bugün

türkiyeye para gönderirken kusursuz bir deneyim yaşadım pep sayesinde. ayın on beşine kadar ücretsizdi, şimdiyse gayet makul fiyata. gerisi, normal ülkeler şehirler işte.
isviçrede doğup çocukluğumu geçirdiğim 12 sene.

fransa, italya, almanya, lüksemburg, avusturya gittim gördüm hepsine kısa süreli de olsa.

gerçekten abartılıcak bir şey yok. gezmek için değil eğitim için, çalışmak için gitmek istiyorum asıl merak ettiğim şey.
Kıbrıs sayılıyorsa şuan kiprista askerlik yapıyorum.
Buenos aires i tek geçerim.

Bir de,

Bora bora adasını.

Evet.
5 sene önce tek başıma arnavutluk'a yaptığım deneyimdir. sonra gerisi geldi. 20 ülke oldu.
şu an bile deli gibi yurtdışı bileti bakıyorum. mesela bu akşam belgrad'da bira festivali başlıyor. ama gidemiyorum. euro anasının amı gibi oldu.

yani şimdi neyini anlatayım. yurtdışı bir virüs gibi. gidip gele kendi memleketimden soğudum. oraya temelli yerleşmek için arayışlarım var son 2 senedir. sadece kızları bile yeter. burada sana selam vermeyecek kızlar ile, orada konuşabiliyorsun. cafe'de tanımadığın bir kızın masasına oturup teklif edebilirsin. alacağın en kötü cevap ''sorry, ı have boyfriend'' burada olsa sapık var. offf offf kabardı yine yurtdışı damarım. şöyle bir yeni zelenda'ya göçmen gitsem, başka bir şey istemiyorum hayatta. türkiye'de ayda 10.000 kazancım olsun, hafta sonum tatil olsun. yine istemem burayı. sydney'de bir avm'de temizlik işçisi olmak bile daha iyi buradaki hayattan. saygı var saygı. insana saygı.
Ben kucuk havuzda yuzmekten sikildim, okyanusta yuzmek istiyorum demektir. anlayan cok anlam cikartabilir bu laftan. Eger iyi yuzme bilmiyorsan daha cok keyif alayim derken bogulup gidebilirsin.
bu deneyimi yaşayan arkadaşlar anılarını burada paylaşabilirler mi?

18 yaşındayım ve 6-7 yıldır yurt dışına çıkmak istiyorum. oldum olası bu toprakları, insanlarını sevemedim. şu an hala gitme fırsatım yok fakat elimden geleni yapacağım. ilk fırsatta tabiri caizse siktir olup gideceğim.