bugün
- psikoloğa gitmek mi içki almak mı9
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı16
- anın görüntüsü16
- erdoğan'dan sonraki başkan19
- icardi19059
- yigitzsche15
- başıboş köpek sorunu25
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak17
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız14
- çok fazla çirkin erkek olması13
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği24
- sexting haram mıdır24
- sophie dee'nin memeleri11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- kurtlar vadisi pusu rezaleti11
- aleyna tilki nin annesi12
- cengiz ünder'in bıyığı12
- ölmeye karar vermek19
- erdal beşikçoğlu'nun işçilerle yemek pr çalışması10
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi15
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- sağlıklı cinsel bir yaşamım var neden konuşuluyor12
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar15
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı59
- assembly kodu11
- iremga8
- fenerbahçe taraftarı9
- ezgi mola9
- annem baban uğur dündar dedi9
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur20
- junkman12
- ali koç8
- fenerbahçe13
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu9
- yazarların en rum özelliği20
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sadece sennn9
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir16
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti11
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- beni seviyor musunuz8
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
Kimi zaman ruhun ait olduğu tek mısraya sahip cümledir.
dönmek adlı yeni türkü parçasının unutulmaz dizelerinden.
yolları kendilerine memleket edinen iki seyyahın yazı dizisinin adıdır.
http://www.on5yirmi5.com/...llar-bize-memleket-4.html
http://www.on5yirmi5.com/...llar-bize-memleket-4.html
bir yol hikayesidir.
çok gezenlere atfedilen bir deyimdir.
çok gezen birisi gezi günlüklerini bu başlıkla kaleme almıştır.
http://www.on5yirmi5.com/...llar-bize-memleket-3.html
çok gezenlere atfedilen bir deyimdir.
çok gezen birisi gezi günlüklerini bu başlıkla kaleme almıştır.
http://www.on5yirmi5.com/...llar-bize-memleket-3.html
YOLLAR BANA MEMLEKET
"Bir yolculukla başladı bu hikaye yollarla doğdu...
Bir yolculuk, umudun, hayallerin kucağına...
Büyümek, büyütmek üzere.
Hiç sorgu sual olmadı.
Başlanan öykü doğru muydu acaba ?
Dilden dile dolaşacak mıydı? "
ışıklarla süslenmiş bu kentin sokaklarında yol alıp duruyorum. Eldivenlerimi cebimde bırakıp istanbul'un taştan duvarlarına , köprülerine dokunmaya başlıyorum. Haliç'te güneşi sisin ardından selamlayan balıkçılar, işe yetişme telaşıyla boğazın manzarasına pas vermeyen uykulu gözler, kepenklerini dünün yorgunluğuna kapar gibi açan esnaflar...
Yolculuk sabah başlar bu kentte ve hiç bitmez.
Bitmeyen yolculuklarımda indi-bindi arası kaybolduğum da olur, şehirler arası yolculuk yapar gibi mola verip karnımı doyurduğum da.
Trafiğin düğümlerle boğduğu kentin yollarına sakinliğimi gösteremem. Yolları hep eksik adım tamamlarım. Ya çok erken varırım gideceğim yere, ya çok geç! Bekleten şehir, beklettiren şehir.
Bir dolmuş kuyruğunda, telsizinde neler kaybetmedim ki. Ağza alınmayacak lafları duyan kulağımı, Hermes'in ayak bileklerindeki kanatları düşünürken beklemekten yorulan ayağımı...
Ön koltukta bağıra bağıra ahlaksızlıklarını paylaşma isteği duyan üç kadın. Üç utanç arası, üç yemek tarifi. Konuştuklarının ahlaki yanlışlığını sorgulamaya dalmışken, reklam arası gibi verdikleri yemek tariflerini aklıma yazmaya bile çalıştım. Unutmak istediklerim başkaydı ama yemek tarifleri de onlarla beraber silindi, gitti.
Otobüs yolculuklarım. Baleye yatkınlığımın olabileceği kanısına bu yolculuklarda vardım. Hem itip kakıp hem ayakta durmayı bu kadar ustalıkla beceren cevherler istanbul'un otobüslerinde yok olup gidiyor.
Elinde dabrukasıyla iki kişilik yer kaplayan adam, hakkını otobüse müzik ziyafeti çekerek ödüyor. Düm- tak- tek... iki durak deliliğe sabredemeyenler, gülüşerek alkışlayanlar...
Cep telefonlarının zil sesinden kişilik tahlili yapmayı da bu sırada öğrendim. Asabi, bunalımda, hareketli, uykucu... Susmaz telefonlar. Zırrrr, zırrr.
"ALO!" Bir adam açar telefonu en gür sesiyle. Kurban bayramı üzeri küçük baş hayvan fiyatları tahmini, her hastalığa çare bitkisel formüller, akrabasının geçirdiği kalp ameliyatı sonrasında başımıza cerrah kesilmeler, ekonomi, siyaset her ne ararsan duydu tüm kulaklar. Ve son cümlesiydi herkesi kahkahaya boğan " Ya otobüsteyim rahat konuşamıyorum." Bir otobüs şoförü tarafından sorguya alındığım da oldu.
Şoför, akbili olmayan yolculara akbilini verip, haram helal arası yolculuğa çıkmışken çaldırıvermiş içi para yüklü akbilini. "Kim aldı çabuk söyleyin." tehditleri savruldu etrafa. Her yolcudan yirmi beş kuruş kazanmasına mani olunca hırsız da biz olduk ahlaksız da.
Her yanıma yaklaşanı kapkaççı, her çantayı bomba sanar oldum. Belediye otobüslerinde kaybettim huzurumu. Biber gazıyla elele dolaştım sokakları, sıkıca tuttum elinden bırakmadım. Sanırım her sakallıyı dedem sandığım günlere geri dönüyorum.
Güneşli, sisli, az bulutlu, karlı, yağmurlu, balçıklı... Kalabalık, kalabalık, kalabalık... Şehirler arası yolculuklara benzer istanbul'da yolculuk. insan manzaraları, şehrin manzarası hep değişir durur.
Belki sen de varsın bu hikayede, belki senin de hikayendir, belki...
"Bir yolculukla başladı bu hikaye yollarla doğdu...
Bir yolculuk, umudun, hayallerin kucağına...
Büyümek, büyütmek üzere.
Hiç sorgu sual olmadı.
Başlanan öykü doğru muydu acaba ?
Dilden dile dolaşacak mıydı? "
ışıklarla süslenmiş bu kentin sokaklarında yol alıp duruyorum. Eldivenlerimi cebimde bırakıp istanbul'un taştan duvarlarına , köprülerine dokunmaya başlıyorum. Haliç'te güneşi sisin ardından selamlayan balıkçılar, işe yetişme telaşıyla boğazın manzarasına pas vermeyen uykulu gözler, kepenklerini dünün yorgunluğuna kapar gibi açan esnaflar...
Yolculuk sabah başlar bu kentte ve hiç bitmez.
Bitmeyen yolculuklarımda indi-bindi arası kaybolduğum da olur, şehirler arası yolculuk yapar gibi mola verip karnımı doyurduğum da.
Trafiğin düğümlerle boğduğu kentin yollarına sakinliğimi gösteremem. Yolları hep eksik adım tamamlarım. Ya çok erken varırım gideceğim yere, ya çok geç! Bekleten şehir, beklettiren şehir.
Bir dolmuş kuyruğunda, telsizinde neler kaybetmedim ki. Ağza alınmayacak lafları duyan kulağımı, Hermes'in ayak bileklerindeki kanatları düşünürken beklemekten yorulan ayağımı...
Ön koltukta bağıra bağıra ahlaksızlıklarını paylaşma isteği duyan üç kadın. Üç utanç arası, üç yemek tarifi. Konuştuklarının ahlaki yanlışlığını sorgulamaya dalmışken, reklam arası gibi verdikleri yemek tariflerini aklıma yazmaya bile çalıştım. Unutmak istediklerim başkaydı ama yemek tarifleri de onlarla beraber silindi, gitti.
Otobüs yolculuklarım. Baleye yatkınlığımın olabileceği kanısına bu yolculuklarda vardım. Hem itip kakıp hem ayakta durmayı bu kadar ustalıkla beceren cevherler istanbul'un otobüslerinde yok olup gidiyor.
Elinde dabrukasıyla iki kişilik yer kaplayan adam, hakkını otobüse müzik ziyafeti çekerek ödüyor. Düm- tak- tek... iki durak deliliğe sabredemeyenler, gülüşerek alkışlayanlar...
Cep telefonlarının zil sesinden kişilik tahlili yapmayı da bu sırada öğrendim. Asabi, bunalımda, hareketli, uykucu... Susmaz telefonlar. Zırrrr, zırrr.
"ALO!" Bir adam açar telefonu en gür sesiyle. Kurban bayramı üzeri küçük baş hayvan fiyatları tahmini, her hastalığa çare bitkisel formüller, akrabasının geçirdiği kalp ameliyatı sonrasında başımıza cerrah kesilmeler, ekonomi, siyaset her ne ararsan duydu tüm kulaklar. Ve son cümlesiydi herkesi kahkahaya boğan " Ya otobüsteyim rahat konuşamıyorum." Bir otobüs şoförü tarafından sorguya alındığım da oldu.
Şoför, akbili olmayan yolculara akbilini verip, haram helal arası yolculuğa çıkmışken çaldırıvermiş içi para yüklü akbilini. "Kim aldı çabuk söyleyin." tehditleri savruldu etrafa. Her yolcudan yirmi beş kuruş kazanmasına mani olunca hırsız da biz olduk ahlaksız da.
Her yanıma yaklaşanı kapkaççı, her çantayı bomba sanar oldum. Belediye otobüslerinde kaybettim huzurumu. Biber gazıyla elele dolaştım sokakları, sıkıca tuttum elinden bırakmadım. Sanırım her sakallıyı dedem sandığım günlere geri dönüyorum.
Güneşli, sisli, az bulutlu, karlı, yağmurlu, balçıklı... Kalabalık, kalabalık, kalabalık... Şehirler arası yolculuklara benzer istanbul'da yolculuk. insan manzaraları, şehrin manzarası hep değişir durur.
Belki sen de varsın bu hikayede, belki senin de hikayendir, belki...
güncel Önemli Başlıklar