bugün

evet efendim ilginç anlardır. herşey günlük güneşlik lalalala'yken bi anda bişey görürsünüz, duyarsınız, anımsarsınız; bütün moraliniz yerle bir olur, yaşama sevinciniz kaçar gider. örneğin : sınavdan 60 üstü beklerken 0-10 arası bir not almak ya da eve gelen ustanın çatalının gözükmesi gibi.*
tavlamaya çalışılan kıza yazılan 4 sayfalık bir mesaj, ardından iltifat yağmuru, üzerine duygu içeren anılar anlatmak gibidir. sonuç: o kadar mesaja yazılan sadece tamam. cevabının insanı hayattan soğutur.
15 gün içinde ödeyecem dediği halde bir buçuk yıldır aldığı borç parayı geri ödemediği gibi telefonlara da çıkmayan tanıdığı hatırlamak bu anlardandır.
yaşar şarkısı duymak.
anneyle tartıştıktan sonraki pişmanlık anıdır. onun aslında haklı olduğunun, saçma bir şekilde karşı çıkıldığının, çocuk gibi davranıldığının ve onu üzmüş olduğunun farkına varılmasıyla oluşan o ruh hali; kişiyi kendinden ve hayattan soğutabilir. ağlamakla sonuçlanabilir de ve bu biraz olsun rahatlatacaktır. yaşama sevincinizin geri gelmesini istiyorsanız daha fazla üzülmeden gidip özür dilemeniz gerekmektedir.
sabahın köründe kalkarsınız, hazırlanır yola koyulursunuz. otobüsün olmadığı yerde minibüsün abdurrahman çelebi sayıldığı bi istikamete sahipse güzergahınız binersiniz minibüse. akabinde hayat enerjinizi acımasızca çeker kulaklarınıza çalınan müzik.
(bkz: önce birkaç damla yaş)
büyük uğraş ve fedakarlıklarla yaptığınız bir işin ardından kimseden takdir göremeyip üzerine gereksiz kişilerce işinize yapılan eleştirileri dinlemek yaşama sevincini sömüren en iğrenç anlardandır.
(bkz: tecrübeyle sabit)
işini düzgün yapmayan, yavaşlatan insanlara muhtaç olunan zamanlar. bu kişiler genellikle devlet memurlarıdır.
galatasaray ın gol yediği an...
dersi falan unuturum bi anda.
gece vakti otururken gözünüzün önünden anlamsız bir yöne çok hızlı bir böcek geçmesi.