bugün

yurt dışında türkçe konusan türkiyeliyim diyen bir ermeni ile karşılaşmak da ilginçtir.ikinizi beraber görenlerin şaşkınlığını görmek daha da bir ilginçtir. beraber geyik yapılır, küfür edilir,ortamlara akılır, her iki dilde de sarı gelin söylenir.
insanin icinde, fazla turke rastlayamayacaginiz bir ulkedeyseniz, hemen gidip tanisma, az da olsa konusma veya hicbiri yapilamiyorsa ona turk oldugunuzu bir sekilde belli etme ihtiyaci doguran durum.
(bkz: burasi istanbul değil munih munih)
yer: pisa/italya

bizim arkadaslar ile sirtta essek yuku interrail cantalariyla tren garinin onunde tikinirken cep telefonuyla konusan bi abiye rastlariz, turkce konusuyordur. hadi iki muhabbet edelim deriz, napiyomus pisa'da diye. abi bir muhabbete baslar... "bize hak verilmiyo turkiye'de, kurtler bastiriliyo, orgute uyeyim diye pesime dustu serefsizler, vatandasliktan attilar, buraya sigindik, kurt hede hodo..."

arkamiza bakmadan yol almanin en iyisi olacagina inandigimiz nadir anlardandir.
yer: paris/bildiğin paris lan
başroller: iki tane özgür türk kızı

notre dame katedralini arayan bu iki kızcağız yanlışlıkla metrodan 10 durak önce inmişlerdir. tabi bu türk evlatları indiklerinde karşılarında kocaman bir katedral beklerken bi bok bulamayınca çok bozulmuşlar ama aramaya inandıkları için yürümeye ve katedrali aramaya devam etmişlerdir. sıfır fransızca'yla kalp gözünün rehberliğinde yapılan araştırmalar sonunda sonuç vermiş ve kallavi katedral yırtık dondan fırlar gibi karşılarına çıkmıştır...artık yürümekten bıkmış, umudu tükenmiş kızlardan birisi katedrali görünce refleks halinde bağırmaya başlamıştır...

-buldum lan seni amına kodumun kilisesi,buldummm

tabi kızımız fransa'da, ve kimse türkçe bilmiyor ya(güya)...kızımız bağıra dursun, birdenbire oradan türkçe kelimelerle birisi seslenir

+hanım kızım sen türk'sün galiba eşimle benim bir fotoğrafımı çeker misin?

kilisenin amına koyan hanım kızımız ikinci baharını yaşayan yaşlı çiftin fotoğrafını çeker...ama flaştan değil utancından kıpkırmızı olmuştur....yerin dibi varsa bana girsin de tecavüzden gebereyim arzusuyla yanıp tutuşmaktadır...
yer: new york/abd
bir grup insan trafik ışıklarında karşıdan karşıya geçmek için beklemektedir. yayalara yeşil, araçlara kırmızı yanarken geçen arabayı gören iki arkadaş aynı anda "a..na ko..mun zencisi" tepkisini verir. bu sırada önlerinde bekleyen bir kişi arkasını döner, yüzlerine bakar, gülmeden duramaz, selam verir ve yoluna devam eder.
Sivaslı sivaslı'yı nerede ve ne kosulda olursa her zaman bulur***
anlamsız bir sevinme tribi.
yurtdisinda ilk zamanlarda hasretten yanip tutustugunuz anlarda super bir durumdur ama sonradan alisinca bir anlami kalmaz. hatta kacilir. dubai den gelen bir turk arkadasim ile yemen de sanaa da oldukca luks bir otelde aksam yemegi yemek uzere restorana iniyoruz. yan tarafta iki turk yabanci is ortaklariyla konusuyorlar. sonra yabancilar gidince basliyorlar kufurlesmeye.
cooldiver-abi turkler sanirim bunlar.
arkadas- abi siktir et kacalim...
biraz da korkutucu bir durumdur. soyleki kizmissindir, saga sola bakmadan ortaya okkali bir kufur sallarsin. sonra bir bakarsin biri ya sana guluyordur, yada ayip ayip gibilerinde bakiyordur.
(bkz: hemseri hemseriyi gurbette s!ker)
yer : paris / metro
konu : yurtdışındaki tuvaletler ( genel türk sorunu )

arkada oturan iki türk konuşmaktadır saat 20,00 civarı

türk 1 : ya abi gördün mü tuvaletlerini?
türk 2 : sorma abi ne onlar öyle ? eksik yapmışlar nerde onların musluğu nasıl yıkayacaz k.....mızı?
türk 1 : yok abi tutmamız lazım olmaz !
türk 2 :lan oğlum salakmısın b.. bu tutulurmu ? zaten bozduk mideyi
türk 1 : napcaz olum kimse bize yöntemi söylemedi !otelde olsak küvete girer yıkarız kı....
türk 2 : iğrençsin lan hayvan !
türk 1 : abi napalım şartlar ya b.. yapmıycan ya kı.. yıkamıycan seç birini

bu arada baktık ki muhabbet iyice b... battı gruptan bir sözcü seçtik tercihen erkek olanı ve müdahale ettirdik

beyler ayıp oluyor bizde yemeğe gidiyoruz bayanlar var yani yemek üstü yapılacak muhabbet mi bu avaz avaz ? alın bir pet şişe su öyle halledin işinizi !

bundan sonra adamların rengi al ve mor karışımı oldu ve ilk durakta inip kalabalığa karıştılar *
yer: nijerya/lagos

trafik sıkışmış, arabanın kliması iflas etmis ve sinir tepeye vurmuştur. birden arkadaki araba çotanak arabaya girer. bi bu eksikti diye sinirle arabadan çıkılır, çarpan arabadaki zenci 32 diş sırıtmaktadır.

bi: herife bak ya bi de gülüyo a. koyiiiim.
herif: abiii! kaydesim türk müsin?
bi: ehu?
herif: (sarilarak) ben okudum türkiyede 4 sene kaydes sayilir.
bi: si..r!!!

yer: meksika/cancun-tulum yolu

araba kiralanır ve tulum'a doğru yola çıkılır, playa del carmen çıkısında birden fren yapılır, acaba hayal mi gördüm diyip geri dönülür. bir binanın önünde kocaman bi türk bayrağı asılıdır. içeri girilir ve kocaman bir mücevher ve deri dükkanıyla karşılaşılır.

yer: stockholm/ bir bar

türk arkadaşınızla bi bara gidersiniz, hoş beş muhabbet ederken yanınızdan a.mına koyiiim, si...ğimin vs vs diye söylenerek biri geçer. biralar bırakılır mekan terkedilir.

yer: yeni zelanda/ deniz kıyısı

uçaktan inilir, eve yerleşip deniz kıyısında yürüyüşe çıkılır. arkadaşınız size şehir hakkında bilgi verirken, elinde bira rıhtımda oturan elemanlardan biri size şereefeee yapar

yer: hershey park/Pennsylvania ABD

parkta binilmedik roller coaster kalmamıştır ama saat dönüş için erkendir. kafa zonklaması geçsin diye sallanan kayığa binilir ve arkadaşla muhabbete dalınır. aleti çalıştıran kızımız inişte sizi karşılar, türkiye'den geldiğini hem çalışıp hem dil öğrendiğini vs. vs. anlatır. mekanda ki diğer türklerle tanıştırıp sıra beklemeden en öne binmenizi sağlar

yer: londra

metrodan çıkılır. sokağın karşısına geçmek için beklerken önünüzdeki iki kız konuşmaktadır, misafir olursunuz.

- ya kızım ciddi misin?
+ ya yeminle diyorum 20-25 santim vardi nerdeyse mahvetti beni sabaha kadar.

ışık yanar, söner, yanar...
almanyada her adimda basiniza gelecek bir olay oldugu icin siradanlasmistir gerci ama bazen hala bir saskinlik tebessümü de oturtmaktadir surata.
dil kursuna yeni baslanilan yillar, hocalar sürekli pratik yapmak gerektigini, günlük konusma sirasinda sürekli almanca kullanilmasi gerektigini vurgularlar habire. bir gün siniftaki türk ögrenciler toplanip düsseldorf'a gitmeye karar verirler. istasyonda inilir ama nehrin kenarina nasil gidilecegi bilinmedi icin yol sormaya karar verilir. etrafta türkce konusan o kadar cok insan sesi duyulmasina ragmen hocanin verdigi ögüt dogrultusunda etrafta yol sorulacak bir alman göze kestirilmeye calisilir. bir kac dakika sonra takim elbiseli, kravatli, elinde baston semsiyeli bir adam secilir ve hedefe yaklasilir.
- iyi günler. nehire nasil gidebiliriz? (en basitinden almanca sekliyle)
adam bakar karsisindakilere.
- türksünüz degil mi gencler? (türkce olarak haliyle)
- evet abi.
- e kasmayin o zaman canim, adam gibi türkce sorun.
(bkz: yolunu değiştirmek)
karşılaşılan yer bir alman şehri ise şaşırılmaması gereken durumdur.
sadece istanbul'da 3.5 milyon sivaslı olduğuna göre siz buna bakın (bkz: yurtdışında sivaslı ile karşılaşmak).
- turk'musun?
- hayir. cok iyi turkce konusan jamaika"liyim.
ilk zamanlarda vay topragim gel iki dakka sohbet edek etkisi yapsa da, ilerleyen zamanlarda, turk oldugunu caktirmamak icin daha fazla aksana kasabilirsiniz. kisiden kisiye degismekle beraber, bendeki etkisi budur.
(bkz: türksün di mi)
karşılaştığın kişiye göre değişen, genelde hoş bir yakınlaşma içeren bir olgudur.

- hoşgeldiniz
+ hoşbuldum.
iki arkadas taksiye bindik adresi soyledik gidiyoruz. adam girmesi gereken sapagi kacirdi, bi sonrakinden girerim dedi. bizim arkadasda arkadan saymaya basladi " oglum pisligine yapiyo herif, bizi gezdirip daha cok para alacak ya o yuzden" tarzinda. bende daha yeni geldik memlekete oglum birak gezelim iste diye makara yapiyorum. neyse dogru yola girdik devam ediyoruz. ben arkada oturan arkadasa saati sordum, sofor dondu "on bucuk" dedi. tabi renkten renge girdik biz. hic konusmadan parayi fazlasiyla verip terkettik araci.
yer: abd/joplin

tekerlegibulanadam alisveris merkezinde garip garip gezmektedir. sonrasinda orta yerde bir gozluk standi vardi. cogu zaman onunden gecmistim ama herzaman genc bir bayan bulunuyordu. neyse o gun bol paca kot pantolon, uzun kollu oduncu gomlegi * giymis birisi telefonda bagira bagira konusuyor.:
-lan olum birak a.q ya yemin ediyorum soyle boyle.....

bir anda kan beynime fiskirdi, yemin ediyorum sarilasim geldi. joplin de turk sayisi gercekten az. sonra kanka olduk tabi. kucukken lunaparkda annemi kaybetmi$tim. polisler karakola goturmuslerdi. annem almaya gelmisti beni sonra. i$te orada annemi gorup sarilmistim,o adami gorunce de ayni sevinci yasadim. o oduncu gomlekli adam az kalsin babam kokuyordu sandim. sevincimi anlayin yani.
yanındakini şöyle çaktırmadan dürtüp aa bak şunlarda türkmüş demek.
hollanda amsterdamdır mekanımız. arabada ailecek ilerliyoruz kentin sokaklarında. bir müze varmış ama bulamıyoruz. yolun kenarında bisikletli bir adamcağızı durdurduk.

- ich müch bik mik (müze nerde)
+ eee...burdan direktt direkt..
- aa türk müsünüz?
+ ehe

(bkz: bir direktinden anlarım dostum)
güncel Önemli Başlıklar