bugün

Böyle tanıdık bir arkadaşının hadi gel çimlerde benim arkadaşlarla oturacağız dediğinde rahat olamamak. Şimdi gidip ne konuşacağım diye kendimi yerim. Bu bir ciddi özgüven eksikliği bende.
Açık büfe kahvaltı veren mekandan doymadan kalkmak.
Yataktan çıkmak, herhangi bir aksiyona girmek için.

Su almaya gitmemek için yemek söyledim mesela, yanına da üç tane yarım litre su. bence mantıklı.
Sabah uyanmak..
Samimi olmayan insanlarla sohbet edecek konu bulmakta zorlanıyorum.
topluluk onunde konusmak. elim ayagim titriyor. kalbim yerinden firlayacak gibi oluyor. ingiltere'de calistigim zamanlar is icin egitime yollarlardi. toplantida kendinizi tanitin derlerdi . ulan insanlarin onunde turkce konusamiyorum bir de anadilim olmayan bir dilde toplum onunde nasil konusayim.
marketten ped alırken üzerimde arkamda oluşan garip baskı. yeminle bıktım bu ortadoğu ülkesinden.
çayı şekersiz içmek..

hayır şekersiz zehir gibi bir tadı var amına koyim, içemiyorum.
hayır demek istediğim ama diyemediğim yalan söyleyip bahane üretsem de eğreti duracak tekliflerle karşılaştığım zamandır.
insanları olduğu gibi kabullenmek.
(bkz: hayat)
Unutmadan yaşamak..

Gökyüzü kararırken,
Ve rüyalar birer birer düşerken..
çok ağır bir cismi yerinden kaldırmak. geçenlerde lavuğun biri benim arabanın önüne parketmiş tek başıma çekemedim, spor salonundaki birkaç arkadaştan yardım istemek zorunda kaldım. basit birşey için yardım istemek zorunda kalmak insanın zoruna gidiyor.
rampada zorlanıyorum be yaa !..
hayatımın istikrarını bozacağını, bir sonraki kararımı verirken koşul olarak önüme geleceğini bildiğim halde bazı konularda hayır diyememek.