bugün

gelecekte yaşanabileceklerin tasaları ve geçmişteki hayal kırıklıklarının arasında ki kısacık zaman dilimi...

en azından böyle olmamalı ama bir çoğumuz için malesef böyle. asıl hayat şu an klavyeye bastığım andır en güzeli anı yaşamaktır.
bilimci babalara göre, yaşam bir yanma, bir oksidasyon sürecinden başka birşey değildir...
tembellik dünya'da en büyük şeyin israfıdır: yaşamın. jeremy taylor
ölüme verilen randevudur.
hala anlayamadığımız şey.
beşikle mezar arasındadır.
islam a göre bir nevi öngörüşme.
Özgürlüğü gerçekten yaşamayan insanların saçmalamasını sağlayan zamanın tümü. insanın zaaflarından ve korkularından yararlanıp bunu mantıksız da olsa gözdağı vererek anlatan insanlar; şu güne kadar adı bilinen ve unutulmayan insanlardır. bilinmeyenlerinin hikayelerini ise 3-4 yıldır uğraşmama rağmen çözemedim. söylemezler onlar çünkü. Anlatmaya gerek duymazlar. bilirler, anlatsalar da hiç farketmeyeceğini. susarlar bu yüzden. peygamberler, krallar, şehzadeler, cariyeler vs... her birisi de kanırta kanırta gelmiştir bu güne. ismi değil cismi vardır onların. düşünmüşlerdir zamanında zekice. bir gün öleceklerini bilmelerine rağmen o tarihe kadar nasıl güzel günler geçiririm derdindelerdir. ihtimaller de önemlidir. çaktırmadan onlarda önsemsenmiştir ama unutulan bir şey var;

o gün size dua edenin torunu, bugün sizi hiç sevmiyor..
BÖYLE BiR ŞEYDiR YAŞAM

Gözler hızla hareket eder
Gerilmiştir bedenin kasılır baştan aşağı
Sakinliğinle telaşın arasındaki mesafe
En kısa zamanda geçilir kargaşan büyüdükçe
Kim bilir kaç tane daha var senin gibi?
Her nefes ayrı bir şaşkınlık yaratır yine de..
işte böyle bir şeydir yaşam
Bu kavruk derinin altında..

Koklayarak yürüyorsan toprağı
Normaldir yılanlarla karşılaşman
Koklayarak yaşamayı seviyorsan..
Ya da kızartınca güneş kumları
Cehennemi dünyada yaşaman..
Normaldir..

Bir ağaç altı gölgesi cennetin oluverir
Dalıp gider gözlerin ufkun kızıllığına
Bol acılı heyecanla çarparken kalbin
Yenilerini beklersin
Günü kurtarmanın ve gölgenin verdiği rahatlıkla..
Çok kısadır ziyareti rahatlığın..
Kolay da değildir tadını çıkarmak
Rüyalardaki engin deryaların..

Vaat edilenler değil
Kendine vaat ettiğin kadardır yaşam..
Heyecanların kadardır kısa soluklanmalarda
Her verilen nefes en az içimize çektiğimiz kadar değerlidir..
işte böyle bir şeydir yaşam ;
Akıp giden bir nehirdir,
Bu kavruk derinin altında..

Samuelenko
farkına vardığımdır,boş bir odada sessiliğe dalımışken kapı gıcırtısıyla irkilip.bu kadar basittir varlık.ve gıcırtı kadar geçicidir.
yaşam kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir. neler söylediğin ve ne demek istediğindir, söylediklerinin arkasında durmandır...
-''yaşam uğruna yaşamaya değecek bir yaş am bulduğunda güzeldir''.

Bir vatandaş.
bu kadar büyük görme kendini yaşam,
Küçümsediğin ölüm olmasa ne değerin kalır?
Kavuşmak dediler yaşama,
Oysa ayrılıktan kaçmak yaşam, ölümden.
ölüme gebe bir rüya.
kimi zaman el konulan
kimi zaman yarım kalan
kimi zamanda yaşatılmayandır.
ama her zaman candır, canandır.
anne karnına düşmüş iki aylık ceninde aynı savaşın kahramanıdır, ecel terlerini arzuyla silen asırlık insanda.
yaşam, an ve an yokolandır.
mezarın tesellisinde, toprağın tecellisinde yine ve biteviye can bulandır.
senaryosu hazır ve başrolünü üstlendiğin bir süreç içersinde başından geçenlerin tamamına verilen ad.
'kimileri için ilk 3 harfinden ibarettir "yaşam" kimileri için son iki harfinden.
sular yükselince balıklar karıncaları yer.sular çekilince de karıncalar balıkları.kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir.çünkü kimin kimi yiyeceğine 'suyun akışı' karar verir.*
Şimdilik ölümüne kadar hayattasın.
yaşamımız, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür.
Adına "yaşam" denilen o karmaşık, dev puzzle'ı tamamlamak için binlerce parçanın doğru yerlere yerleştirilmeleri gerekmiyor; yaşamın kendisi doğru parçaların doğru boşluklara yerleştirilmelerinden değil, varolan parçalarla bir bütün oluşturulmasından ortaya çıkan kocaman bir yanlış zaten...
Yaşamı anlamaya başladığın andır durabilmek ayak üstünde. Sorun bu zaten, başkasıyla olmak, başkasının olmak değil. Kendi başına başkasıyla, başkasıyla kendin olmak. *
hiçbir anlam yüklenemeyen, ölüme kadarki hayatta olunan süre.
doğum ve ölüm arasında nefes almakla geçen yokoluş sürecidir.
mecburiyet ilkesi,bilinmez gereklilik.