sorunların hepsi mevcut olsa bile elinizin altında internet denilen bir olgu olduğu sürece eksikliklerinizi bir nebze kapatabilir ve ilerleme sağlayabilirsiniz. bunu yapmazsanız tüm suç sizdedir başkasına suç atmayın.

siz siz olun başkasına tez yazdırmayın. ileride başınız çok ağrır mesela teziniz iptal olabilir, şantaja maruz kalabilirsiniz...

bu süreçlerden geçmiş birisi olarak çok zorlandığınız durumlarda mesaj atabilirsiniz. yapabileceğim bir şey varsa yardımcı olabilirim.
aralıktaki alese girerek yapmak istediğim şeydir. ağustostakine de sınav nasıl bi şey acaba diye görmek için girmeyi düşünüyorum. yapmış olanlardan tavsiye dinlerim.
almanya gibi kıta avrupa ülkelerinde bundan 10 yıl önceye kadar mutlaka alınması gereken diploma idi. bachelor (lisans) master bitirildiğindeyse üniversite mezunu oluyordunuz. günümüzdeyse bologna süreci ile beraber lisans 3 yıla kadar düşürüldü. ilerleyen zamanlarda türkiye'de de üniversite sistemi 3 yıla çekilebilir ve master daha elzem bir duruma gelebilir.
bu süreci tamamlarken bolca okuma yaparsınız, önce ders aşamalarını geçmeniz gerekir tabii, akademinin o soğuk yüzü, suratınıza çarpar. kendiniz ve ilgilendiğiniz konular hocalarınız için umursamaz bir hal alabilir. bundan dolayı danışmanınızı iyi seçmeniz gerekir. he bir de şöyleki bazı danışmanlar hiç yazdıklarınızı okumadan son 1 aya bırakırlar. sonra adeta kendi şereflerini kurtarmak için onca stres içeren düzeltmeler içerisinde yen eklerler sizi boğarlar. askerlik kapıdadır, işsizlik vardır. yaş ilerler. fakat doktoraya geçiş için bir köprüdür. Sektörde de elinizi güçlendirir. o soğuk kış günleri ardından gelen baharın sıcak meltemlerinde geçirdiğiniz anksiyete krizleri için bir reçete yazıyorum. Queen dinleyin, gösteri devam etsin.
gayet kendi alanını sevip, daha fazla öğrenmek isteyenlerin hedefidir. parasında, akademisinde değilim. gerçekten bir şeylerin uzmanı olmayı hissetmek dünyada tadılmaya değer bir şey olmalı. sadece bu süreçte kazançtan biraz uzak kalabilir insan. ailemden tek isteğim, mezun olduğumda evlenmektir çeyizimi düzmeleridir arabadır kıyafettir değil. hayat boyu almak istediğim eğitimlere destek olmaları. bazen sırf bu yüzden daha az kazanabilir, daha yoğun olabilirim. buna hazırlıklı olmaları. bunu tatmak istiyorum.
Öğrenci desen değilsin, akademisyen desen değilsin.. Dante'nin bahsettiği araf burası olmalı. Cennetle cehennem arasında bir yer.
Tezsiz kısmını bitirdim. Proje bitiminden sonra tezliye çevirmek istiyorum. Şantiyelerde sürünmek yerine kurulu bir düzen içinde akademisyen olarak hayatımı sürdürürüm.
Sabah erken kalkan yüksek lisans yapıyor. Artık hiçbir artısı yok. Evet.
ileride yapmayı düşünüyorum. Şöyle tezli olsa güzel olurdu ama malum yabancı dilim yok. Tezsiz yapmak istiyorum. Ayrıca ingilizce ve italyanca kursuna oradan da ispanyolcaya yardırırım herhalde.
Tezli olursa, tadından yenmez. Başarılar.