bugün
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur18
- ismail kartal19
- sexting haram mıdır20
- konstantinos tzolakis9
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı10
- sadece sennn13
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar12
- cengiz ünder'in bıyığı9
- fenerbahçe12
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir17
- erdoğan'dan sonraki başkan16
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı58
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti12
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- yazarların en rum özelliği20
- uludağ sözlük discord grubu8
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi8
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak10
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- anın görüntüsü17
- beni seviyor musunuz8
- annem baban uğur dündar dedi8
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız13
- çok fazla çirkin erkek olması11
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
- letthe8
- altıncı filoya karşı namaz kılmak10
- manyak olmaya karar verdim9
- ebbırı top gibi sektirme yarışması19
- sokakta kadın döven araplar12
- sözlükteki fosiller24
- netflix'in pkk lıyı başrol yaptığı dizi11
- 56 yıldır hiçbir kadınla iletişim kurmayan adam12
- arda güler14
- nervio'nun kedileri sokağa salmak10
- ekonomi kötü diye güzellikleri yok saymak11
- artık kızlara bakmıyoruz kampanyası25
- kitaplarda geçen can alıcı cümleler8
- mastır çeşitleri8
- 17 nisan 2024 manchester city real madrid maçı11
- icardi1905 silik olsun kampanyası9
- fatih ürek ile elti gelin görümce13
- fındıklı belediyesinin banyosu11
- selefi11
- mühendislerin memur olmayı düşünmemesi24
- başıboş köpek sorunu34
genelde; kombine aksilik formasyonunda, belirli bir zaman diliminde, cinnet geçirtecek oranda zuhur eden talihsizliklerdir.
lise yıllarındayım. 9.5 gün devamsızlık var, 10 olursam atılıcam dıbırına çaktığımının okulundan (daha önce de bir sene kaldığım için) ve hocalar sınıfa girer girmez yoklama almaktadırlar. zaten 9.5 günün 8.5 günü devamsızlıktan. uyanamıyorum ben. yine kıçımı yarım saat kaldıramayıp okula geç kalıyordum. çok değişik bir şey bu. lanet gibi. hemen giyinip evden koşarak çıkıyorum. bacaklarım götüme vura vura metroya koşuyorum. metroya vardıktan sonra süren 15 dakikalık samimi, et ete, can cana, kan kana bir yolculuğun ardından indiğim metro durağına tahmini 300 metre uzaklıkta olan okula yine aynı şekilde depar atıyorum. koş babam koş. tabi bütün okulun derslerinde olduğunu görüp, kesin atılıcam amk diyorum içimden. her neyse nefes nefese sınıfa giriyorum ve hoca beni geç kalmaktan tanıdığı için direkt olarak şunu söylüyor ''adını 30 saniye kadar önce söyledik. deftere yazdım artık. geç bakalım yerine.'' ben oflaya puflaya ne bok yiyeceğimi düşünerekten yerime geçiyorum. sonra telefonu açıp internetten 10 günde mi yoksa 10.5 günde mi devamsızlıktan kalınıyor diye bakınıyorum. tam o sırada hoca kafama yavaşça vuruyor, telefonla uğraşma manasında. çok dalgın olduğumdan hocanın yanımda belirmesiyle panik yapıyorum ve sıranın altında iki elimle tuttuğum telefonu yere düşürüyorum. cam tuzla buz. ama neyse ki çalışıyor. her şeye rağmen ya sabır çekiyor ve yatıyorum o ders bitene kadar. zarttı zurttu derken o gün resimden verilmesi gereken bir performans ödevi varmış. olayların şokundan çıktıktan sonra sınıfın durumundan hatırlıyorum. bende hiçbir şey yok. telefonumu, sigaramı-çakmağımı, kıyafetimi giyip çıktım evden geç kalıcam diye. tabi hayata bir ton küfür savruluyor. her neyse resim ödevleri basit olduğundan ve yardımsever sınıf arkadaşlarına sahip olduğumdan 5. derse kadar 50-60 puanlık bir ödev hazırlamayı becerebiliyorum. 5. ders geldiğinde tabi sinirler yatışmış, arkadaşlarla muhabbet, hocayla makara vs. derken stresimi atmış oluyorum. bunca stresin üzerine bi sigara iyi gider deyip hocadan tuvalete gitmek için izin istiyorum ama o da nesi? ben sınıfın ortasında duran hocanın yanına gittiğimde millet kıs kıs gülüyor. hafiften bi kıllanıp bakıyorum arkama. ne olduğuna anlam veremiyorum tabi. o ara sol önden bi arkadaş ''iby pantolonun patlamış oğlum.'' diyor. hay amına koyim... o an için samimiyetle gülüyorum duruma. ardından, bir arkadaşa götümü kapıya yaslayarak ''montumu getir kanka'' deyip tuvalete kaçıyorum. 2-3 dakika sonra montumla beraber geliyor. ardından paketimden çıkardığım iki dalı; gülüp yada ağlayacağımıza karar veremediğimiz durumumuza karşı tüttürüyoruz. işimiz bittikten sonra mont bele sarılıp yoğun alaylara maruz kalınıcak bir ortama ölüme gider edasıyla yol alınır. böyle de boktan, talihsiz bir günümdür. ibretlik...
not: anlatım bozukluğu, zayıflığı, imla özürlülüğü vb. hatalar için kusura bakmayınız.
not2:olaylar tamamiyle gerçektir. ben yaşadım oğlum. bizzat.
edit: yazmayı unutmuşum. pantolonumun neden yırtıldığına dair bulabildiğimiz en mantıklı cevap okula yetişmek için attığım hayvanımsı deparlardır. olayın trajikomik yanı, hepsinin sadece ve sadece geç kalmamak uğruna yaşanılıp geç kalınmasıdır. sonra nasıl atılmadın derseniz; velim dilekçe verdi. sildiler o ayın devamsızlığını.
lise yıllarındayım. 9.5 gün devamsızlık var, 10 olursam atılıcam dıbırına çaktığımının okulundan (daha önce de bir sene kaldığım için) ve hocalar sınıfa girer girmez yoklama almaktadırlar. zaten 9.5 günün 8.5 günü devamsızlıktan. uyanamıyorum ben. yine kıçımı yarım saat kaldıramayıp okula geç kalıyordum. çok değişik bir şey bu. lanet gibi. hemen giyinip evden koşarak çıkıyorum. bacaklarım götüme vura vura metroya koşuyorum. metroya vardıktan sonra süren 15 dakikalık samimi, et ete, can cana, kan kana bir yolculuğun ardından indiğim metro durağına tahmini 300 metre uzaklıkta olan okula yine aynı şekilde depar atıyorum. koş babam koş. tabi bütün okulun derslerinde olduğunu görüp, kesin atılıcam amk diyorum içimden. her neyse nefes nefese sınıfa giriyorum ve hoca beni geç kalmaktan tanıdığı için direkt olarak şunu söylüyor ''adını 30 saniye kadar önce söyledik. deftere yazdım artık. geç bakalım yerine.'' ben oflaya puflaya ne bok yiyeceğimi düşünerekten yerime geçiyorum. sonra telefonu açıp internetten 10 günde mi yoksa 10.5 günde mi devamsızlıktan kalınıyor diye bakınıyorum. tam o sırada hoca kafama yavaşça vuruyor, telefonla uğraşma manasında. çok dalgın olduğumdan hocanın yanımda belirmesiyle panik yapıyorum ve sıranın altında iki elimle tuttuğum telefonu yere düşürüyorum. cam tuzla buz. ama neyse ki çalışıyor. her şeye rağmen ya sabır çekiyor ve yatıyorum o ders bitene kadar. zarttı zurttu derken o gün resimden verilmesi gereken bir performans ödevi varmış. olayların şokundan çıktıktan sonra sınıfın durumundan hatırlıyorum. bende hiçbir şey yok. telefonumu, sigaramı-çakmağımı, kıyafetimi giyip çıktım evden geç kalıcam diye. tabi hayata bir ton küfür savruluyor. her neyse resim ödevleri basit olduğundan ve yardımsever sınıf arkadaşlarına sahip olduğumdan 5. derse kadar 50-60 puanlık bir ödev hazırlamayı becerebiliyorum. 5. ders geldiğinde tabi sinirler yatışmış, arkadaşlarla muhabbet, hocayla makara vs. derken stresimi atmış oluyorum. bunca stresin üzerine bi sigara iyi gider deyip hocadan tuvalete gitmek için izin istiyorum ama o da nesi? ben sınıfın ortasında duran hocanın yanına gittiğimde millet kıs kıs gülüyor. hafiften bi kıllanıp bakıyorum arkama. ne olduğuna anlam veremiyorum tabi. o ara sol önden bi arkadaş ''iby pantolonun patlamış oğlum.'' diyor. hay amına koyim... o an için samimiyetle gülüyorum duruma. ardından, bir arkadaşa götümü kapıya yaslayarak ''montumu getir kanka'' deyip tuvalete kaçıyorum. 2-3 dakika sonra montumla beraber geliyor. ardından paketimden çıkardığım iki dalı; gülüp yada ağlayacağımıza karar veremediğimiz durumumuza karşı tüttürüyoruz. işimiz bittikten sonra mont bele sarılıp yoğun alaylara maruz kalınıcak bir ortama ölüme gider edasıyla yol alınır. böyle de boktan, talihsiz bir günümdür. ibretlik...
not: anlatım bozukluğu, zayıflığı, imla özürlülüğü vb. hatalar için kusura bakmayınız.
not2:olaylar tamamiyle gerçektir. ben yaşadım oğlum. bizzat.
edit: yazmayı unutmuşum. pantolonumun neden yırtıldığına dair bulabildiğimiz en mantıklı cevap okula yetişmek için attığım hayvanımsı deparlardır. olayın trajikomik yanı, hepsinin sadece ve sadece geç kalmamak uğruna yaşanılıp geç kalınmasıdır. sonra nasıl atılmadın derseniz; velim dilekçe verdi. sildiler o ayın devamsızlığını.
Sene 1999 gölcük depreminden birkaç ay sonraydı. Deprem olurken ayakta ve sokakta olduğumdan yakın plan şahit olmuştum felakete ve üstelik deprem biteli yarım saat olmadan hiç tanımadığım birini kurtarmak üzere enkaz halindeki bir binaya tünelden girip 3 kişiyi kurtarmıştım ( bir arkadaşımla beraber). Tam da depremin yaralarını sarmaya başladığımız günlerde sayısal loto kuponu doldurdum ancak birkaç dakikayla kuponu yatırmaya yetişemedim. Ve çekilişten sonra meraktan acaba yatırsaydım birşey olur muydu diye kupona baktığımda benim yatıramadığım kupona 6 tutturduğumu ve yatırmış olsaydım tek başıma ikramiyeyi alacağımı öğrendim. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Son 6-7 yıldır aynı rakamlardan oluşan sayısal süper loto ve on numara oynuyorum ancak henüz hiçbirşey kazanmış değilim. Hayatımdaki unutulmaz talihsizliklerimden biridir bu da.
güncel Önemli Başlıklar