yazarların icat etmek istediği şeyler

(bkz: trollsavar)

(bkz: çıplak gösteren gözlük)
bir dönem çok uğraştım.

gözlük silegeci. *

steril bir şekilde çekirdek soyan makine icat etmek istemiştim çocukken.icat olmuş mudur bilmiyorum.

laptopların yanına bir kutucuk ile istediğimiz nesneleri gönderebilmek. sigarasız kalma gibi durumlarda çok etkili olabilirdi.

zeki gösteren pijama.

-zaman makinesi
-saglik sorunlarini şıp diye cozen bir makine
- ve beni sinavlardan gecirecek bir makine.

ışınlanma.

(bkz: zaman makinesi)

sonsuz para makinesi.

o parayla zaman makinesi yapıp sonsuz ölümsüzlüğü bulurum.

bulaşıklarını kendi dizen bulaşık makinası.

(bkz: ışın kılıcı)

kişilik tespit cihazı.

hafıza silen makine. *.

sesi sonsuza kadar açılabilen kulaklık. bazen sağır olurcasına, bangır bangır müzik dinlemek istiyor insan.

limitsiz, geri ödemesiz kredi kartı.

aynadaki görüntü kadar mükemmel fotoğraf çekebilen fotoğraf makinası.

kendime aynada bakıyorum, resmen justin timberlake kadar yakışıklıyım. ama sıradan kameralarla çekindiğim fotoğrafları gördüğümde "zifiri karanlıkta daha yakışıklıyım." diyorum.

Benim yerime sabaha kadar entry girebilecek bir makine.

%100 özgür bir sözlük prototipi.

yerime çalışıp para kazanıp getirecek avatar filmindeki gibi bi avatar. ee kadın değiliz koca bulup bAktıralım kendimize.

doyurucu kapsul. hani su bilimkurgu filmlerinde olur ya hap atiyon iki tane karnin doyuyo falan... aha o hapi icat ediyim ben. ya da biri icat etsin biz de sebeplenelim olmuyo boyle! zaman kaybi abi... yapmasi dert yemesi dert...

berber farı.

bugün berbere gittim. saçı sakalı ustura yaptırmaya. otur dedi oturdum,
oğlunu da getirmiş yerleri süpürtüyor para bozdurmaya gönderiyor terbiyesiz adam seni.

önce makine ile girdi. üst tarafı aldı, yanlar kalınca (üstü dökülen saç gibi) "böyle bırakayım mı he he" dedi. gülümsedim. insanları kırmam "yaşlı gösterir" dedim.

saçı makineden geçirdikten sonra sakala bıyığa girdi. fakat bir terslik var, dudağımın üzerinde bir takım işçilikler yapıyor. bir de baktım badem bıyık yapmış bana. şakalar yapıyor eğleniyor. güldüm katıldım kendisine. sabrettim.

daha sonra köpüklemeye başladı başımı, ama öyle böyle değil, 10 dakika falan köpükledi. dirseklerde sertlik de hissetmiyorum ki iş atıyo diyim, ilginç bir adam.

bir yandan da fıkralardan çok hoşlanan eski bi arkadaşını anlatma bahanesiyle fıkra anlatmaya başladı. temel den girdi, namık kemal den çıktı. ilk ve orta öğretim yıllarımda dinleyip gülmediğim ne kadar fıkra varsa anlattı. adamın elinde ustura var, kurbanlık koç gibi başımı vermişim arkaya, ben de güldüm mecbur.

traş bitti kafamı yıkadı. bir şeye uzandı rafta. o ne lan demeye kalmaz hızlı el hareketleriyle bir avuç kolonyayı şapuyzat diye çarptı kafama. içimden sövmemle dışımdan "oh çok iyi geldi" demem bir oldu. bu da yetmedi üç gün çıkmayan açık parfüm sıktı üstüme.
du bakayım, snff snff, evet hala üstümde.

şöyle bir far olsa berber ağzını açtığı gibi aşağıdan aynaya tutsam. bakar bakmaz tavşan gibi kalsa. ne güzel olur.

-kısa sürede açılabilen bilgisayar.

-kış ayları için alttan ısıtmalı tuvalet.

-ses komutuyla gelebilen kumanda.

-yanmaz çelik tencerehenüz icat edilmedi

Şarjı bitmeyen akıllı telefon.

(bkz: yazarların inat etmek istediği şeyler) kafa gitti tabi gece gece.