bugün

her çeşit insanın bulunabileceği mekanlardır oralar bizim sinemamızda. pezevengi, torbacısı, zengin piçleri, kaşar kızları, onlara özenen fakir ve temiz gençleri (bunlar genelde mal oluyolar, yoksa ne işi var orda a.q) ile tam bir mozaiktir onlar. hele de diskonun sahibi ya da en iyi müşterisi nuri alço, tecavüzcü coşkun ve dahi erdal tosun* ise tadından yenmez valla. hiç bitmesin istersin o disko sahneleri.

birlikte inceleyecek olursak eğer diskoları; pistte genelde haplı halde dans edenler vardır (yani ben hep öyle düşündüm. yoksa ayık adam öyle mi dans eder lan). bar kısmında, sırtı piste dönük bir şekilde oturan kişi genelde filmdeki kabadayı ya da sivil polistir. bu abiler ağırdan satarlar kenilerini, takılmamak lazım. şimdi sola bak bakiim, orda ön masada oturan beyaz takım elbiseli adam var ya, hıh işte o uyuşturucu baronudur. ayaktakilerde onun adamları tabii. şu karşıda tuvalet kapısına yakın yerde bekleyen kirli sakallı, pezevenk suratlı adam torbacıdır. bak bak bak! ne veriyor o çocuğa gördün mü? şerefsiz hiç değişmedi. her filmde öyle o. bak şu arka masada oturan lavuk ve yanındaki kız var ya hani, onlarda esas kızla onu ağına düşüren puşt işte. birazdan hap atacak o kızın önündeki içkiye. yani yüksek ihtimalle öyle yapar zira ben daha hap atmayanını görmedim. bitti bak! hepsi buydu işte yeşilçamda işlenen disko konseptinin. ne kadar doğallar di mi? canlarım benim.