bugün
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi15
- akp seçmeni8
- sivasspor'a verilen penaltı25
- trollerin karışması8
- bülent uygun10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü20
- fenerbahçe13
- anın görüntüsü20
- sinemaların batma aşamasına gelmesi20
- sözlük yazarlarının pankekleri13
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- patiswiss15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı13
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı33
- stanleywhite10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı9
- junkman8
- siklememenin getirdiği huzur9
- icardi190511
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması8
- yazarların en rum özelliği11
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington18
- nihavend longa12
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar9
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı9
- sözlükte fake alacak kadar ezik olmak8
- güzel kızların size abi demeye başlaması11
- arda güler9
- türk kızlarının zenci sevdası13
- susmayan durmayan israile gemi ticareti8
- bir insan sizi ne kadar kırabilir13
- şu anda çalan şarkı11
- sevgili kendim12
- afrika ülkeleri ve türkiyedeki enflasyon oranları29
- abberline tarzı saçma sapan başlıklar açmak8
- icardinin bir haftada 600 üzeri entry girmesi8
- ekşi sözlük16
- türk kızlarının beğendiği erkek tipi16
- bir kadına yaklaşıp adres sormak9
bir erkeğin oto kontrolünün ve hormonlarının adeta kafes dövüşü yaptığı bir eylemdir.
durumu zorlaştırıcı bazı (sabah kahvaltısında fındık, badem, bal, çokokrem, janbon, somon füme yemiş olmak gibi) etkenler de hesaba katıldığında söz konusu dövüş bir vahşete dönüşebiliyor.
neyse yıl 2012. 24 yaşındayım. denizbank'ın sınavını kazanmıştım. istanbul'a bir eğitime gittik 2 ay süren. Maslak civarındaki dedeman otel'de kalıyoruz. sabah kahvaltıları muhteşem. yedim içtim bide üstüne türk kahvesi çaktım. gözler faltaşı gibi açıldı zaten. asansörle inmek yerine binanın dışından inebilecek bir enerji var içimde. eğitime gidicem işte. 8. kattan asansörü çağırdım.
asansörün kapısı bir açıldı. böyle bildiğiniz bi adım geri attım. şaşkınlık içerisindeyim. yemin ediyorum böyle üç tane 21-22 yaşlarında filinta gibi hatun. hayır hayır yosma. pijamamsı, penyemsi kısa şortlar, pürüzsüz bacaklar, biraz kabarmış dağınık uzun saçlar, esmerler, sarışınlar.. hafif tatlı bi şoparlık, uyku mahmurluğu. spora gidiyolar heralde. böyle kalbim bam güm diye atmaya başladı zaten aniden. bi sıcaklık yayıldı vücuduma. asansörün aynasında bildiğiniz yüzümdeki renk değişimini gördüm. yanaklar ve kulaklar kızardı.
bindim asansöre. gözümü kırpmadan alakasız bi yere bakıyorum. hazırolda gibi duruyorum anasını satim. kızın biri şöyle bi "ayh amma uzun sürdü" diyip saçlarını şöööööğyle bi geri attı. inanılmaz bir koku dalgası yüzüme adeta tır gibi çarptı. acı çekermiş gibi yüzümü buruşturduğumu hatırlıyorum. şampuan kokusu, deterjan, yumuşatıcı, pamuk, saç köpüğü, fondoten, taze meme ve çok hafif ter kokusu... dayanmaya çalıştım. ama yerimde duramıyorum ayağımı yere vurmaya başladım tık tık tık. hala aynı yere bakıyorum. lan ben zaten kolay tahrik olan bi adamım.. allah'ım beni mi sınıyosun yarabbim.
durum gittikçe daha kötü hale geliyordu. kızlar birbirine cevap vermeye, fıkır fıkır gülüşmeye, daha sık hareket etmeye başlamıştı. ve asansör daha 4. kattaydı. gözlerimi kapattım. meditasyon yöntemiyle bu zor durumdan kendimi kurtarabilirdim. 2 kat öyle idare ettim.
bitmek üzereydi. hissediyordum. asansör yavaşlamaya başladı. özgürlüğe birkaç saniye kalmıştı.
tam o esnada kızın biri cüzdanını düşürdü. eğilip alayım derken dengesini kaybetti ve bacağıma tutunarak yüz üstü kapaklanmaktan son anda kurtuldu.
"hınk" dedim kaldım. kız belimin hizasından kalkarken bana doğru bakarak "ah çok özür dilerim yaa" dedi. o sahneyi bilirsiniz beyler. büyük kahverengi gözler böyle hafif acımsı bir ifadeyle bakar size.
ruhumu teslim ettim. saldım gitti anasını satim. kızı kolundan tuttum. hop diye kaldırdım hafif kendime çekerek. gözlerinin içine baka baka "önemli değil" dedim. ama nasıl bir vücut dilim olduğunu bakışımı çok iyi biliyorum o an. bazen bi kadınla erkek arasında tarifi mümkün olmayan bir iletişim olur. bakışlarınla falan aslında anlatırsın hikayeyi. kızı kaldırdıktan sonra öyle bi an göz göze geldik. utandı. gözlerini kaçırdı ama kendini de çekmedi geri. en fazla 3 saniye.
kapı açıldı o an. öyle bastı geçti yanımdan hızlıca. otelin kapısından çıkarken geri baktı bana.
hala aklımda işte saniyesi saniyesine varın siz düşünün.
durumu zorlaştırıcı bazı (sabah kahvaltısında fındık, badem, bal, çokokrem, janbon, somon füme yemiş olmak gibi) etkenler de hesaba katıldığında söz konusu dövüş bir vahşete dönüşebiliyor.
neyse yıl 2012. 24 yaşındayım. denizbank'ın sınavını kazanmıştım. istanbul'a bir eğitime gittik 2 ay süren. Maslak civarındaki dedeman otel'de kalıyoruz. sabah kahvaltıları muhteşem. yedim içtim bide üstüne türk kahvesi çaktım. gözler faltaşı gibi açıldı zaten. asansörle inmek yerine binanın dışından inebilecek bir enerji var içimde. eğitime gidicem işte. 8. kattan asansörü çağırdım.
asansörün kapısı bir açıldı. böyle bildiğiniz bi adım geri attım. şaşkınlık içerisindeyim. yemin ediyorum böyle üç tane 21-22 yaşlarında filinta gibi hatun. hayır hayır yosma. pijamamsı, penyemsi kısa şortlar, pürüzsüz bacaklar, biraz kabarmış dağınık uzun saçlar, esmerler, sarışınlar.. hafif tatlı bi şoparlık, uyku mahmurluğu. spora gidiyolar heralde. böyle kalbim bam güm diye atmaya başladı zaten aniden. bi sıcaklık yayıldı vücuduma. asansörün aynasında bildiğiniz yüzümdeki renk değişimini gördüm. yanaklar ve kulaklar kızardı.
bindim asansöre. gözümü kırpmadan alakasız bi yere bakıyorum. hazırolda gibi duruyorum anasını satim. kızın biri şöyle bi "ayh amma uzun sürdü" diyip saçlarını şöööööğyle bi geri attı. inanılmaz bir koku dalgası yüzüme adeta tır gibi çarptı. acı çekermiş gibi yüzümü buruşturduğumu hatırlıyorum. şampuan kokusu, deterjan, yumuşatıcı, pamuk, saç köpüğü, fondoten, taze meme ve çok hafif ter kokusu... dayanmaya çalıştım. ama yerimde duramıyorum ayağımı yere vurmaya başladım tık tık tık. hala aynı yere bakıyorum. lan ben zaten kolay tahrik olan bi adamım.. allah'ım beni mi sınıyosun yarabbim.
durum gittikçe daha kötü hale geliyordu. kızlar birbirine cevap vermeye, fıkır fıkır gülüşmeye, daha sık hareket etmeye başlamıştı. ve asansör daha 4. kattaydı. gözlerimi kapattım. meditasyon yöntemiyle bu zor durumdan kendimi kurtarabilirdim. 2 kat öyle idare ettim.
bitmek üzereydi. hissediyordum. asansör yavaşlamaya başladı. özgürlüğe birkaç saniye kalmıştı.
tam o esnada kızın biri cüzdanını düşürdü. eğilip alayım derken dengesini kaybetti ve bacağıma tutunarak yüz üstü kapaklanmaktan son anda kurtuldu.
"hınk" dedim kaldım. kız belimin hizasından kalkarken bana doğru bakarak "ah çok özür dilerim yaa" dedi. o sahneyi bilirsiniz beyler. büyük kahverengi gözler böyle hafif acımsı bir ifadeyle bakar size.
ruhumu teslim ettim. saldım gitti anasını satim. kızı kolundan tuttum. hop diye kaldırdım hafif kendime çekerek. gözlerinin içine baka baka "önemli değil" dedim. ama nasıl bir vücut dilim olduğunu bakışımı çok iyi biliyorum o an. bazen bi kadınla erkek arasında tarifi mümkün olmayan bir iletişim olur. bakışlarınla falan aslında anlatırsın hikayeyi. kızı kaldırdıktan sonra öyle bi an göz göze geldik. utandı. gözlerini kaçırdı ama kendini de çekmedi geri. en fazla 3 saniye.
kapı açıldı o an. öyle bastı geçti yanımdan hızlıca. otelin kapısından çıkarken geri baktı bana.
hala aklımda işte saniyesi saniyesine varın siz düşünün.
yılların malzemesini toplamış herif. okurken ağzından akan salyalarını gördüm yeminle.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar