bugün

size daha önce hiç anlatmadığım, enteresan bir askerlik anımdan bahsedeceğim.

önce komutanımızdan bahsedeyim. askerliğimi sürgün yerinde yapmıştım. sürgün yerlerindeki askerlerin çok büyük kısmını sabıkalı erler oluşturur (benim artık orada ne işim vardı bilemem), keza komutanların da sürüldüğü yerlerdir sürgün yerleri.

bizim komutan zamanında albayına silah çektiği için buraya sürgün edilmişti. tugayın en sert ve en disiplinli komutanıydı. diğer bölüklerdeki askerler bizim halimize acıyordu. her sabah içtimasında donumuza kadar kontrol ederdi, donumuzun yeşil olmasını isterdi. şaka yapmıyorum. hepimiz korkardık komutandan.

neyse komutan bir keresinde bana bir görev vermişti ama verdiği görev benim aklımdan uçup gitmişti. koğuşta yatıyordum. (bkz: swh) sonra canım sıkıldı malzemelik odasına gittim. bir baktım bütün askerler harıl harıl çalışıyor. erler depodaki malzemeleri düzenlerken, komutan da başlarında duruyor. ben de rahat rahat gittim yanlarına. komutan ve diğer erler bana baktı merakla.

sonra komutan dedi ki: “nerdesin? sana verdiğim işi yaptın mı?”

aslında bir bahane uydurup sıyrılabilirdim ama öyle yapmadım. “koğuştaydım komutanım, verdiğiniz görevi yapmadım, unuttum.” dedim.

hatta komutanın yanındaki uzun boylu bir er çok şaşırarak, “çayan bir bahane uydurabilirdin.” dedi. hem de komutanın yanında söyledi bunu. çünkü bu kadar sert ve sinirli bir komutana böyle bir şey söylemek tehlikeliydi. ben de yalan söylemeyeceğimi söyledim.

komutanın ağzı açık kaldı. (bkz: swh) sonra dedi ki, “ulan helal olsun sana. git koğuşa akşama kadar dinlen!”

çalışan bütün erlerin “vay amına koyım” bakışları arasında koğuşuma geçtim ve dinlendim. (bkz: swh)

ben askerde yattım, hep yattım...
şırnak gabar.
kandile tek başıma sızmışlığım var anlatırım bir ara.
yemin töreninde komutan allah türk komandosunu korusun deyince bütün askerler amin demişti.
Kırmızı kolluk en büyük rütbe ve rahatlıktır.
Ziraate gittim, o zaman 18000'di,çektim şubeye götürdüm. Keh keh keh

Yazarların vatani görevlerinden kalma hatıraları.
sene 2017 askerliği tecil ettiricem o sıralar, şimdi şube ismi vermeyeyim avrupa yakasında işkembecilerin bol olduğu bir semtteki askerlik şubesindeyim. işlemleri hallettim imza için astsubay rütbeli bir askerin odasına girdim imzayı attırıp 2 sene tecil aldım, işlemlerim bitti kapıyı kapatıcaktım ceyran yapmış kapı....
kapıyı yavaş kapatmaya özen gösterirken sanki arkadan biri kapıyı ittirmiş gibi kapattım baaaam diye bütün koridor inledi, tabi herkes bana bakıyor ''kim bu mal'' diye galiba. hiçbir şey olmamış gibi yoluma devam ettim.
Bir gün bir sevk ile 3 gün çıkılabildiğini keşfettim, sıra gelmedi diye 3 gün çıktım. Sonra doktora tekrar rapor yazdırdım ve revirden bir sevk daha aldım 3 gün daha etti mi 6 ?
şu günlerde biriktirdiğim anılardır. hepsi birbirinden leş oleyyy.
Askerligin daha ilk gecesinde nobetci uzman cavuslari kafalayip, 10 kisilik kogusta sabaha kadar sigara icmis idik.
komutanın elini öpeyim derken tokat yemiştim.
anılarım da var, ama tecrübe daha etkili sanki. https://m.uludagsozluk.com/e/44172898/
son üç ayında teğmen rütbesinin takıldığı, "ah ulan komandoluk günleri" diye yıllarca anılacak olan zorlu günlerdir..
anı olarak anlatmayayım ama mesela bizde doğuya asker gönderen jandarma ve komando eğitimi veren bir yerde acemi askerlik sırasında bi kırık komutanımız vardı.
soru sorar cevabını bilemezsen ''oğlum neden çalışmıyorsun kızarım bak sonra'' diye baba şefkati gösterir, sorunun cevabını bileni döverdi, soru sorup cevabını söylemeyen çıkmazsa da öyle esas duruşta bekletirdi yalı kazığı gibi. yani birisinin o dayağı yemesi gerekiyordu.

bu adamla olan anılarımı yazsam best seller olurum.
askerde pilottum..bir gün keşif uçuşu yapıyorum. tam da bizim köyün üzerindeyim. aşağıya bir baktim bizim evin damında bizim bebeler. ellerinde kuru ekmek. nasıl üzüldum hemen torpido gözünden bir kalıp sana yağı çıkardim yağı kanadin altına yapistirdim. sonra bebelerin ellerindeki ekmegin üzerine yağı sürdüm geçtim sürdüm geçtim.
Yaşlanınca torunlarınıza , ya da kahvede arkadaşlarınıza anlatacağınız anılardır. Kadınlara anlatmayın, kaçarlar.
(bkz: tüfek omuza)kazalari.
güzel günlerdi. insan o günleri bile özler oluyor. hiç özleyeceğim aklımın ucundan asla geçmezdi.
Şanlıurfa siverekte bir cezaevinde bizim 2 üst devrelerden olup hala askerlik yapan bir asker vardı. askerliği uzatılmış. sebebi ise cezaevinde 8 kule var. hepsinde nöbetçi durur. nöbetçilerde ise telsiz bulunur. telsizler hep 3 numarada durur, çavuşa durum bildirimi yaparlar. neyse gece vakti bunlar telsizde 5 numaralı kanalda birbiri ile şakalaşırken o sırada üstlerinden geçen f-16 pilotu olan bir yüzbaşının telsizi bu askerlerin frekansı ile çakışmış. f16 pilotu yüzbaşı siz kimsiniz diye seslenmiş. bunlar da sen kimsin gece gece amk demişler. pilot yüzbaşı olduğunu söylemiş. tabi imkan vermiyorlar taş taş geçiliyor zannederek askerlerden birisi de ben de generalim amk demiş. yüzbaşı sinirlenmiş isim soy isim istemiş bunlar da vermişler. gece vakti yüzbaşı vardığı yerde şanlıurfa il jandarma komutanlığını aramış. tabiki onlar da siverek cezaevini. o gece 3 sularında herkesi ayağa dikmişler. cezaevi komutanı uzmanlar dahil herkesi süründürmüş. bu askerin ise askerliği 3 aydan fazla süre uzamıştı. ulan f16 be. geçişi 10 saniye sürmüyor. nasıl denk getirdiniz amk aklım almıyor. o çocukla da baya muhabbet etmiştik. çocuğu baya ezmişlerdi tabi. askerliği bitince uğurladığımız gün ise mutluluktan ağlamıştı.
ben pilot olarak yaptım askerliği.

ah be ne günlerdi o günler. durun bi anımı anlatayım;

bir keşif uçuşu sırasında tam da kendi köyümün üzerinden geçiyorum. aşağıya bakıyorum. bir de ne göreyim. bizim uşaklar, damın tepesinden el sallıyorlar bana. dürbünle baktım, ellerinde kuru ekmek. nasıl üzüldüm nasıl. hemen uçağın torpido gözündeki sana yağını çıkardım. bir kalıp yağı, uçağına kanadının altına yapıştırdım...sonra aşağıya defalarca sorti yaparak çocukların ellerindeki ekmeklere yağı sürdüm geçtim, sürdüm geçtim!
Koğuşta ilk geceyi ve sabahı unutmadığım anılardır.
Gece yataklarımıza yatıp ışıklar söndüğünde bazı ağlama sesleri duyulmuştu. Akabinde odanın en başından usta bir asker bağırarak:
+ laaaa oğlum, sabah içtimasında bu zırlayanları tespit edip rapor hazırlıyacam. Sonra onları askeri mahkemeye vericem! Yatın zıbarın.

Bu ikazdan sonra koğuştan çıt ses çıkmadı.
Sabah olunca da palaska ile ranzalara vurarak:
koğuş kalk yapmışlardı.
ruhsal ve fiziksel bakımdan pislik içerir.
Yıkanmayan arkadaşı toplanıp zorla yıkamak.

Bu piçi bizim tim e kim koyduysa çok sövmüştük.
yıkanmayanlar serpilmiş susam gibi kardeşim, her timde bir tane var. Bu zamana kadar nasıl yaşadıklarını düşünmekten bazı geceler gözüne uyku girmez.