bugün

ara güler'in tanımıyla

"kurdukları dünyanın içinde kalma isteği” duyan yedi kişinin, dünyalarını objektife araladıkları anların kitabı"

(bkz: bertrand russell)
(bkz: tennessee williams)
(bkz: louis aragon)
(bkz: william saroyan)
(bkz: marc chagall)
(bkz: salvador dali)
(bkz: pablo picasso)

dünyaca ünlü yedi kişinin fotoğraflarının ve ara güler in bu kişilerle anılarının anlatıldığı (albüm) kitabın adı.
ara güler'in yeryüzünde iz bırakmış yedi önemli insanla olan anılarının, röportajların ve bu yedi önemli insanın ara güler tarafından çekilmiş fotoğrafların yer aldığı, önsözünü enis batur'un yazdığı harikulade kitap.

ara güler'in dali ile olan bir anısı vardır ki, oldukça güzeldir. ara güler, dali'ye çektiği fotoğrafları gösterir. fakat ara güler tatmin olmamıştır, çünkü o, fotoğrafları çektiği sırada etraf hep insanlarla doludur. ara güler, dali'ye bir gün yalnız kalıp fotoğraflarını çekmek istediğini söyler. dali olur der ve bir gün öğlen vaktinden öncesi için sözleşirler. dali'nin kaldığı otel odası da yol geçen hanı gibidir, sürekli insanlar doluşur içine öğlen on ikiden sonra. bu yüzden öğleden öncesi için sözleşirler. ara güler sözleştikleri vakitte dali'nin kaldığı otel odasına gider. dali'yi telefonda hararetle konuşurken görür. ve telefonda konuştuğu kişiye hiddetle katranın formülünü sormaktadır. fakat cevabını alamaz. ve sinirlenip telefonu kapatır. kısa süre sonra dali'nin yardımcısı üç gazeteci ile otel odasına girer. ara güler de üzülür, garip garip dali'ye bakar, baş başa kalamadık diye. dali de ara güler'in halini anlar ve yanına giderek "ben bunları en kısa zamanda halledip def ederim." der. dali, gazetecilerin karşısına geçip oturur. hepsine sırayla sormaya başlar:
"sen! katranın formülü nedir söyle!"
gazeteci ezilir, büzülür. çevresine bakınır ve bir şey diyemez. dali öbür gazeteciye döner ve "sen!" der, yine katranın formülünü sorar. o da bir şey diyemez. üçüncü gazeteciye de aynı soruyu sorar ve istediği cevabı alamaz. ve bastonunun başına koyduğu ellerini yana doğru açarak, buyururcasına katranın formülünü söyler. gazeteciler şaşkın şaşkın dali'ye bakar. dali formülü tekrarlamak ister salladığı için ancak baş kısmını söyleyebilir. sonra birden gümüş başlı bastonunu havaya kaldırır, gür sesiyle şöyle der:
"ben işte bu bastonu alır, katrana batırırım, yüz bin dolar eder. ama aynı şeyi sen yaparsan deli derler, üstelik bastonun da kirlenir. şimdi beyler, bu dediklerimden ne anladıysanız yazınızı ona göre yazın. benimle başka insanların arasındaki fark işte budur."
sonrasında ise sert sert "işte bu kadar. basın toplantısı bitmiştir." der ve gazetecileri kollarıyla kavrayarak dışarıya atar.
ve odanın ortasına geri dönünce ara güler'i görür, ona "bu, dünyanın en kısa ve net basın toplantısıdır. şimdi, hazırsan başlayabiliriz." der.

ara güler'in picasso anısında ise, picasso'yu ziyaret ettiği sırada picasso'nun yardımcısı picasso'dan para ister bir iş için. picasso küçük miktarda çek yazar. 50-60 dolar(dolar olduğu konusunda emin değilim) civarı bir miktar. ara güler bu duruma şaşırır. nedenini öğrenir.
picasso bu miktar paralar için daima çek kullanırmış. çünkü kimse bu kadar para için üzerinde picasso imzası taşıyan bir çeki bozdurmak istemezmiş. ve picasso bu çeklerin parasını ödemek zorunda kalmazmış.