bugün

bir erkeğin oto kontrolünün ve hormonlarının adeta kafes dövüşü yaptığı bir eylemdir.

durumu zorlaştırıcı bazı (sabah kahvaltısında fındık, badem, bal, çokokrem, janbon, somon füme yemiş olmak gibi) etkenler de hesaba katıldığında söz konusu dövüş bir vahşete dönüşebiliyor.

neyse yıl 2012. 24 yaşındayım. denizbank'ın sınavını kazanmıştım. istanbul'a bir eğitime gittik 2 ay süren. Maslak civarındaki dedeman otel'de kalıyoruz. sabah kahvaltıları muhteşem. yedim içtim bide üstüne türk kahvesi çaktım. gözler faltaşı gibi açıldı zaten. asansörle inmek yerine binanın dışından inebilecek bir enerji var içimde. eğitime gidicem işte. 8. kattan asansörü çağırdım.

asansörün kapısı bir açıldı. böyle bildiğiniz bi adım geri attım. şaşkınlık içerisindeyim. yemin ediyorum böyle üç tane 21-22 yaşlarında filinta gibi hatun. hayır hayır yosma. pijamamsı, penyemsi kısa şortlar, pürüzsüz bacaklar, biraz kabarmış dağınık uzun saçlar, esmerler, sarışınlar.. hafif tatlı bi şoparlık, uyku mahmurluğu. spora gidiyolar heralde. böyle kalbim bam güm diye atmaya başladı zaten aniden. bi sıcaklık yayıldı vücuduma. asansörün aynasında bildiğiniz yüzümdeki renk değişimini gördüm. yanaklar ve kulaklar kızardı.

bindim asansöre. gözümü kırpmadan alakasız bi yere bakıyorum. hazırolda gibi duruyorum anasını satim. kızın biri şöyle bi "ayh amma uzun sürdü" diyip saçlarını şöööööğyle bi geri attı. inanılmaz bir koku dalgası yüzüme adeta tır gibi çarptı. acı çekermiş gibi yüzümü buruşturduğumu hatırlıyorum. şampuan kokusu, deterjan, yumuşatıcı, pamuk, saç köpüğü, fondoten, taze meme ve çok hafif ter kokusu... dayanmaya çalıştım. ama yerimde duramıyorum ayağımı yere vurmaya başladım tık tık tık. hala aynı yere bakıyorum. lan ben zaten kolay tahrik olan bi adamım.. allah'ım beni mi sınıyosun yarabbim.

durum gittikçe daha kötü hale geliyordu. kızlar birbirine cevap vermeye, fıkır fıkır gülüşmeye, daha sık hareket etmeye başlamıştı. ve asansör daha 4. kattaydı. gözlerimi kapattım. meditasyon yöntemiyle bu zor durumdan kendimi kurtarabilirdim. 2 kat öyle idare ettim.

bitmek üzereydi. hissediyordum. asansör yavaşlamaya başladı. özgürlüğe birkaç saniye kalmıştı.

tam o esnada kızın biri cüzdanını düşürdü. eğilip alayım derken dengesini kaybetti ve bacağıma tutunarak yüz üstü kapaklanmaktan son anda kurtuldu.

"hınk" dedim kaldım. kız belimin hizasından kalkarken bana doğru bakarak "ah çok özür dilerim yaa" dedi. o sahneyi bilirsiniz beyler. büyük kahverengi gözler böyle hafif acımsı bir ifadeyle bakar size.

ruhumu teslim ettim. saldım gitti anasını satim. kızı kolundan tuttum. hop diye kaldırdım hafif kendime çekerek. gözlerinin içine baka baka "önemli değil" dedim. ama nasıl bir vücut dilim olduğunu bakışımı çok iyi biliyorum o an. bazen bi kadınla erkek arasında tarifi mümkün olmayan bir iletişim olur. bakışlarınla falan aslında anlatırsın hikayeyi. kızı kaldırdıktan sonra öyle bi an göz göze geldik. utandı. gözlerini kaçırdı ama kendini de çekmedi geri. en fazla 3 saniye.

kapı açıldı o an. öyle bastı geçti yanımdan hızlıca. otelin kapısından çıkarken geri baktı bana.

hala aklımda işte saniyesi saniyesine varın siz düşünün.
yılların malzemesini toplamış herif. okurken ağzından akan salyalarını gördüm yeminle.