bugün

Sana bir yaşam ihsan etmişler. Yememiş içmemeii yedirmişler. Bazı günler sen yüzünden uykusuz kalmışlar acı gününde mutlu gününde hep yanında olmuşlar.
Bunca iyiliğe karşılık insanda minnet duygusu olacağı düşünülerek çocukların anne ve babasına bakma düşüncesi vardır.
Ayrıca dinimizde bunu emrediyor.
Çünkü insanları sadece kendi vicdani duygularına bırakmakla bir şeyi kurallarla müeyyidelerle düzenlemek arasında dağlar kadar fark var.
O halde hiç kanunlar olmasın herkes kendi vicdani duygularına göre hareket etsin.
Dinimiz sosyal hayatı bu şekilde regule etmeye çalışıyor.
Bu zihniyetle çocuk doğurup büyüten ebeveynler, bencil, çıkarları uğruna üreyen kişiler topluluğudur.

Evet aile sevgisi ve bağlılığıyla büyüyen bir çocuk için bu bir zorunluluk değil, yüreğinin sesidir.
Ama asla bir zorunluluk olarak görülmemeli, yapamayanlar kınanmamalı, eleştirilmemelidir.

Elbette destek olunmalı, imkanlar el verdiğince maddi ve manevi olarak yanlarında olunmalıdır.
Lakin bana bakmaya mecbursun gibi bir söylem son derece duygusuz ve sevgisiz bir emirdir.

Günümüz insanının yoğun ve yorucu iş, aile, sosyal yaşamı birebir bakmaya uygun olmayabilir, bunu, bir yardımcı ayarlayarak ya da insani koşullarda hizmet veren huzurevleriyle de pek alâ gerçekleştitebilir ama tabii ki üstlerinden ellerini, dikkatini ve sevgisini eksik etmeden.

Ben kendi adıma diyorum ki:
Evladımın bana birebir bakma gibi bir zorunluluğu yoktur, paşa paşa huzurevine gider, yaşıtlarımla kahve höpürdetmeyi, iki kelam ederek yaşamayı tercih ederim.
Yeter ki, sevgisini eksik etmesin!
güncel Önemli Başlıklar