bugün

küçük yaşlarda türlü hurafelerle veya bizzat yaşanılan deneyimler sonucu kazanılan korkuların yıllar geçmesine rağmen yenilememesi durumudur.
örneğin;
gece mezarlığın yanından geçerken içimizin ürpermesi ve tırsmamız gibi şeyler.
karanlıkta uyumak.
(bkz: köpek)

O kadar da çoklar ki, her yerdeler.

(bkz: I see köpeks everywhere)
köpek korkusu.
kedi korkusu.
merdivende ayağımın kayması ve alnımın merdivenin sivri yerine girmesi ya da oranın alnıma girmiş olması korkusu beni arada bir yoklar.
Karanlık, büyük köpek, fermuara sıkışma korkusu.
aileden herhangi birine zarar gelme korkusu
geceleyin mezarlık korkusu ( ki bu çok normal birşey )
masanın üstündeki birşeyin yere düşecek olduğu an
köpek. belimde silah taşıyor olsaydım heralde gördüğüm her köpeği öldürürdüm korkudan.

edit: eksi atanı da vuracam.
şimşek çakması, gök gürültüsü.
giden arabayı geri vitese takmak. korkudan deneyemedim.
küçükken geceleri ormandan ve denizden çok korkardım.hala içimi ürpertir.
aile bireylerinden birini ya da sevilen birini kaybetme korkusu.
düdüklü tencerenin surata patlama ihtimali.
kaynar su, kızgın yağ veya kezzap gibi maddelerle haşlanma ihtimali.
burnumun kırılma ihtimali.
yükseklik, reddedilme, yaşlı teyzelerden azar yeme korkusu bunların başında gelir.
zifiri karanlıkta uyumak.
kızartma yaparken kızgın yağ sıçrama ihtimali.
çay koyarken çaydanlığın elinden kayma düşüncesi.
yalnızlık.
yalnız kalınca salak salak triplere girerim, ağlamaya falan başlarım.
kedi fobisi.
insan korkusu.
örümcek.
esrarengiz gecenin karanlığında ölme korkusu özetleyecek olursak akşam yatıp sabaha o yataktan kalkamama korkusu...
iğne efenim bildiğiniz iğne korkusu şu yaşımda korktuğumdur.
evde kimse yokken eve girmek tek başına.
balon.
elimde falan patlasa direk bayılırım.
Kimsede yazmamış, kara böcektir efendim. Çocukken evimden uzak bir yerde senelerce yatılı kalmamdan kelli, birçok kötü anıya sahibimdir bu böceklerle ilgili. Ammada kafiyeli oldu yav heheh ..Bazı geceler yatakhaneye geç inerdim. indiğimde ışıklar çoktan sönmüş olurdu ve ben o ışıkları açamazdım. Sıkıysa aç. Açta gör, başına geleni.. Sağa sola çarpa çarpa yatağımı bulup, örtüsünü kaldırdığımda, bembeyaz çarşafın üstünde minik siyah bilardo topları gibi dağılırdı bunlar. Çığlık atsan atılmaz, ucunda dayak var. Çaresiz, gitmelerini beklerdim. Yatağa girdiğimde bin bir soru gelirdi aklıma. Gittiler de nereye gittiler acaba? Yatağın yanındalar mı, yastığın başındalar mı, nerede bu ipneler? Efenim kulağımı mulağımı güzelce sarar öyle uyuyuverirdim bende. Ama havalar biraz ısındığında hiç çekilmezdi doğrusu. Eşek kadar oldum ama bu korkuyu yenemedim.
karanlıkğa dair herşey.