bugün

Balkon kapısından gelen rüzgar sesi uykuları haram ederdi.
(bkz: alaturka tuvalet) korkulu rüyamdı.
palyaço.
Hiç unutmam annem bana bir keresinde böyle üzerinde pijamalı ayıcık olan bir panduf almıştı ayıcığa basınca horluyordu her ses çıkardığında deli gibi ağlıyordum sonra o pandufu anneme bıçaklatmıştım.
Sayko bir çocuktum.
atların dişleri, köpeklerin uluması ve elektrikler kesilmişken duyulan gökgürültüsü.

kabuslarım hala bunlar üzerinedir.

mutlaka karanlık bir gecede; köpekler ulurken duyduğum gökgürültüsü sesiyle beraber bir at tarafından ısırılırım.
yatağın altında kenardan sarkan bacağımı ve kolumu kapmak için bekleyen canavar.
Şeytandan korkardım, bizzat kendisi oldum.
arena dış ses.
Uçaktan korkardim.
ayaklarım açıkta kalırsa kedilerin yiyeceğini düşünürdüm. hala da öyle düşünüyorum bir de evde üç tane kedi var artık yenilebilitesi de var yani. o yüzden allahın 55 derece sıcağında bile illa ayaklarımı örterim.
tipsiz bi ümraniye sapığı vardı tvde her haberde çıkıyordu herifin robot resmi kendisinden daha korkunçtur herhalde. bembeyaz hayalet gibi. karanlık bir yerde yanlız kalınca o aklıma geliyordu nereye kaçacağımı şaşırıyordum.
annemin intihar edebileceği düşüncesi.
Dizilerde ki cehennem sahnelerinden ve kendi hayal gücümle uydurduğum canavarlardan. Bir de bunlar hep uyurken aklıma gelirdi ciddi ciddi altıma işerdim. Okula başlayana kadar bezlenmiştim çok afedersiniz.
babamın işten çıkınca eve gelmeyecek korkusu. başına bir şey gelecek de eve gelemeyecek diye korkardım.
Gök gürültüsü bi de rüzgarda sallanan kavak ağaçlarıdır.
fotoğrafın içinde kalmak. dünyanın en absürt korkusu olsa gerek.
Uykulu ve baygın bir sesle, müezzin tarafından zoraki biçimde okunduğu bariz belli olan sabah ezanı.

Evin aydınlık odasından karanlık odasına geçiş yapma isteği hasıl olunca, bir daha geri dönemeyebilirim hissiyatı.

Söylenmiş ama ben de söyleyeyim,
Uğur Dündar'ın sunduğu arena programındaki dış ses.
bostana gittiğimde olmuş karpuz bulamamak. *
o yüzdendir ki hala tarlada koca koca karpuzlar görüdğümde içimi sevinç kaplar. koparmasam da gidip şöyle bir iki tık tık yaparım.
Cinler. Nasıl korkuttularsa hala geceleri aklıma gelir.
Her şey. Cidden her şeyden korktuğum bir dönem vardı.
Stephen king'in romanından uyarlanan bir film vardı (bkz: it) o filmden sonra palyaçolardan ölesiye korkmaya başlamıştım. Bu yaşa geldim hala hazetmem.
Salondan çok korkardım. Çok tenha, büyük ve ürkütücüydü. Mobilyaların arkasında hayaletler dolaşır gibi hissederdim.

Bodrumdan çok korkardım. Apartmandan çıkarken, bodrumdan bir yaratık koşarak bana saldıracak zannederdim.

Tek başıma yatmaktan korkardım.

Karanlıktan çok korkardım. Mesela lavabodan odaya gelirken, ışığı kapatıp hemen koşardım. Şimdi karanlığın sevgilisi oldum orası başka.
(bkz: satanist)
Bir dönem habire satanist haberleri vardı. Bir de polis akademisi etkisi. Evi falan basıcaklar sanıyordum.
Büyümekti oda başa geldi.
tuvalete gitmek.

evin koridorları labirent gibiydi. yani tamam o kadar değildir ama ben de bedenen ufak olunca uzun ve karmaşık geliyordu. tuvaleti de en sona koymuşlar. koşa koşa gidip geliyordum.