bugün

sınır geçişlerinde para koparılmak için sizlere verilen saman ipliğine bağlı pasaportlar yüzünden çoğu kez boynunu eğmek, kendi ülkene girerken bir yabancının senden daha rahat girmesini hayretler içerisinde seyretmek, herkesin ulan kurtuldular diye düşündükleri ama aslında yabancı ülkede çoğunun durumu onların Türkiye'de olduklarından daha da kötü olan, herhangi bir olay anında o ülkede vatan toprağı sayılan konsolosluklardaki çoğu çalışanın bugün git yarın gel felsefesiyle çalıştıkları, konsolosluğunun içerisinde ülke polislerine pasaport göstermeye zorlanıldıkları halde ses çıkarmayan duyarsız konsolosların bulunduğu, tüm bunlara rağmen ülkesini kötüleyen her türlü davranışa, her türlü hakarete Bir Türk gibi karşı koymasını bilmek,herkesten daha fazla vatan diyerek yatmak vatan diyerek kalkmak, vatanının değerini daha iyi anlamak, bir taze yoğurt, bir sıcak poğaça ve bir fırın ekmeği burnunda tütmek, vatana dönüş için şafak saymak, en yakını öldüğünde cenazesine yetişememek, ezana hasret kalmak demektir.
hic bir zaman tam anlamiyla alisamayacagim sey.

belli getirilerinin yaninda, götürüleri de cok maalesef.

insana "memleket", "gurbet" ve "özlem" kavramlarini cok iyi kavratiyor.

ayrica zor buldugu degerleri kaybetmemek ugruna savasi hatirlatiyor.
daha melankolik olmak demektir.
bakkaldan ekmek alamamak,
faturalarini kendin ödemek,
banka, bürokrasi, kagit islerinden yaka silkmek,
meyveli yogurdun tadina alismak,
anne sesinin kiymetini anlamak,
hasta olunca naz yapamamak demektir.
insanın bile bile lades demesidir. daha önceden bu tecrübeyi yaşamış kişilerin tavsiyeleri dinlemez, "ne olcak lan, onlar aşırı romantik, aslanlar gibi okur gelirim" gibi iddalı açıklamalar yapılır. sonrada gecenin bu saatinde sözlüğe zırlanır. idda ediyorum kendi ülkesinden mutlu olan bir insan evladı hiç bir zaman yurtdışında tam anlamıyla mutlu olamayacaktır. 6 aydan fazla olanları tavsiye edilmez..
Surekli ulkeni ozlemek yalniz buna karsilik ulkende bir bok olmadigini gelecek diye baktigin insanlarin bir hic ugruna birbirlerini oldurdugu ve magazin programalri ile dize tuzagina dustugunu gordukce gunden gune kahroldugun yerdir.
- sizi yurtdisinda en cok seven, turk oldugunuzu ogrendiginizde kendi capinda sahip cikan, is bulmaniz icin size refarans olan, evine yemege cagirip size dolma sarabilen tek milletin yunan'lilar oldugunu gorebilirsiniz.
- ermenilerin sadece ve sadece turk oldugunuz icin sizden nefret ettigini gorebilirsiniz.
- bir cogunun adi istanbul olan kebabcilarda duvarlarda asili olan ocalan fotograflari altinda niye? nasil? neden? sorularina cevap aramadan sizi sadece turk oldugunuz icin bogmaya hazir kurdleri gorebilirsiniz.
- turk oldugunuzu ogrendiginde " assan saass" ya da " hakkan sikurrr" diye bagiran insanlari gorebilirsiniz.
- disco ve barlarda t-shirtlerinde "i love bodrum" ya da "i love turkey" yazan sari sekerlere raslayabilirsiniz.
- pkk'nin kalesi olan halkevleri ile ulku ocaklari'nin uyusturu pazarinda nasil kanka olduklarini gorebilirsiniz.
- milliyetci gecinen ulku ocagi mesubu serefsizlerin oturum alabilmek icin nasil? serefsizlikler yapip yuz turlu iftira ve yalan ile iltica talebinde bulunduklarini mideniz kalkarak seyredebilirsiniz.
- kendisinden en az otuz yas buyuk "atmisinin baharinda" bir citir ile yirmi yasindaki lavugun askini hayret ve dehset ile yorumlamaya calisabilirsiniz.
bir cok eksi ve arti yonu sayilabilir ama bana gore; dil ogrenmek, yeni bakis acilari kazanmak, kendi milletine disardan bakabilmek en buyuk artilarindandir. onun disinda sosyal hayatta ki zorluklar zaten beklenmektedir, zira fazla gelismemis bir dunya ulkesineyseniz, konsolosluklarinizin yeterli yaptirim gucune sahip olmamasi, amerikan ve avrupa vatandaslarinin gittiginiz her devlet kurumunda sizden daha ayricalikli karsilanmasi gercegini ogrenmek sizi biraz uzebilir...
uzun yillar yasandiktan sonra memlekete dönüldügünde insanin yillarca (belki bir ömür boyu) alisamamasina neden olan eylemlerin genel adidir.

(bkz: dünyanin en güzel sehri istanbul yalani)
buyuk olcude issizligin yaratmis oldugu durumdur.
(bkz: almanci)
ozlemenin ne demek oldugunun kulliyen kaniksanmasidir.
ya sev ya terk et nasihatını dinleyenlerden olabilme ihtimali olan kişidir.
yuksek yuksek tepeler turkusunun sozlerinin ya da bulbulu altin kafese koymuslar yine de vatanim demis atasozunun ya da vatanina, baba ocagina duydugu hasretten verem olup olen kisilerin oykusunun gercekliginin yuzunuzde bir tokat gibi patlamasidir.

hele de yuvadan ilk ayrilisiniz direkt yurt disina cikmaksa, ozlem cok cok cok agir gelir. yabanci bir ulkede kendi ayaklariniz ustunde duruyor olamaniz bile viz gelir, tiris gider.
yunan döneri ve yunan yogurdu yemek, arap rakisi içip iran çayiyla kahvalti etmek demektir. baklavanizi da yunan boregi diye yiyebilirsiniz.
ölümdür, isyan ettirir adama, ilallah dedirtir, felegini sasirtip kimligini kaybettirir...
kolay degildir, öyle zordur ki; özlemin ne demek oldugunu, hasret kokan topragin degerini, kültürün yasanilacak yerin kendi topraklarinin oldugunu daha iyi anlatir...
ufacik bir seye bile özlem cekip gözden yaslarin süzülmesine sebebiyet verir...
zordur, her kisinin katlanabilecegi olay degildir...

(bkz: gurbet)

edit: kardesim, yasadiklarimi anlatiyorum... tecrübe konusuyor burada tecrübe...
bülbülü altin kafese koymuslar yinede vatanim demis. baska söze gerek yok sanirsam. yinede acayim biraz:
icinin yanmasi, memleketin tozuna bile hasret kanilmasidir. sabahleyin o muhtesem ezan sesini duyamamaktir. isportaci, simitci, serbetci, eskici gibi seyler oralarin sözlügünde yoktur. ramazan ayinda top atilmadan önceki o heyecan bulunmamaktadir. vatan deyince gözlerin dolmasi, arkadaslarin, akrabalarin, sevdiklerinin aklina gelmesidir. acidir, yaradir, ekmek parasidir. disi saglam ici cürük görünmeyen bir hastalik gibi olmanin en belirgin örnegidir.
simdi burada gurbet kavramini islerken farkli boyutlarda algilandigini soyleyelim. oncelikle bulundugunuz ulke, sizin icinde yasadiginiz hayat, zorluklari , hayat standartiniz ve en onemlisi mesleginiz yurtdisindaki hayatin iyi yada kotu oldugunu belirliyor.

ogrenci yani egitim icin gelenler kesinlikle buyuk bir kismi yurtdisinda yasamayi eziyet, yok efendim ibrahim tatlises dinleyip taksim'i dusunmek, kebap yiyememek gibi bahanelerle ktou birsey gosterdigi gibi, iyi bir arkadas cevresi edinip sosyal bir cevrede yasayanlar ise yurtdisinda yasamayi buyuk bir sans olarak gorur.

ben aslinda ikisinin ortasinda kalanlardanim. oncelikle geri donen arkadaslarin janjanli gosterme cabalarina, abi super ortam kizlarin hepsi soyledir boyledir soylemlerinin tecrubeye gore degistigini bilin.
oncelikle turkiye'de kapasitenizle yapabileceklerinizin bir kesimini bulundugunuz statu ki, bu statu oncelikle vatandaslik ve daha sonra hangi milletten oldugunuzla iliskilidir, yapamayacaginizi tahmin edin.

buraya gelirken oncelikle kendinizi yeniden dogmus bir bebek kadar savunmasiz ve bilgisiz olacaginizi kabullenin. burasi en basitinden sizin ile ayni sekilde buyumeyip, farkli kulturden yetismis ve sizinle ayni ana dili konusmayan bireylerden olusuyor. davranislarinin ve size yaklasiminin farkli olacagi kesindir. zaten insanlarin baska birine yaklasimi sirasinda daha once o kisinin ulkesiyle ilgili olumlu ,olumsuz tecrube yada bilgileri size davranisinin cesidini belirliyor. bu bakimdan herkesin size ayni sekilde iyi yada kotu yaklasacagini beklemeyin.

ayrica burdaki egitim sisteminden hayat duzenine, ikili iliskilerdeki hallerden arkadasliga kadar hersey farkli yasandigi bir gercek. her davranista :"aaa turkiye'de olsa" sakin demeyin ki zaten orda degilsiniz.

kimseyi yurtdisi konusunda tesvik yada demoralize etmek istemem. aslinda yurtdisinda yasamayi ulkelere gore bolersek daha saglikli bilgi vermis oluruz. cunku abd de muslumanlara karsi 2001 den sonra yapilanlar varken yani basindaki kanada'da tam tersini gormek sizi yaniltabilir.

konunun devamini kanada basliginda devam edecekken dusunen arkadaslara su tavsiyeyi vermek isterim:

yurtdisina gitmek ve orda yasamak hayallerin gerceklesmeden bitecegi bir sekilde sonuclanabilecegi gibi Turkiye'de hayatta basaramayacaginiz sekilde basarili olabileceginiz bir eylemdir. anlatilanlara koru korune inanmaktan ziyade bol bol arastirin ve farkli farkli insanlarin goruslerine kulak verin. o zaman tam dogru olmasa da dogruya en yakin cevabi bulacaksiniz.
insanin kulagina iyi gelir. Avrupa sevdasi icin gidilir. Memlekete sari mercedesle gelmek isterler. Ama Memleketin yerini ne sari mercedes nede güzel bir hayatla degisebilirsin. Cok kötüdür ne orali ne buralisindir. Ortada sIkIsip kalmissindir. Orda almanci burda türk. Ben nereye aitim diye sorarsin kendi kendine. Ama cevap yoktur. Kendini ne kadar türk hisetsende ramazanda ne birkez davul sesi nede bir bayramda komsularin akrabalarin yanina gidip el öpemesin. Zordur yurt disinda yasamak. Hayatin yollarda gecer. Ait olmadigin yerlere gidip gelirsin. Ortada sIkIsIp kalirsin.
ornegin, "bayram gunu calisilir mi lan" dedirtebilir.
yurtdisinda murtdisinda yasamayin kardesim, sinir etmeyin adami, iyi kotu isin var mi? az cok onunu gorebiliyon mu?
evetse bu sorulara yanitin. o zaman otur oturdugun yere zimbirdama, yok mu ailen, seni seven insanlari birakip nereye gidersin.

kac sene yasayacaksin dostum soyle, deger mi? anneni hic ozlemeyeceksin ? telefonda nasil kendini tutucan aglamamak icin?
soyle var mi yanitin ha var mi?

hala ben disarda yasayacagim, mutlu olacagim diyenlere karsi ekrana bir kafa atmak istiyorum, sor sorustur bakalim, gidip de ozlemeyen, hayatini sorgulamayan bir Allahin kulu var mi?

ah izmirim ah, gevrek, boyoz, tadini unuttum be.
turk konsoloslugu diye bir yerle tanısmak zorunda kalırsın.
burda essek yukuyle para alan amcalar bulunur. bu amcaların hıc bir seye cozum bulamama ve yapılması gereken işleri yapamama gibi ozellikleri vardır. masasında duran bir evrağa 3 hafta gibi kısa bir sürede imza atma yeteneğine sahiptirler. başınız sıkıştığında napayım kardeşim bana mı güvendinde geldin diye cevap alırsın. yapmaya üşendiği bir işi olmaza bağlayıp sizin o işin olurunu öğrenene kadar ki 1-2 yılınızın içine sıçarlar. daha da kötüsü günlerce ararsında telefona bakan olmaz.
lakin senin konsolosluğunun yan tarafındaki ingiliz veya amerikan konsolosluğunda bir vatandaşının ayağına kıymık battı diye seferber olan insanları görünce işte o zaman önce bi kahrolursun sonra da ben bu memleketi terk etmekle iyimi ettim kötümü ettim diye uzun uzun düşünürsün.
uzun yıllar sonra ülkene döndüğünde ve birşeye çok kızdığında, farkında bile olmadan yabancı dilde küfür etmektir.
gazeteleri bilgisayar ekranindan, aksamin 5'de okumak demektir. aile'nin degerinin tam olarak anlamak demektir.
en mutlu oldugunu zennetigin anlarda bile, bogazindan bir yudumlanma hissetmek demektir.

vataninda mutlu bir yasamdan, gotunun kasinmasi ile arkana bakmadan geldigin gavur diyarinda, o kararlari verdigin gunler icin pisman olmak demektir.

en acisida, elin kolun bagli, vataninin her gun bir ucuruma suruklendigi gorerek, acilar icinde beklemektir.

en guzel kizlar ile beraber olursun, hayalindeki mekanlara gider, gruplari izlersin. sokakta seni kimse rahatsiz etmez, gecenin bilmem kacinda rahat rahat dolasir, gezersin. trafikte kimse seni sikistirmaz ve guya bir huzur alemindesindir.

ama sen turk evladi, o pis caddeleri, o kaos trafi, sabah cay-simit yemegi ozlersin, ozlersin!

altin kapli servis tabaklari ile sana sunulmus tuzu olmayan, lezzetli bir yemek gibidir.
bokuna renk vermek icin degilde insan bir sure yasadigi memleketi benimsiyor orada yasadigi hayati turkiye'de de gormek istiyor o yuzden surekli ya amerika'da veya ingiltere'de (artik nerede yasanmissa) daha duzenli idi isler neden turkiye'de boyle degil diye veryansin etme gereksinimi duyuyor..
sen degisecek, ogrenecek, gezecek ve goreceksin sonrasinda geri donup herseyi biraktigin gibi bulacaksin... geride biraktiklarinin hic degismeyecegini bilmektir.....
akvaryumda balik olmak gibidir. boklu kanalizasyon derelerini özlersin.
güncel Önemli Başlıklar