bugün

tolstoy babanın itiraflarım'da anlattığı gibi. tekrar tekrar okunması gereken bir kitap.

s .. adında zeki ve dürüst bir adam, bana inanmaktan nasıl vazgeçtiğini anlatmıştı. bir av sırasında, o zamanlar 26 yaşındaymış, o gece kamp yaptıkları yerde çocukluktan kalma bir alışkanlıkla akşam vakti dua etmek için dizlerinin önüne çökmüş. onunla ava gelen ağabeyi, uzandığı kuru otların üzerinden onu izliyormuş. s dua etmeyi bitirip yatmak için hazırlanırken ağabeyi ona şöyle demiş: bunu hala yapıyorsun ha. aralarında başka bir konuşma geçmemiş; ama o günden sonra s dua etmeyi ve kiliseye gitmeyi bırakmış. 30 yıldır ne dua ediyor ne de pazar ayinlerine katılıyor. ne de kiliseye gidiyor. bu, ne ağabeyinin fikirlerinden, ne de kendisinin bu fikirlere katılmış olmasından, ne de kendi ruhunda başka bir inançta karar kılmış olmasından kaynaklanıyordu.

ağabeyinin söylediği söz; kendi ağırlığıyla zaten çökmek üzere olan bir duvarın, tek bir dokunuşla yıkılması gibi bir etki yapmıştı sadece. o söz, kendisinin inancın kapladığını sandığı yerde, aslında uzun süreden beri bir boşluğun var olageldiğini ve dua ederken bir takım sözleri söylemenin, istavroz çıkarmanın ve diz üstüne çökmenin oldukça mantıksız şeyler olduğunu göstermişti. mantıksızlığın iyice farkına varınca, bu hareketlerini devam ettirememişti. sanırım bu, insanların büyük bir çoğunluğunda böyle oldu, ve olmakta. kendilerine karşı dürüst, eğitim düzeyi bizimle aynı olan insanları kastediyorum; inanç ikrarını, dünyevi amaçlara ulaşmak için bir araç olarak kullananları değil. böyle insanlar en büyük imansızlardır; çünkü inanç, bu kimseler için dünyevi amaçlara ulaşmada bir araçsa eğer, o tabii ki inanç değildir.
Çok okuyunca kendiliğinden oldu.
valla onu bilmem de bir toplumun en idiot üyelerinin dindar olması insanların dinden soğuması için çok etkili bir şey.

bu yavşaklar kendileri dışında geliştiğini sanıyorlar oysa ki.

adam bunu görüyor inancından vazgeçiyor ya da deist oluyor.
Şu şekilde
http://www.youtube.com/watch?v=jWeUVdMJyHM
lisede din kültürü öğretmenimin kuran meali hediye etmesi ile oldu.

okudukça bir kadın olarak kitabın bana değil de erkeklere yazılmış olduğunu hissettim. kadınlarınız, kadınlarınız diye diye.

ben tanrıya inanır ve güvenirim. dedim ki benim tanrım böyle bir kitap göndermez bana. ne bileyim en basitinden kendi verdiği adet döneminde kulunu pis ilan etmez. ya da bi iki kelime de olsa kadınlara söyler ne söyleyecekse. söyleyin kadınlarınıza örtünsünler demez.

bu düşüncelerimi en yakın arkadaşıma açtım. biraz konuştuk. bana ne düşündüğünden hiç bahsetmedi. sadece benim ne düşündüğümü dinleyip ille de ben şuyum buyum demene gerek yok. bekle zaten zamanla kendini bi yerlerde bulursun dedi.

üniversitenin ilk iki senesi sanırım depresyon geçirdim. psikologa falan da gitmedim. mecbur kalmadıkça okula gitmedim, odama kapandım. biraz huzur bulmak için namaz kıldım, unuttuğum kuranı hatırlamaya çalıştım kuran okudum. ne okuduklarımı anladım ne huzur buldum.

sonra biraz araştırınca, en başından beri deizme yakınmışım bunu fark ettim. her dine saygım sonsuz, akla mantığa uydukça diyor ve sözlerime son veriyorum.

edit: imla. sözlerime don veriyorum falan yazmışım. kahkaha attım.*
16 17 yaşlarından sonra hep şüphe duymaya başlamadım. islam'a tamamen inanmadığımı ve inanmamayacağımı fark ettim. Sonra da Agnostik oldum.

Şimdi birçok etken var, hangi birini anlatayım. Anlatmayayım.
babam zorla bayram namazlarina gorururdu.

bende ateist oldum.
Kuran tecavüzü yasaklamamış. Zinayı iki insanın rızalarıyla cinsel ilişkisini yasaklamış ama tecavüzü yasaklamamış çünkü savaşta ele geçirilen kadınlar "ganimet"ti ve onları becermek tecavüz değil "malını kullanma"ydı. Hatta bu kadın evli de olsa onu koynuna alabiliyordun.
Bakalım Nisa 24 ne diyor: Kocalı kadınlarla evlenmek de haram; ancak sahibi olduğunuz cariyeler müstesna. Ne güzel değil mi bir adamın karısı savaşta esir düşmüş ve Kuran'ın bu hükmü var ne olacak?

Şimdi de buna bakalım: Ebu Said el Hudrî anlatıyor: "Peygamberle birlikte Benû Mustalık Gazası'na çıktık. Ve Arap tutsaklarından tutsaklar elde ettik. O sırada kadınlar iştahımızı çekti. Bekârlık çok güç gelmişti bize o günlerde. Ve azil yapmak istedik. istiyorduk azil yapmayı Ancak, Peygamber aramızdayken ona sormadan nasıl azil yapacağız?' dedik ve gidip peygambere sorduk. Peygamber de azil yapmakta sizin için bir sakınca yoktur. (Yapabilirsiniz de. Yapmaya bilirsiniz de.) Ama bilin ki, kıyamet gününe değin meydana gelecek bir yavru, ne olursa olsun meydana gelir." (Bkz. Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l-Itk/13; Tecrîd, hadis no: 1596; Müslim, e's-Sahih, Kitabu'n-Nikâh/127, hadis no: 1438; Ebu Davud, Sünen, Kitabu'n-Nikâh/49, hadis no: 2170.)

Buyrun Kuran'la çelişen hiçbir tarafı yok bunun. Peygamberin evine geldiğinizde çok oturmayın o yemeğe çağırmadıysa yemeği beklemeyin, diyen Kuran tecavüzü peygamberin evinde çok oturmak kadar önemli saymıyor ve yasaklamıyor... Kocalı kadınlarla evlenmek de haram; ancak sahibi olduğunuz cariyeler müstesna." islam dinini terketmemi bu ayete borçluyum.
Aslında Kuranda sapıkça ayet bol miktarda var. Fakat hepsine itttirmeyle kaktırmayla zorlama yorumlar getirerek kendimizi bir şekilde kandırmamız mümkün oluyor.
Lakin yukarıdaki ayetteki rezilliğe direnecek ve bu kepazeliği sindirecek gücüm kalmadıgı için 5 yil önce islam dininden istifa ettim. Sırf cennete gideceğim / cehenneme gitmeyeceğim diye böyle bir şerefsizliğe göz yumamazdım.

O yüzden bu ayetin anlam ve önemi benim için çok fazladır...
üşendim.
islamın yunan mitolojisinden hiç bir farkı yok.hiç birisinin somut ve bilimsel kanıtı yok.saçma ve geri kalmış kanunlar.bitane arabaın uydurması,meshepler cemaatler tarikatlar insanları ayrıştırmak için kurulmuş örgütler benim için.barış dini ama sunni aleviye alevi sunniye kız vermiyor evinde yemek yemiyor.nasıl barış diniyse anlamadık amk
bir toplumun en idiot üyelerinin dindar olması insanların dinden soğuması için çok etkili bir şey.
kuran islamında kölelik yasak değil, din adına öldürmek var, (onları bulduğunuz yerde öldürün), adaletsiz bir eril bakış açısı o kadar barizken.
Çok gençken Müslümansam dine göre yaşamalıyım diye düşünüp camiye namaz kılmaya gittim birkaç sefer baktım herkesin suratı bir karış, selam veriyorsun yarım alıyorlar. Zerre tat anlamamıştım namazdan ibadetten sorgulamaya başladım. Okulda mescite gitmeye başladım, Müslüman kimliğini ortaya koyarak gezen insanlara bakıyordum şuncular buncular falan vardı, sen gelince susuyorlar bir köşede fısır fısır. Sonradan biri söyledi önceden namaz kılmayıp birden mescite falan gitmeye başlayınca sivil polis bu falan diye panik olmuşlar. Polis bile olsam yanlış birşey yapmayan niye panik olsun ki? Bazı şeyler o zamanlardan belliydi ama insanlar bizi geç anladı..

internetten videolar izliyorum Cübbeliye bakıyorsun komik ama herkesi kotülüyor ticaret yapmalar falan, fetönün ne bok olduğu zaten belliydi, Nihat Hatipoğlu Adnan Oktar falan girmiyorum bile. Diyanet işleri başkanı desen yine cuma hutbeleri falan çok boş konuşmalar geliyordu. 25 yıldır şahidim her Ramazan diş fırçalama ve oruç ilişkisi çözülemedi...

en son Caner taslaman ateistlere ayar veriyordu hem de felsefe profesörüydü ona bakınca Adnan Oktar'ın eski müridi olduğunu ve bazı sevimsiz detayları daha gördüm. Türkiye'de kalmamış galiba dedim Arapların falan videolarına baktım durum çok daha vahimdi.

Tüm bu sorgulamalardan sonra dinden kopma noktasına geldim.

Lakin oku Kur'an ın ilk emridir. Kuran okudum, hadis okudum, muhyiddin Arabi, Mevlana Mesnevi, yunus emre şiirleri, hacı bektaş veli sözleri çok sorgulayıcı bir gözle okuyunca hepsinin aynı şeyi söylediğini gördüm böylece hem aklım hem kalbim tatmin oldu çok şükür.

Günümüzde her türlü olanağa sahibiz, araştırmakla ve öğrenmekle yükümlüyüz. Bunun yolu ise onu bunu dinlemekle değil okumakla ve düşünmekle gerçekleşiyor. Ben kişinin temiz bir kalple doğru yolda olmak isterse bir şekilde Allah tarafından doğru yola iletileceğine inanıyorum...
Okuya okuya. Yoksa ben de kuran kurslarına gittim. Bizim evde her hafta kuran okunup dua edilirdi. Düşünüp dinleri soruşturunca açığa çıkıyor çoğu şey. Hala kuran okuyorlar bazen ben de onlara katılıyorum. Hoşuma gidiyor onları izlemek. Minik, duygu ve bakışlarını analiz etmek. Ablam kuran okur annem duasını, babam da küçük sureleri okuyup ibadetlerini bitirirler. Ben ise sadece onları izlerim.
Olaya sadece insan tarafından bakarsak, din insana bazı sınırlamalar getirir ve sorumluluklar yukler, yani emirleri ve yasakları vardır, e şimdi zora gelemeyen kopar, neden bu zorluklara katlanıyorum dedi mi tamam çark işlemeye başladı. Şuphe olabilir, sorar okur bakar ve nihayetinde bir karar verecek ama daha sorarken okurken bile taraf tutuyor, zor tarafın haklı çıkmasını istemiyor, zor yol mu kolay yol mu, istedigi gibi yaşayayıp dinden de çıkmayayım dese bu seferde vicdanı sürekli rahatsız edecek, bir yandan da ego var kendi aklindan ustun ve akıllı hiçbirseye tahammülü yok, elf gözleri öyle iyi görüyorki görmediğine inanmaz.

Birde şu tipler var ama kuranda bir ayette soyle diyor, kadınlara böyle diyor, yahu din sadece 4 eş almaktan mı ibaret, hersey Ok ama bu uymadı diye insan dinden çıkar mı yahu, yok neden dünyada kötülük varmış vs, arkadaş dinde bin tane mevzu varsa sen atıyorum 10 tanesine takıldın, şimdi 990 tanesini çöpe mi atacaksın, mantıklı mı bu, bırak sende 990 lik inan yahu var bazı şüphelerim sorularim ama yinede inanmama sebep olan kısım daha büyük de geç, herseyinizde %100 olmasın kardeşim,neyimiz tam olmuş ki. Hem bakarsın zamanla suphelrin de kaybolur, oh mis gibi

Tabi daha birsuru sey vardır da simdi boyle şeyler geldi aklıma.
Çocukluğumdan beri aşırı dindardım. Dinî bilgi düzeyim de tv'deki hocalardan farksızdı. Sonra Nietzsche vasıtasıyla Tanrı'nın öldüğünü duydum. Boşa kürek çekmek istemedim daha fazla.

Bu soğukta da abdest alınmaz ayrıca.
aklımda deli sorular, bazen bir kopuyorum bir bağlanıyorum. ilginç
bazı şeyler çok saçma geldiğinden ve düşünce yapıma uymadığından kaynaklı inanmamaya başlamıştım.