bugün
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı16
- nervio'ya aşık olmak9
- kent lokantası niye bedava değil demek19
- escort fiyatlarının güncellenmesi11
- icardi1905 silik olsun kampanyası25
- karınıza range rover alır mısınız23
- evlilik13
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi13
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır17
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu38
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi10
- anın görüntüsü16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- icardi190518
- ali erbaş18
- türkiye işçi partisi11
- futbolcu ismiyle nick almak15
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss21
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi15
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
ben de yaşadım böyle bir garip bir şey.
pandemiden önceydi... şehirler arası taşra seyahatim sırasında arabamla giderken yolun kenarında gördüğüm köy, hiç yabancı gelmemişti. sanki buradaya daha önce gelmiştim. ancak bir gariplik vardı ben bu yoldan ilk kez geçiyordum.. az sonra köy sapağına geldim ve durup araçtan indim. tam karşımda bir tabela vardı ve tabela da " dejavu köyüne hoş geldiniz" yazıyordu.
pandemiden önceydi... şehirler arası taşra seyahatim sırasında arabamla giderken yolun kenarında gördüğüm köy, hiç yabancı gelmemişti. sanki buradaya daha önce gelmiştim. ancak bir gariplik vardı ben bu yoldan ilk kez geçiyordum.. az sonra köy sapağına geldim ve durup araçtan indim. tam karşımda bir tabela vardı ve tabela da " dejavu köyüne hoş geldiniz" yazıyordu.
--spoiler--
traktörü bir anda durdurdu ve sarsıldık.
--spoiler--
birden kendime geldim. meğerse traktör diye bindiğim bir eşekmiş.
çok geçmeden köy kahvesine girdim.
bana ne öyle bir ev ne öyle bir eşek olduğunu malı hangi torbacıdan aldıysam numarasını vermemi istediler.
herkes birden kahvedeki en yaşlı saçı sakalı birbirine karışmış dayıya odaklandı.
dayı kısık sesle aslında biz de yoğuz yeğen dedi.
traktörü bir anda durdurdu ve sarsıldık.
--spoiler--
birden kendime geldim. meğerse traktör diye bindiğim bir eşekmiş.
çok geçmeden köy kahvesine girdim.
bana ne öyle bir ev ne öyle bir eşek olduğunu malı hangi torbacıdan aldıysam numarasını vermemi istediler.
herkes birden kahvedeki en yaşlı saçı sakalı birbirine karışmış dayıya odaklandı.
dayı kısık sesle aslında biz de yoğuz yeğen dedi.
Güzel hikaye kitabı ne zaman çıkar.
(bkz: karlı kayın ormanı)
bundan birkaç yıl önceydi. uludağ yolunda arabam bozulmuştu. hava buz gibiydi. alabildiğine bir fırtına vardı. arabanın içerisinde kalsam sabaha kadar kesin donardım. telefon çekmiyordu. derken ağaçların ilerisinde bir kulübe olduğunu fark ettim. o kısa mesafe fırtına yüzünden sanki bir saat sürmüştü.
kapıyı çaldım. orta yaşlı bir adam ve bir kadın açtı. fırtınada dışarıda kaldığımı, yardıma ihtiyacım olduğunu söyledim. beni memnuniyetle eve buyur ettiler. iki tane de tatlı mı tatlı çocukları vardı. bana sıcak bir çorba ardından da çay verip oturma odasındaki kanepeye yatağımı hazırladılar. dünyada böyle insanların hala var olduğunu bilmek bana hüzün vermişti. o sıcacık evde sabaha kadar deliksiz bir uyku çektim.
ancak ev gereğinden fazla sıcak gibiydi. bir kömür sobası vardı ve alabildiğine yanıyordu. evi o kadar ısıtıyordu ki terliyordum ve üzerimdeki battaniyeyi atmak zorunda kaldım.
sabah kuş sesleri ile uyandım, ancak afyonum patladıktan sonra kuş seslerinin çok yakından geldiğini fark ettim. gözlerimi açtım ve o an dehşete kapıldım. ortada ne ev vardı ne de evde yaşayanlar. uzun süre3 önce terk edilmiş bir evin kalıntıları içerisindeydim ve eşyaların hepsi is ve kurum içindeydi. tepemde bir çatı olmadığı halde nasıl o fırtınada zerre ıslanmadım, bir türlü anlayamıyordum.
ürkütücü bir andı ve hemen arabama koştum. tahmin ettiğim gibi çalışmıyordu ve telefon da hala çekmiyordu. tam o anda traktörü ile oradan geçmekte olan bir köylü imdadıma yetişti. arabamı traktörün arkasına bağladık ve çekerek ilçe merkezine doğru yola çıktık. köylü bana dün geceyi dışarıda nasıl geçirdiğimi sordu. ona kulübeden ve aileden bahsettim.
traktörü bir anda durdurdu ve sarsıldık. "sen kafayı mı yedin?" dedi şaşkınlıkla. "neden?" diye sordum. "o aile beş sene önce sobadan çıkan yangında öldü. anne, baba ve iki çocuk. cesetler çıkarılırken ben de oradaydım." dedi.
kapıyı çaldım. orta yaşlı bir adam ve bir kadın açtı. fırtınada dışarıda kaldığımı, yardıma ihtiyacım olduğunu söyledim. beni memnuniyetle eve buyur ettiler. iki tane de tatlı mı tatlı çocukları vardı. bana sıcak bir çorba ardından da çay verip oturma odasındaki kanepeye yatağımı hazırladılar. dünyada böyle insanların hala var olduğunu bilmek bana hüzün vermişti. o sıcacık evde sabaha kadar deliksiz bir uyku çektim.
ancak ev gereğinden fazla sıcak gibiydi. bir kömür sobası vardı ve alabildiğine yanıyordu. evi o kadar ısıtıyordu ki terliyordum ve üzerimdeki battaniyeyi atmak zorunda kaldım.
sabah kuş sesleri ile uyandım, ancak afyonum patladıktan sonra kuş seslerinin çok yakından geldiğini fark ettim. gözlerimi açtım ve o an dehşete kapıldım. ortada ne ev vardı ne de evde yaşayanlar. uzun süre3 önce terk edilmiş bir evin kalıntıları içerisindeydim ve eşyaların hepsi is ve kurum içindeydi. tepemde bir çatı olmadığı halde nasıl o fırtınada zerre ıslanmadım, bir türlü anlayamıyordum.
ürkütücü bir andı ve hemen arabama koştum. tahmin ettiğim gibi çalışmıyordu ve telefon da hala çekmiyordu. tam o anda traktörü ile oradan geçmekte olan bir köylü imdadıma yetişti. arabamı traktörün arkasına bağladık ve çekerek ilçe merkezine doğru yola çıktık. köylü bana dün geceyi dışarıda nasıl geçirdiğimi sordu. ona kulübeden ve aileden bahsettim.
traktörü bir anda durdurdu ve sarsıldık. "sen kafayı mı yedin?" dedi şaşkınlıkla. "neden?" diye sordum. "o aile beş sene önce sobadan çıkan yangında öldü. anne, baba ve iki çocuk. cesetler çıkarılırken ben de oradaydım." dedi.
güncel Önemli Başlıklar