bugün

Basımdan milyon tane paranormal olay gecti, pekcogu da gece yalnızken yasadıklarımdır ama hic umursamazdım. Ama insan yaslandıkca daha tedirgin oluyor. 3 gece once evde garip sesler duydum, evin kapısının acıldıgını, bırkac esyanın oynadıgını da. bu tarz seylerden pek korkmam ama evde biri oldugundan emindim. Hırsız zannedip eşimi uyandırdım hatta. Tabi hicbirsey yok. Sabah kalktıgımda da mutfak perdesinin bastan 5-6 tane dugmesinin yerınden cıktıgını gorduk, ama kornişin ucuna takılan kucuk beyaz aparatlar vardır ya dugmeler cıkmasın diye, o hala yerinde. Yani dugmenin cıkarılıp onun tekrar yerine takılması gerek. Tırsmadım degil.
gözümün önünde arkadaşımın kolunun kopmasıdır. doğa üstü olayları saymamaktayım.
29 ekim 1994 yılıydı, alanya istikametinden antalya istikametine geliyordum, havalimanını geçmiştim. önümden 72 ak son rakam grubu şu an aklıma gelmeyen bir mavi doğan altınova istikametine saptı, çarpmamak için sert fren yaptım, yerler de hafif ıslaktı, yan bankete çarpıp havalandım, az daha uçsaydım, dereye gömülecektim. allah korudu.
önce ışığı açayım.. korktum çünkü yine.

mevsimlerden: geçen yaz.
saat: gece yarısı.
yer: büyük ağaçlıklar.

arkadaşım arabanın sürücü koltuğunda, ben yanındayım. tatil köyündeydik. dışarı çıkalım biraz turlayalım dedi, hay hay dedim. zaten tatil köyü olması yönüyle her yer yeşillik, ot, ağaç ama koca koca ağaçlar. siteden çıktık. merkeze gidelim kokoreç mokoreç dedik, ama daha yeniyiz orda, yerleri bilmiyoruz. neyse arkadaşım* daha yeni geçen yaz geldi, ben halihazırda iki senedir gittiğim için bana soruyor "nereden gideyim?" falan diye. ben de söylüyorum "şurdan mı burdan mı acaba".

bir yola geldik iki yanı da ağaç, orman ve ışık yok. ama müzik falan açmışız açıkçası ikimiz de rahatız. sohbet muhabbet gidiyoduk öyle. derken önümüzden hızla bir şey geçti ama gördüm ben, baykuş gibi bir şeydi, net. birden önümüze atlayınca emre ani fren yaptı, korktu da. "uzunları aç." dedim "önünü gör." neyse devam ediyoruz yola, ben şarkı söylemeye devam ediyorum korkmayalım diye ama iyiden iyiye tırstım ne yalan söyleyeyim..

biraz daha gittik. bu sefer ağaçlıklardan bir şey çıktı, hemen tekrar geri girdi ama bembeyazdı ve zaten tetikte olduğum için çok net gördüm. saniyelik bir olaydı, yola atladı, bizi görünce geri adım atar gibi tekrar karanlıkta kayboldu. gözgöze geldik desem yalan olmaz, yemin ediyorum.

emre de gördü zaten görmemesinin imkanı yok çünkü her yer karanlık, o insan silüeti baştan aşağı bembeyaz, ve bizim uzunlar açık, reflektör gibi yandan yandan parladı.

emre durdurdu arabayı "o neydi lan!??!?!" dedi. "emre yürü yürü!" dedim. o can havliyle bastık gittik, giderken de yolun ortasına itinayla konmuş bir çöp poşeti gördük, geçtik üstünden konuyla alakası var mı yoksa tesadüf mü bilmiyorum ama.

ay korktum yine be.

not: işbu entry saw07'nin ricası üzerine girilmiştir. konuyla ilgili sorusu olanlar sabah sorsun yemin ediyorum odam madamın evi gibi ışıl ışıl şu an korkudan.
Araba kullanıyorum, gece yarısı, bok gibi bi yola sapmışım. Uzun ince ve taşlı tuşlu bir yol. Sıkıntılıyım. Sağ yanım ormanlık alan.

Bu tür bir yolda insanın başına her şey gelebilir. önüne hayvan çıkar, cin çıkar, etrafta hayaletler gezer, ne bileyim eşkiyalar yol keser. Her şeye razıyım.

Sağ tarafta beyaz bir şey dikkatimi çekiyor, çökmüş, yaşlı bir adam olduğunu tahmin ediyorum. Kaka yapıyor. Bence. Evet. Kaka yapıyorum pozisyonu almış. Bembeyaz giyinmiş bir amca.

Olayı hiç sorgulamadım. Başımı çevirdim yoluma devam ettim. Yaşadığım korkunç olay bile saçmaydı çünkü. Fazla saçmaydı.
Sıçan amcayı yazınca aklıma diğer sıçmalı hikaye geldi. Bu sefer sıçan bizdik, içe doğru nasıl sıçılır öğrenmiştik.

Eski olduğunu asla kabul etmediğim ve sapığı olduğum eski sevgilimle yemek yemiştik. Sevgilimin garip bir fantezisi vardı, nerede ormanlık yol var oradan evime götürüyordu beni. Bana sanırım bir şey anlatmaya çalışıyordu ama ne anlatmaya çalışıyordu, bilmiyordum.

Dayanılmaz migren atakları geçiren sevgili artık mide bulantısına dayanamayıp arabayı durdurdu. Eli ile bekle işareti yapıp indi arabadan. Nereye gidecektim ki zaten. Salaktı biraz. Aynada kendimi izliyordum ki o sesi duydum. Bir kadın kahkaha atıyordu, derin ve korkutucu bir kahkaha. Arabanın kapısı aniden açıldı, direksiyon başına oturup gaza bastı. Suratı bembeyaz olmuştu.

_ duydun mu diye sordum
_ neyi?
_ biri kahkaha attı
_ duymadın canım sana öyle gelmiştir
_ bi kadın kahkaha attı
_ atmadı dedim

caddeye çıkınca duyduğunu o da kabul etti. Kadının kahkahasını yola devam ederken bir kez duydum. Sevgilime baktım, o da bana bakıyordu. Başını çevirdiği an aniden frene bastı. Bembeyaz saçlı yaşlı bir kadın arabanın önünde durmuş gülerek bize bakıyordu. Cıbıldı ve memeleri yere kadar sarkmıştı. Bir dudağı da yerde öteki maşallah gökteydi.

Mesela şu tür bir şey yaşayabilirdik sözlük. Malak gibi yemek yedik durduk. Torunlarıma anlatabileceğim korkunçlu şöyle bir hikayem olmadı.

_ anneanne sen ormanda başka amcayla ne yapıyordun ki?
_ sus lan bok, yaşlı kadına odaklan
Hiç unutmam bir gram bile sevmemişti beni.
yazarların % 85'nin yalan söyleyeceğini hepimizin bildiği bir gercektir.
Heyecanımı kaybetmiştim.
anlatacağım hikayede en ufak yalan yok. yer: ataşehir.

4 sene evvel... evden dışarı çıktım akşam vakti dışarısı zifiri olmasada karanlık. neyse ben çıktım evden bahçe kapısından yan yola. kaldırımdan yürüyorum ama bir gariplik var. işlek olan cadde, sürekli araba-insan geçen cadde ıssızlaşmış. hayır imkan yok çünkü gecenin 3ü bile olsa o yoldan araba geçer. lan etrafıma baktım araba ve insanı bırak ses yok amınakoyim. yaprak kımıldamıyor. sanki kıyamet kopmus dünyada bir tek ben kalmışım o derece. neyse yürüyorum soldan yarım u dönüşü var. yani soldan keskin bir dönüş var aniden birisiyle çarpışabilirsiniz. neyse benim kafam eğikti o soldan döndüm keşke dönmez olaydım...

aynen tarif ediyorum: simsiyah sakalları olan bir imam. çarığı siyah, şalvarı siyah, takkesi siyah her şeyi siyah. gözleri bembeyaz. göz bebeği yok.

şerefsizim kanım dondu. böyle 4-5 saniye kıpırdayamadım. kendime gelemedim. neyse bu sağa geçti ama o bembeyaz gözleriyle nasıl bana bakıyor. allahım dedim kalp krizi gecirecem heralde. neyse kendime geldim adımlarımı hızlandırdım arkama baktım adam hala bana bakıyor. lan tövbe bismillah bu nedir diye kendi kendime soruyorum ama cevabını bulamıyorum. adam kör ama benden iyi yürüyodu. size yemin edebilirim insan gibi gelmedi bana. ve o adam gittikten sonra caddeden arabalar insanlar geçmeye başladı.

neyse işimi hallettim hala o olayın etkisindeydim eve geldim hala bir tırsma var. etkisinden zor kurtuldum vesselam.
yıllar yıllaaaar önce bi bayram sabahıydı.babam annem teyzem gile çıktı bayramlaşmaya bizi arabada bıraktılar ablamla.niye bırakıyorlarsa neyse biz ablamla sohbet ediyoruz o ara mahallenin delisi deli ali serbest geziyor deli gibi.uzaktan arabaya yaklaştıgını farkettim kalbimden mi baska yerden mi yusufff yusssss diye bi ses geldiğini hatırlıyorum.şu an gözümün önüne gelen manzara deli alinin kornaya basıp(durmaksızın) gözlerimizin içine bakarak gülmesi ve bizim ağlamalarımız.annsikim tüylerim ürperdi sssssss.
inanmazsınız bi kere rte nin cumhurbaşkanı olduğunu gördüyüm rüyamda , altıma işemişim.

sonra cumhurbaşkanı oldu işte.

öyle yani...
dedemler yeni evlerine taşınmışlar, ben de onlarda ilk kez kalıyorum. gece rüyamda 3 harflileri gördüm. hatta bir tanesi babannemin bedenindeydi ve ben banyo yaparken bana gülüyordu. kullandığım antidepresandan ötürü garip bir sürü rüya görürüm. bunu da önemsemedim. sabah babanneme olayı anlattım. meğer üstümde adak varmış falan filan. sonra babannem başından geçen korkunç olayları anlattı . biraz sonra kalktık birimiz mutfağa gitti falan. ben de tuvalete gideyim dedim ve koridora çıkar çıkmaz babannemin silüetinde bana doğru gelen bir gölge gördüm. bi anda ''lan!'' diye bağırıp geriye kaçtım. ''babanne?'' dedim cevap vermedi ve bana doğru yürümeye devam etti. ben hemen salona geçtim. meğersem benim yattığım odadan geliyormuş gerçekten. kulakları da ağır duyar o yüzden cevap vermemiş. ama rüyanın etkisinde kalmama sebep olmuştu.
motosikletimle bulvar kavşağından dönerken, bir bayan şöförün sağ sinyal yakıp sola dönmesiyle kendimi arabanın üstünde bulmam.

ve kadının tepkisi: ya ne kadar çok hızlı gidiyosuuunnn !!
Ygs zamanı akşam dershaneden eve gelmişim.

Şimdi otobüsten indiğim yer şöyle. Arka tarafta bağlar bahçeler var. Oraya giden yolun etrafı kavak ağaçlarıyla çevrili. Neyse, ben indim. Karşıdan karşıya geçmek için bekliyorum Bir ağacın yanında. O ara arka taraftan bir sed geldi. Az öteden kıpraşmalar duyunca yavru kedi mi lan bu falan diye bakmak için ilerledim. Biraz uzaklaştıktan sonra hani araçta direksiyonu aniden kırınca lastiklerden bir ses gelir ya, önce o, ardın büyük bir gürültü. Arkamı döndüm, manzara şu: demin yanında durduğum ağaç yok, bağların içinde bir araç, sanki ok gibi saplanmış. Şoku atlatıp 155'i, ardından 112'yi arıyorum. 112'deki adam şahıs ne durumda diyor. Lan gidip bakıyorum, adam falan yok. Adam yok lan bildiğin. Ön camdan mı fırladı ki diyorum, o da sağlam. Ürperme geliyor, adama da diyemiyorum ki adam yok. Bilmiyorum deyip koştura koştura eve gidiyorum.
daha geçende geldi. üstüme bi şey örtmeden yatağa yattım. tam uykuya dalıcam içime öyle bir mutluluk geldi ki anlatamam. sanki yarın sıfır araba almaya gidicem arkadaş öyle böyle değl. oda da karanlık. tam uykuya daldığımı hissettiğim an yanımdaki sandalyede bi adam gördüm (şuan anlatırken bile tüyler diken diken) aramızda 30cm var yok. resmen biri oturuyodu orda. sesim falan da çıkmıyo arkadaş. kılımı kıpırdatamıyorum. biraz durup geçmesini bekledim. o an resmen donmuş pc gibi oluyosun. neyse sonradan geçti. oda sanki daha değişik gibiydi o an ya da ben öyle hissettim.

özet : üstünüz açık yatmayın arkadaşlar .
evlenduk.
Sabahtan akşama kadar alkole yüklenip uyuya kalıp gecenin 3 ünde feci bir baş ağrısı ve mide bulantısıyla uyanıp evde hiç içme suyunun kalmadığını fark etmek. Fazlasıyla korkunç ve trajik bir durumdur.
fanusun suyunu değiştirirken balık katili olmak.

şimdi ben kız arkadaşıma ne dicem lan. aynı balıktan bulsam koysam olmaz mı ? evet yapıcam bunu iyi fikir.

şimdi bana kaybolan keçilerimi verseler tek bi söz söylemeye hakkım yok.

o değil de hadi balığı buldum. ben bu vicdan azabıyla yaşayamam lan. itiraf etmem gerek.

yaa arkadaş sen taa amerikalara git. bi balığı gel bu adam a bırak yuh ya.

artık ben de bir potansiyel bir katilim. az önce hatunla whatsapp dan konuştuk. gülücük attım. halbuki içim kan ağlıyor, içim üzgün surat. hep benim yüzümden.
Asansörde kalmak.
Maç anında rakip futbolcunun bacağının kırılması. Geçen sene başıma gelen durum çok korkunç.
2 kere yaşadım ama anlatamam. korkunç olayın anlatılmaması gerekir.
kaynanam. bir gece için yatıya gelip yedi yıl bizde kalmıştı. rahmetsiz.
kamp yaparken işemeye gitmiştim. biraz da uzağa. yani 100 metre falan. 02:30 suları.
çalıların arasında tepişen bir şey görmüştüm. ama net değil. neyse bundan korkmadım aslında. ama çadıra doğru dönerken ''aauuuuuuvvv'' sesi duydum ki, tekrar çişim geldi.
aslında çadırda yatarken de duyuyorduk o sesleri. ama 3 kişi başkaymış meğer. tek olunca daha bir tırsıyor insan.
hayatımın yaşayabileceğim en güzel yıllarının akepe dönemine gelmiş ve gelecek olması.