yeni tanışılan turiste tayyip erdoğan ı sormak

evet efendim...

türklerin yeni önderi müthiş insan olan tayyip erdoğan'ın büyüklüğünü herkese kanıtlamak ve onun o gül simasını bilmeyenler kaldıysa bile ki çok zor, herkese göstermek ve duyurmak amacıyla yapılan eylem.

bu sabah erkendek kalktım ve yeni cicilerimi giydim yatalak valideciğimin deyimiyle. bana ucuz gömlek almışlar ama olsun hediye yani bu sonuçta. yoksa ben retro gömlekten ve obama gömleğinden başka giymem. basit kaçıyor açıkçası. düşünsenize valiye bi telefon çakıyorsunuz hemen buyur gel hbbia'm diyor. 10 liralık gömlekle karşısına da gidilmez hani.

bugün bir de karar aldım arkadaşlar. kağıda dökmediğim en güzel tayyip erdoğan temalı şiirlerimi yazacağım artık. çünkü o bunu hakediyor ve bir gün ben olmadığım zaman arkamdan okur, beni mutluluğa kavuşturursunuz.
söz uçar yazı kalır, tayyip erdoğan ilelebet payidar kalır.

hülasa, dediğim gibi yeni kıyafetlerimi giydim ve sokağa çıktım. birtakım temaslarda bulunmam gerekiyordu. bu aralar iç basını tehdit ediyorum. hakkımızda yok oruç tutmayanları dövüyorlar falan diye haber çıkarmışlar. evveliyatlarını hoplatmak geldi de içimden dur sakin ol dediler bana. biliyorlar ne bok olduğumu. delirdiğim zaman iflahını keserim adamın. yollarda bayram çoşkusu içinde ve iş yetiştirme telaşındaki esnafa sıcak tebessümler attım, bazısıyla sohbet ettim.

'yahu helal şu ak partiye, sayelerinde bayramı doyasıya yaşayabiliyoruz abi'
'valla abi kadıköy'de oturuyorum tekirdağ'da dükkan açtım. hamdolsun ki metrobüs var en geç 25 dakikada gelip gidiyoruz'

bunlar esnafın nabzı arkadaşlar.

bu arada yollarda ahlaki öğeleri olmayan dükkanları fişliyor, dönerken bu piçleri kapattırırım diye hayal ediyordum. bayram günü sokakta torpil patlatan kürt çocukları vardı. milletin huzurunu da kaçırıyorlar. hem bu yaşta patlayıcıya alışırlarsa, birkaç sene sonra daha büyük şeyler patlatabilirler.

bu esnada az ilerde bir turist kafilesi gördüm yolda. allah allah? ne işleri var lan bunların diye düşünürken, kafiledeki güzel kadınlardan biri;

-Vooov Look falan bişi dediler kendi aralarında. hemen ekmek çıkar umuduyla yanlarına gittim. yani ekmek çıkar umudu dediğim belki başlarını falan kapatır, müslüman ederim onları o bakımdan yani. hemen gittim ve dindar kimliğimi cüzdanıma koyarak normal ahlaksız biriymiş gibi tanıştık falan. sohbet ettik neyse.

sordum hemen

hbbia do you know tayyip erdoğan?
turist: No, who is it?

who is it mi? evveliyatı hoplatırım lan senin dedim çok kızgım azına sıştımın turist kahpelerine. kendimi kaybediyordum adeta arkadaşlar. bu esnada birkaç kolluk kuvveti arkadaş geldi ve olayı çözümledik. malum pek ingilizce bilmem ya.

olayı izah ettim ve hemen 3e5 lata kaptım yan inşaattan. eğer duyduklarım doğruysa sopa çekecektim sağlam bir.

polisler konuştu ve olayı bana da tercüme ettiler. yok abi o bir grammer yani öyle kötü bir şey dememişler dedi. bu arada tayyip erdoğan ülkesinde ekmek yiyorlar, dolaşıyorlar ve tanımıyorlar. keşke paramızın üstünde resmi olsaydı da gösterseydim dedim.

böyle dünyaya sinkaf ederim ben arkadaşlar. gerçekten bitap düştüm. gerçi bizim okullarımızda büst olmadıktan, paramızın üstünde fotoğrafları olmadıktan, ufacık çocuklarımız tanımadıktan sonra turistlerden ne bekliyorum ki ben?

üzgün bir biçimde evime geldim turistleri tüm ahlaksızlığıyla orda bırakarak. dilime bir şiir dolandı tayyip erdoğan aşkımdan. ah be babam dedim....

erdoğan olmak dağ gibi, saray gibi.
bir gönlü var onun ki dünyalar güzeli.
tüm dertlerin tek tedavisi ondadır ya rabb.
çünkü aydınlatır türkiye'yi bir güneş gibi.