bugün

yeni dünya düzenini irdelemeden evvel yeni dünya ve eski dünya kavramlarını anlamlandırmak klavuz niteliğinde önem arz etmektedir.
buna göre, eski dünya insan varlığının çok eski zamanlardan beri yer aldığı kıtalar keşiflerinden önceki bilinen yahut varsayılan dünyadır. yani eski dünya afrika, avrupa ve asya kıtasından ibarettir. amerika ve okyanusya ve buna bağlı olarak diğer ada ve kara parçaları sonradan keşfedildiği için yeni dünya olarak adlandırılmışlardır. elbette ki eski dünya kavramı var iken bu ismi geçmeyen kıta ve kara parçalarında da insanlar yaşamaktaydılar.
fakat aynı, doğu, batı, uzak doğu, ortadoğu gibi literatürümüze girmiş ve kime göre neye göre sorununu da beraberinde getirmiş kavramları kendilerini merkeze kabul ederek ötekileştiren avrupa, bu yeni dünya - eski dünya kavramını da kendi algılayış biçimiyle tüm dünya adına kabul göstermiştir.
konu eğer yeni dünya düzeni ise işin bir de politik bakımdan farklı bir yeni dünya - eski dünya tanımlaması ortaya çıkmaktadır işte bu politik tanımlama bizim ilgilendiğimiz bölümü oluşturmaktadır.
politik tanımlamaya göre ;
yeni dünya kavramı üzerine bin bir çeşit tanımlama yapılmış olmasına rağmen, günümüz dünyasında global kontrolün, denetimin ve yönetimin başındaki liderliğe ve dünya jandarmalığına soyunmuş ve dünyanın çehresi kendi çıkarları doğrultusunda zorbaca veya değil, ahlaki ya da değil fakat kesinlikle küresel düzeyde adil olmayan şekilde şekillendiren, dünyayı kutuplaştırıp kendilerini merkeze oturtan ülkeler olarak tanımlamak abesle iştigal etmeyecektir.
elbette yeni dünyayı malta eriği olarak bilenler de her zaman var olacaklardır. onları da yadsımamak gerekir.
peki eski dünya nedir?
ülkeler, ırklar ve dinler bakımından dünya, yüzyıllardır uzun vadede güç dengelerinin sürekli değiştiği bir mekan olmuştur insanlar için. işte eski dünya da yeni dünya önce hakimiyeti üstlenen şimdilerde out olmuş ülkeler ve bölgeler için kullanılan tanımlamalardır. (orta doğu, güney amerika, arap yarımadası gibi eski uygarlıkların hüküm sürdüğü bölgeler)
yeni dünya düzeninin başlangıcı bundan yıllar yıllar evvel ta kavimler göçünden başlar. büyük iskenderin perslere karşı zaferinden birinci dünya savaşı kadar uzun bir zaman dilimini kapsar. yani yeni dünya düzeni kavimler göçünden başlayıp birinci dünya savaşı sonrasında tamamlanmıştır.
gerçi birinci dünya savaşından sonra ikinci dünya savaşının ve sovyetler birliğinin yıkılması da yeni dünya düzenine etkileri olmuştur ama bu da hala devam etmekte olan bir sürecin parçasıdır.
tüm bu verilere dayanarak yeni dünya düzeni, kutuplaştırılan dünyada küresel ve lokal emperyalizmin, küresel kapitalizmin, tek elden yönetimin, dinlerarası diyalog adı altında sürdürülen tek renkli bir dünya politikasının, kültürel dezenformasyon ve sömürünün, başta amerika olmak üzere kurucuları ve uygulayıcılarının reva gördüğü düzendir. yeni dünya düzenine göre ayakta kalamayan zayıf ülkeler ve kıtalar, yeni dünya düzeni ülkelerinin birer sömürgesi haline getirilmiştir. zaten ayakta kalamayan ülkelerin neden ayakta kalamadıklarının cevabı da yeni dünya düzeni odaklı bir sorundur. bu sömürge haline getirilen ülkeler, ikinci dünya ülkeleri, üçüncü dünya ülkeleri, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler olarak adlandırılabilir.
fakat şimdilerde yeni dünya düzenine rağmen dünya yeniden şekillenmeye ve güç dengelerinin değişimine, yeni düzene ve pek tabi öncesinde kaosa gebedir. fakat bu bahsedilen denge değişimi de uzun vadede yıllar belki de yüzyıllar sürecek bir evredir.
doların üzerindeki piramittir, yani altta kalan geniş kitlenin canı çıksın üstteki gözü açıklar rahat etsindir.
fehmi koru'nun 1991 yılında çıkmış kitabının ismidir de.
kitabın da 89 kasım ayından itibaren doğu avrupadaki değişimleri, mihail gorbacov'un şaşırtıcı hamlelerini, türkiye'nin bu değişimde bulunması gereken konumu açıklamaya çalışmıştır. o dönemde yerli ve yabancı basında çıkan haberler ve makalelerden yararlanmış tekmilli bir analiz yapma düşüncesiyle bir kitap oluşturmuştur.

kitaptaki temel iddia sovyet tehlikesinin bitmeye yüz tuttuğu o yıllarda birinci dünyanın (kapitalist ülkeler) yeni düşmanının islam dünyası olduğu şeklindedir. bu iddiayı margaret thatcher'ın yeni düşman söyleminden yola çıkıp o yıllardaki birtakım olaylarla da destekliyor. kitapta henüz çökmemiş fakat çökmekte olan sovyet rejiminin ve kurulmakta olan yeni dünya düzeninin canlı tanığı olan bir yazarı okuyorsunuz. o yıllara ait bir gözlem fırsatı...
amaçları dünyanın nüfus sayısını beş yüz milyona indirmekmiş, savaşlar, ölümcül virüsler, suikastlar, iç savaşlar ve buna benzer şeyler kullanarak. orta sınıf insanı yok etmek.

(bkz: altta kalanın canı çıksın)
saian muhteşem yorumladığı bir parça.

enternasyonel çıkar sebepli politikanla yürümez işler
terör kanlı para ve bilimum hep karanlık işler
destursuz giren yabancı sermayaden kork
portatif modern yeşil yaşam 'hits from the bong'

farkettirmeden için de yeşeren postmodern kanser
faşizan entellektüel aydınlar ritüel
en çok satan kitaplarda kafanı yönlendiren savlar
top seller kitap rafında misyoner paragraflar

din elden gitti bazlı subjektif beyanatlar
manasını bilmeden medet beklenen dualar
konsomatriscesine cep boşaltan yasalar
kırbaç gibi vergiler kan emen bağnaz yarasalar

millet mi vekil seçer vekil mi milleti
kopan hayat damarlarında europan union illeti
egemenlik kayıtsız ve şartsız hep milletinse
garba hacedin ne batının eti ne budu ne

90 60 90lar her kanalda homo seksüel maganda
botokstan geçilmez at suratlı ablalar
sebil sübyana belgesel tadında papparazzi
kıtlıktan çıkmış gibi tüketen de bizziz

yarına engel pedogojik yalanlar falanlar
silah satışı desteklenmeli diyen bakanlar
kemalist olma tarzı büste bakıp bakıp iç geçirmek
prof doktor kuramsal metamorfoz yalanlar

panama kanalı kadar dar bakış açın kantarda
bi kaç gram çekti hürriyet kanımda ısrarlı
mondrosten bu yana kimler kaldı kimler gitti
zengin istifra ederse işçiler temizler yeri

sinegog duvarlarında sinememiş dualarla
filistinde mübalağ cengolundu hep fenalıkla
kliselerde ekspansiyonizm yanında kara bi liste
din denen böyle bişeyse ben egzistansiyalistem
dördüncü boyuttaki sürüngenimsi ırkın negatif beyin yıkayıcılarının etkisi ve kontrolü altında, tüm insan ırkının bir piramit yapısı içerisinde hapsedilmesi düşüncesidir. bunlar piramidin en tepesindeki seçkin sınıf olarak bilinen insan komitesini kontrol ediyorlar. onlar da, politikada, bankacılıkta, sanayide, ticarette, medyada, orduda vb. esas ulusal ve global kararları veren şebekenin alt seviyelerinde bulunanları kontrol ederler. sürüngenimsi ırk seçkin sınıfı, seçkin sınıf illuminati şebekesini, illuminati şebekesi de dünyayı kontrol eder. her alt seviye, üst seviyedekinin bildiğini bilmez ve hiçbir seviye de sürüngenimsi ırkın bildiğini bilmez. kısacası; çoğu insanın neyin parçası ve esas hedefin ne olduğunu bilmediği bir beyin yıkayıcı/kontrol edici cenneti.
bu saçmalığı kimler kurguluyorsa kafasında (patronlardan falan bahsediyorum) onlara tek sözüm şudur;

''rramı yersiniz anca''

daha bir yanardağ patlayınca uçaklarınız kalkmaz, ufo görünce yusuf yusuf edersiniz, güneş bir sezon ışınlarını fazla ülkenize verse götünüz kavrulur, hala düzen peşindesiniz. malesef dostlarım, bu dünyanın nüfusu her geçen gün çoğalacak. virüste yaysanız, atom bombası da atsanız, savaşta çıkarsanız bu çoğalmanın karşısına geçemeyeceksiniz. çünkü artık bir kadının hamile kalması ve çocuk doğurması olayında erkeğe bile ihtiyaç kalmadı hemen hemen.

bunun dışında krizleri siz yaratıyor olabilirsiniz ama dünya sizden bile daha kahpe bir yer. götünüzü de yırtsanız amacınıza ulaşamayacaksınız. bu dünya osmanlı'ya kalmamış, sizin hayatınız kadar hüküm sürmüş o adamlar dünya üzerinde, size mi kalacak zannediyorsunuz ?
http://www.facebook.com/Masonlar?ref=ts
(bkz: yenidunya atlasi)
sadece mason'ların bildiği söylenen, masonların uzun süredir bu düzen üzerinde çalıştıkları, bu yüzden kilit noktalara mason liderlerin yerleştirildiği düşünülen düzen. ne olduğunu belli bir sınıfa erişen mason'lar dışında kimse bilmemektedir sözüm ona; "kademe aldıkça size sırlar verilecektir" çekiciliğinin en çok merak edilen bir cevabıdır aynı zamanda yeni masonlar arasında.
dünyayi düzecek olan, yeni kişidir.
Her düzen bir düzensizliktir aslında.
Arap ülkelerinin -amerika tarafından seçilerek hükümetin başına koyulan- başkanları tek tek aşağı iniyor. Türkiye daha da güçleniyor. Büyük islam Devleti gelecek inşaallah. Türkiye de lider olacak. Asıl yeni dünya düzeni bu.
pislik üzerine kuruludur. elbet bir gün gülistan üzerine de kurulur.
(bkz: the arrivals)
http://4.bp.blogspot.com/-pzttXFoMnrI/TXOtOGAy9eI/AAAAAAAAAAM/hXEm3tlMIis/s1600/OneDollar_NovusOrdoSeclorum-704631.jpg
dünya büyük. amerika'nın böyle bir hedefinin olması hem çocukça hem de salakça.

Eğri oturup doğru konuşalım.
Abd'nin ekonomik gücü dışında hiçbir gücü yok.
Askeri gücü sıfır. *
stratejik zekası sıfır.
yönetme politikası sıfır.
politik yapısı sıfır.

öyle olmasaydı ortadoğu'yu o kadar askeri güçle benim ninem bile fethederdi ama abd ortadoğu konusunda askeri bakımdan sürekli hüsrana uğruyor. yakıyor, yıkıyor ama ele geçiremiyor. sadece zevkini çıkarmakla kalıyor. izlediği politikaları da sıfır, çünkü diğer devletlerle ilişkisi yalan-dolan-ikiyüzlülük üzerine kurulu.
yeni dünya düzenini kurabilmesi için;
öncelikle akıllı olması gerekiyor.
bilgi'yi doğru ve etkili bir şekilde kullanması gerekiyor ama başaramıyor işte.
internet ve medyayla propaganda yapmaktan başka hiçbir stratejik gücü yok ama artık kendi halkı da yutmuyor bunu.

hem ırkçı hem de islam düşmanlığını örtmek için hem zenci hem müslüman çocuğu olan obama'yı başa getirdiler ama obama'nın beyazdan daha beyaz olduğu anlaşıldı.

varsayalım ki yeni dünya düzeni kuruldu ve dünyada bir tek ordu oluşturuldu.
iyi de kardeşim. bütün dünya size itaat etse dahi sizin kardeş bildikleriniz size ihanet edip yeni dünya düzenini -daha 1 yılını doldurmadan- yerle bir eder.
yani anlayacağınız yeni dünya düzeni hem çocukça hem de çok salakça bir hayal.
tüm dünya zenginlikleri bir avuç elitin kontrolü altında olmalı, her birey denetlenmeli, çok uluslu şirketlerin çizdiği yolda köleleşmeli, ülkeler devletler tarafından değil küresel şirketler tarafından yönetilmelidir mantığıyla ortaya çıkmış olan yapı. dünyayı ele geçirmeyi, dünya kaynaklarına hükmetmeyi ve tek dünya devletini hedefleyen bu küresel elit 70 yıldır karar mekanizmalarıyla oynuyor. ulus devletlere karşı darbeler yapıyor. kontrgerilla, glodio, terör teşkilatları, cia hapishaneleri kuruyor, adam kaçırıyor, afrika'yı, ortadoğu'yu kana buluyor. silah sanayicileri de petrol şirketleri de uyuşturucu ticareti de onların elinde. bunların bize söylemek istediği şey şu; her yerde terör var, şiddet var. bunu önlemek için bir olmalıyız, tek devlet olmalıyız, küresel olmalıyız. peki bu nasıl olacak? uluslararası çıkarlara uyarak. ama uluslararası çıkarlardan kasıt ulusların arasında ve kılcal damarlarında dolaşan çok uluslu şirketlerin kârıdır.

dediğim gibi, bu elitler savaşlardan ve iktisadi krizlerden besleniyorlar. eskiden batı dünyasının tek düşmanı sovyetler ve komünizmdi. sovyetler çöktükten sonra islam coğrafyasının zenginliklerine göz diktiler. bu elitler 2. dünya savaşı'ndan çok kâr elde ettiler. örneğin nazilerin en büyük destekçilerinden biri olan farben isimli silah fabrikasının ortaklarından biri o silah fabrikasına destek veren standard oil şirketinin patronu olan rockefeller'di. bu savaşın sonunda rockefeller yüzlerce milyon doları kasasına attı. ama birleşik devletler bu savaştan 30 milyar dolar zararla ayrıldı. bu para dış ilişkiler konseyinin denetimindeki amerikan merkez bankasından borç alınarak harcandı. amerikan merkez bankası bir şirketti ve en tepedekiler dış ilişkiler konseyi üyeleriydi. bunlar her bir dolardan çok kâr elde ediyorlardı, çünkü amerikan bankacılık sistemi = tefecilik idi. savaş sırasında new york'taki bazı bankalar nazilerin parasını aklayıp kat ve kat büyüdüler. bu bankalardan birinin başında prescott bush adında biri vardı. daha sonra oğlu ve torunu da onun izinden gidip milyarder oldular. dediğim gibi, bu işte savaşlar çok çok kârlı. dolayısıyla; savaşlara girebilmek için kitleleri ikna edebilecek bahaneler lazım. örneğin 1. dünya savaşı'nda bir amerikan gemisi batırılıp bahane üretilmişti. 2. dünya savaşı'nda ise bu bahane pearl harbor saldırılarıydı. vietnam'da ise bahane amerikan gemilerine saldırı olarak açıklandı. yukarda bahsettiğim islam coğrafyası ile ilgili planlarda ise bahane herkesin bildiği bir olay olan 11 eylül.

sonraki yazıda, diğer baskı aracı olan küresel ekonomik krizlerden beslenmelerine değineceğim.
(bkz: hangi dünya düzeni)
(bkz: masonlar)
eskiden ingiltere duzuyordu. simdi yeni dunyayi amerika duzuyor.rusyayla cin'e de ciciklarini oksatiyor.
samuel huntington'un 1994 yılında yayımladığı uygarlıklar çatışması adlı makalesinde sözünü ettiği dünya düzenidir. huntingtonun amacı abd karşısına yıkılan sovyet rejimi yerine yeni düşmanlar çıkararak onu ayakta tutmaktır.
1999 için belki kurtuluş vardı ama 2001 2002 derken işlemeye başlayan düzen. islam dünyasına şimdiden geçmiş olsun. (bkz: bop eşbaşkanı)
yeni dünya düzeninin genleşen piyonu olarak laisizm düşmanı ellerde tükiyem, yine ve yeniden düzülen konumunu muhafaza etmektedir.
düzenlerin adresi hep aynı.
değişen tek şey, düzülenin adresi ve düzülme çapı.
durmak yok, yola devam.
düzülecek uzun bir yolumuz var!
part 3

global hükümet fikrini ilk defa albert pike ortaya attı. bu moruk öldükten 7-8 sene sonra atağa kalktılar zaten. insanlık tarihinin gördüğü en büyük savaşlar, önemli siyasi kişiliklerin altüst oluşları, ekonomik bunalımlar ve dünya piyasalarındaki finansal durgunluk dikkatlice planlanmış olup bu elitlerin entrikalarından ibarettir. 1917 bolşevik devrimi, nazi almanyası'nın yükselişi, kore savaşı, vietnam Savaşı, 1898 ispanyol - amerikan savaşı, 1. dünya savaşı, 2. dünya savaşı, 1991 körfez savaşı ve 2003 ırak işgali bu planlar doğrultusuna vuku bulmuş olan olaylardır.

bu pezevenklerin finansal kaynakları haçlı seferlerine kadar dayanıyor. zaten birçok insan tapınak şövalyelerinden haberdardır, o meseleye girip zaman kaybetmeyelim şimdi. uluslararası bankerler, petrol ve savaş sanayisi baronları, büyük uyuşturucu kartelleri ve diğer büyük çokuluslu şirketler tarafından dünya ülkelerinin haritaları yeniden şekilleniyor. oligarşinin en üst katındaki sürüngenimsi ırktan gelen elitler önemli kararları brüksel'deki nato karargahının sinir merkezlerinde alıyorlar.

nato'nun askeri gücü, birleşmiş milletler, dünya sağlık örgütü ve birleşmiş milletler şemsiyesi altında çalışan tüm kurum ve kuruluşlar bu planın birer adımıdır.

amerika, ingiltere, almanya, italya, avustralya gibi önde gelen sanayi ülkeleri ve liderleri (g7/g8 üyeleri) bu komplonun aktif işbirliği katılımcılarıdır. birleşmiş milletler kosava ve bosna'ya neden seyirci kaldı sanıyorsunuz?

part 4'le tekrar birlikte olacağız arkadaşlar. saygılar sevgiler.
part 4

300 trilyon dolara mal olacağını düşündüğüm projenin yol haritasına göz atalım. el emeği göz nurudur.

bölüm 1 - para

1.a para sihirbazları
1.b bankacılık kartelleri

bölüm 2 - büyük güven

2.a askeri sanayi kompleksleri
2.b beş önemli tekeller
2.c hisse senedi sahipleri
2.d medya sahipleri

bölüm 3 - büyük güven ve batının dış politikası

3.a uluslararası ilişkiler politikası grupları
3.b vergiden muaf vakıflar
3.c imf
3.d batının hükümetler üzerindeki kontrolü

bölüm 4 - komünizm ve faşizmin dirilişi

4.a güç ve mülkiyet hakları
4.b eğitim müfredatı

bölüm 5 - küçük ülkeler

5.a 3. dünya hükümetlerini güçlendirmek
5.b kapalı ihracat

bölüm 6 - özelleştirme

6.a kamu özel ortaklığı

bölüm 7 - ekonomi

7.a yoksulluk fonksiyonu
7.b para ve maliye politikası
7.c serbest ticaret anlaşmaları
7.d açık sınırlar
7.e çevre hareketi
7.f atık aracı olan savaşlar
7.g suç toplumu
7.h hastalık

bölüm 8 - yeni siyasal sistem

8.a demokrasinin geleceği
8.b bölgesel hükümetler oluşturma
8.c üçüncü dünya savaşı
8.d dünya hükümetine geçiş

bölüm 9 - terör üzerine savaş

9.a cia / mi6 / mossad = küresel terör şebekesi
9.b kitle imha proliferatif silahlar

bölüm 10 - sıkıyönetim

10.a savaş hukuku mevzuatı
10.b silah müsaderesi

bölüm 11 - totalitarizmin yasal aparatı

11.a entegrasyon
11.b ingiliz ruh sağlığı kanunları
11.c mahkemelerin kaldırılması ve keyfi gözaltı
11.d terör tanımının genişletilmesi
11.e gözetim mevzuat
11.f iktidar sınıfları

bölüm 12 - totalitarizmin teknolojik aparatı

12.a kimlik kartları ve biyometrik tanımlama
12.b bilgisayar veritabanları
12.c dna veri tabanları
12.d vücuda yerleştirilebilir mikroçipler
12.e radyo frekansı ile tanımlama
12.f araba ve cep telefonu takibi
12.g gözetim kameraları
12.h kara bütçe finansmanı

bölüm 13 - aile ve din

13.a yeni dünya dini
13.b bohemian grove yasası
13.c robotlaştırılan genç kitleler
13.d tektanrıcılığın yasaklanması

bölüm 14 - nüfus kontrolü

14.a amaç ve yöntemler
14.b finansmanla nüfus kontrolü
14.c çevrecilik
14.d halk sağlığı politikası
14.e kanser
14.f aşılama
14.g üst düzey zihin kontrol teknolojisi
14.j florür
14.k veba salgını
14.l seyreltilmiş uranyum
14.m zorla kürtaj ve kısırlaştırma
14.n virüslü gıdalar
14.p hava modifikasyonu
14.r nanoteknoloji
14.s öjeni
güncel Önemli Başlıklar