bugün

bir yakınınız kaza geçirmiştir. acile kaldırılmış, belkide ameliyat edilmiş ve yoğun bakıma kaldırılmıştır. ameliyathane önünde beklemekten çok daha zordur yoğun bakım önünde beklemek. ameliyat önünde sonunda biter ve doktor size birşeyler söyler. ameliyat şöyle böyle. fakat yoğun bakımda her an kötü haber alma korkusuyla her giren çıkana ümitle veya ümitsizce bakarsınız. saatler günler uzadıkça ümitsizliğiniz artar. orda yatanla yaşadığınız anılarınız canlanır gözünüzde. keşke dersiniz... keşke şunu yapmasaydım... pişman olursunuz son söylediğiniz şeylerden. 25 yıllık kocasını 40 gündür yoğun bakım önünde bekleyen kadının +ölse daha iyi+ dediğini duydum ben. o kadının yerine koymaya çalıştım kendimi. beceremedim.
hayattan sıkılan, zevk almayan ufak tefek şeyler için fırtınalar koparan insanlara, yapılan en ufak hatayı büyütüp hayat memat meselesi haline getirenlere tavsiye ederim:
hastanız olmasa bile yoğun bakım önüne gidin. konuşmalarını duymasanız bile o insanların yüzlerine bakın. nasıl pişmanlıklarla dolu? nasıl ümitsiz??

kıssadan hisse : birbirinizi kırmayın!
(bkz: rahsan ecevit)
(bkz: allah korusun)
hayatımın en boktan anlarını geçirmeme sebep olan;o anda orada dedemin değil de kendimin olmasını dilediğim olaydır.iğrençtir,berbattır.çünkü ölecek mi kalacak mı bilemezsiniz.hayatın feleğini gördüğünüz andır.hele hele birşey yapamama duygusunun verdiği acizlik duygusuyla bütün dünyayı ortadan ikiye bölmek istersiniz ve ilk ters laf söyleyen adamın suratına bir yumruk patlatırsınız adamın da burnu kırıldığı için ameliyata alınır ama sizin acınızı dindirmez.böyle bir şeyin olmama ihtimali çok düşüktür.allah herkesin ailesine sağlık versin.acil hasta olan varsa da en tez zamanda şifa versin.
güncel Önemli Başlıklar