bugün

bizi yazmaya itenin ne olduğunu buldum sonunda: içimizdeki o kimselerinkine benzemez, derin ve yoğun dünyayı anlatma ve diğerlerini buna hayran bırakma dürtüsü.

Hergünün hayatını yaşarken karşılaştığımız hiç kimse yeteri kadar donanımlı ve duyarlı değil. Ya göremiyorlar ya da bakmıyor şaşkınlar. Oysa bizim adamız en güzeli. Gemileri bir batsa, kumsallarımıza bir sürüklenseler bilinçsiz, yarı baygın, görecekler ne harika olduğumuzu. Yani ada sahillerimizin reklamını yapmak için yazarız.

Önce bu işi bizden önce yapmaya başlayanlar arasından hayran olunacakları bulur çıkarır ve hafif hafif taparız. Sonra okudukça özgüvenimiz artar, kusurlarını bulmaya başlarız. Kimi buralarda kalır. Kimimiz gemi azıya alır, -ben daha iyisini yaparım- evresine geçeriz. Öyle ya; hepimizin hayatı romandır, bir dinleyen bulsak en az on volümlük bir seri çıkarırız kasmadan.

yazar notu: Benim hayatımdan roman falan çıkmaz. Öyle uzun soluklu hiç birşey yaşamadım ben. Olaylarımın arasında mekan, zaman ve kişi bütünlükleri yok. Kekeme de değil, hıçkırık gibi şeyler. Bu yüzden entrylerle kifayet ediyorum. Sıradaki !

(bkz: her tanrı bilinmek ister)
(bkz: internette yazı yazmanın mantıksızlığı)
(bkz: yazar olmak isteyenlere tavsiyeler)
yazmak okunmak içindir.
yıllar önceydi. birçok ergen gibi günlük tuttuğum zamanlar. pembe kaplı bir defter ve sayfaların üstünde gezinmeye çalışan kalemim. duygusal ağıtlar parçalamıyordum. sadece saçmalıyordum.
düşündüğümü hatırlamaya çalışmak birazdan yazmaya çalışacağım ve belki de saçmalayacağım yazı için önemli. belki görürsem hatırlarım. az müsade.
o saçma günlüğü bulamadım. fakat yazdıklarımı hatırlıyorum yavaş yavaş.

koskoca bir hiç. sadece hatırladığım komik olmaya çabaladığımdı. okunmak için.
dikkat çekebilmek için.

ilk insan duvarlara yakaladığı bizonları ya da her neyse onları çiziktirirken etrafındakilerin görmesini istemez miydi?
istemese neden çizsin.
neden herkes tarihi farklı yorumlar. neden her dinin aynı öğretiden çıkmış onlarca fikri var.
mezhepler, tarikatlar.

okunmak için....
anlaşılmak için. üstünlük kurmak için.
insan olarak doğduğumuz şu dünyada dahi egomuzu, gücümüzü gösterebilmek için .

yüzyüzeyken söyleyemediğimiz herşeyi bir mesajda öylesine güzel söyleriz ki karşımızdaki öylece kalır. o an karşılığını sadece kelimelerle verebileceği ve bizim yeniden gücümüzü toplayıp göğsümüzü kabartarak bir tavuskuşu gibi egomuzun kabarmasına fırsat verecek kadar zamanımız vardır artık. ilk insan öldürdüğü hayvanları rakibine gösterip de aha da bunları öldürdüm dediğinde bir adet daha fazla öldüren "rakibinin" -bu rekabeti sağlayan da ego değil mi- karşısında ne de güçsüzdür.

yazmak anlaşılmaya çalışmak için değil mi. yalnızlığı örtmek için... olmadığımız gibi olabilmek, söylemek istediklerimizi söyleyebilmek, ifade edebilmek için.
bazen kitleleri etkilemek için yalanları daha rahat savurabilmek için. mutsuzluğunu başkalarına yükleyebilmek içindir yazmak kimi zaman.

yazmak okunmak içindir.
ve güçlü görünmek.
olamadığımız gibi.

öylesine kendim gibi yazdım ki. güçlü bile görünemedim.
Bu sözlükte karşılanamayandır. Beğenmiyorsan git be üff slkk diyenleri duyar gibiyim.
kimi zaman içi rahatlatmaktır.
Yazılmış olan bir şeyleri okumak istemekle benzer bi sebep.
bazımız farkındayız, bazımız değiliz. ama insanın konuşmaktan daha çok yazmaya ihtiyacı var.
bunu anonim olarak yapmak, tanınmadan, yargılanmadan, yadırganmadan yapmak büyük lüks bence.

çünkü konuşamıyoruz,
herkes çok meşgul, bize ait olmayan işlerde başkaları için çalışıyoruz,
herkes biraz daha fazla kazanmak istiyor, telefon modelini yükseltmek, ev almak, arabasını değiştirmek,
bu yüzden bize verilen isimlerle mutlu olmamız sağlanıyor. bunlar arasında konuşmaya vakit yok.
müdür genel müdür olmak istiyor, genel müdür ceo olmak. bunun sonu yok.
garson şef garson olsam diyor, aşçı baş aşçı olunca mutlu olacağını sanıyor.
aslında olayın bunlarla alakası yok.

zaman zaman bunun farkındalığını yaşıyoruz.
sonra gelen elektrik faturası, gelen kira zamanı bizi kendimize gelmemize izin vermeden eskiye döndürüyor.

dertleşemiyoruz.
herkesin derdi para. konuşamıyoruz.
mesela sen, bu yazıyı okurken beş saniye ara ver ve düşün,
bugün iş dışında, gerekliliklerin, zorunlulukların dışında, kaç kişiyle konuştun?
hayatına dair, veya onların hayatına dair, dünyaya dair, veya sevdaya dair, farketmez,
kaç kişiyle ne kadar konuştun?

o yüzden yazmak iyi. yazmak güzel. yazmak gereklilik.
herkes daha çok yazsa, dünya bu kadar boktan bi yer olmazdı.
Yalnızlıktan son noktaya gelen kişinin hissettiği ihtiyaçtır.Duyguları kağıda dökerek kalemle kağıtla dertlesmektir bir nevi.
Birden gelir ve o anda yazmak çok rahatlatır. Sonraya bırakılmaz bırakılırsa etkisi kalmaz.
güncel Önemli Başlıklar