bugün

mısırda kölelerin küpe taktığını görüp etrafındakilere bunun ne olduğunu sormuş,köle oldukları için küpe taktıklarını öğrenince, "ben de allah'ın kölesiyim" deyip kulağına küpe taktırmıştır.işte o küpe bu küpedir
yavuz sultan selim'e ait oldugu iddia edilen unlu bir resimdeki kupedir bu. bunun disinda yavuz'un kupe taktigina dair bir rivayet yoktur. hikayesinin uydurma oldugu cok aciktir. ancak, bu resmin sah ismail'e ait olma ihtimali de dikkate deger bir durumdur. sehir efsanesidir en cok..
(bkz: osmalı padişahları)
(bkz: yavuz sultan selim)
yavuz sultan selimin küpesi gayet normal karşılanacak bir hadisedir.zira osmanlı padişahlarının çoğunun takılara olan düşkünlüğü bilinmektedir.o dönemlerde takılar güç ve zenginlik göstergesidir.küpede bir takı kolduğu için üstünde fazla durulacak bir mevzu değildir.kanunin ipek kaftanı yada fatih sultan mehmetin altın yüzüğü gibi buda gayet normal bir durumdur.
Yavuz Sultan Selim çok dindar bir kişiydi.Bu yüzden küpeyi takma sebebi kendini Allah'ın kölesi olarak gördüğü tezi çok daha doğrudur.Kaynaklar da bunu doğruluyor.Diğer sebepler sadece hayalgücü ve imitasyon hikayeler.
her şey bitti, bir bu konu kaldı çözmediğimiz.
taktıysa da yakışmıştır, takmadıysa da.
her iki durumda da bize nedir?
osmanlı imparatorluğu'nun ilk halifesinin taktığı küpe olmasından dolayı önemlidir.
küpeyi sürekli eleştiren kesimin kulağına küpe olsundur.

(bkz: kulağına küpe olmak)
yavuz'un karizmasına karizma katan aksesuardır.
iskender pala'nın konyla ilgili olarak bu yazıyı yazmasına neden olan durum

YAVUZ'UN TEK KÜPESi

Yavuz'un resimlerini çizenlerden çoğu onu burma pala bıyıklı ve tek kulağında küpe ile çizerler. Pala bıyıklar ile Yavuz'un tarihî kimliği arasında zihinlerde hemen bir bağ kuruluvermesi insanlara bu resimleri hoş gösterir. Eh, durum böyle olunca kulağındaki küpeye de bir efsane uydurulmasında ne mahzur olabilir ki?!.. Hani kutsal toprakları aldığı zaman oradaki idarecilerin kullandığı Hakimü'l-Haremeyn (Kutsal beldelerin hakimi) sıfatını uygun görmeyip kendini Hadimü'l-Haremeyn (Kutsal beldelerin hizmetkârı) ilan etmiştir ya, buna bir ilave de halk yapmış ve orada gördüğü kulağı küpeli siyahi köleleri örnek alarak kulağına küpe taktırdığını ve bununla kendisini din uğrunda bir köle mesabesinde telakki ettiğini imaya yöneldiğini uydurmuştur. Oysa Yavuz'un minyatürlerinde hiçbir zaman pala bıyık veya küpe yoktur. Tarihî bilgiler onun kişiliğinde sadelikten yana olduğunu ve giyiminde de çok sade tercihlerde bulunduğunu söylerler. Nitekim Topkapı Sarayı'ndaki en sade kaftan onundur. Mısır seferi dönüşünde Edirne'de kendisini karşılayan tek şehzadesi Süleyman'ın süslü elbiselerini görünce ona, "Bre oğul, sen böyle giyinirsen anan ne giyecek!" diye ikazda bulunması da bunu pekiştiren bir tarihî gerçektir. Keza aynı seferden gelişinde istanbul'a gireceği sırada büyük bir zafer kutlaması tertipleneceğini duyunca israfı önlemek üzere bir gece vakti gizlice Topkapı'ya girdiği de bilinir. Bütün bunlardan daha önemlisi Yavuz'un küpe taktığını söyleyen hiçbir tarih satırı, hiçbir belge yoktur. Küpeli uydurma resimlerde ise resimdeki kişinin başında beyaz tülbent içinde kırmızı bir başlık ve üstünde de krallara benzetilmiş bir tac vardır. Bu tür kızıl börk ve tacı iran şahları kullanır. Osmanlı sultanları tac giymezler.

Sonuç şu, küpe takmak gibi bir hafifliği, azametiyle öne çıkan Osmanlı sultanına, hele de Yavuz gibi celalli bir adama yakıştırmak yanlıştır. O zaman da akıllara bir soru takılır: Kimdir bu küpeli, taclı adam? Söyleyelim; Yavuz'un "Paymal eyleyelim kişverini sürhserin" diye üzerine yürüdüğü Sürhser (Kızılbaş) Şah ismail'indir ve başındaki kızıl börk ile tac da Kızılbaşlığın simgesidir.

Ne garip tecelli; Yavuz Çaldıran'da, Şah ismail de resimlerde birbirlerine külahları ters giydirmişler.

http://www.zaman.com.tr/y...6757A27756E206BC3BC706573
(#3180006) nolu entryde de geçtiği gibi o dönemlerin portre ressamları hep yabancı elçilerin avrupadan getirdiği insanlardı.ve bu ressamlar çizerken doğal olarak çizdikleri kişi padişah olduğu için süsleme olayına biraz abartı katmak zorundaydılar,zira osmanlı padişahları her yerde ihtişamlı görünmeyi severdi.bunu zaten padişah gömleklerinden anlıyorsunuz.tek bir gömleğin dikimi 3 yıl alıyor,sadece padişah giyebiliyordu.dolayısıyla o resim,yavuz sultan selimin gerçekten küpe takıp takmadığına ilişkin kesin bir kanıt olamaz
en ünlü küpedir. şimdi gençlerin "yavuz sultan selim bile takmış bea!" diye üzerine konuştukları kocaman küpedir. güzeldir. özellikle de o meşhur hikayesi daha bir güzeldir. *
(bkz: cem sultan küpesi)*
küpe takmak isteyip de babaları izin vermeyen genclerin sıgındıgı mazeret. işe yararmı hayır.
Murat bardakçı ya göre o çok meşhur yavuz portresi Sultan Selim Han a ait değildir. O resim Haydar i denen bir tarikat mensubuna aitmiş. Ve de diğer küpeyle ilgili anlatılanlar hikaye. *
ortaçağın modasıdır. osmanlıcıların asabını bozan detaydır.
Yavuz sultan selim'in küpe takması Allah'ın kulu olduğunu unutmaması amaçlı olduğundandır.Efendimiz(sav)erkeklerin küpe takanlarını lanetlemiştir.
bir başka rivayete göre, yavuz sultan selim, mısır`da atıyla seyahat ederken çalışan kölelere dikkat kesilip yanındaki askerine sorar;

-bunlar neden küpe takıyor?
+sultanım köle oldukları anlaşılsın diye.
- o halde ben de allah ın kölesiyim.

deyip küpe takar. *

edit:yine imla.
YAVUZ'UN TEK KÜPESi--- iskender pala'dan

Yavuz'un resimlerini çizenlerden çoğu onu burma pala bıyıklı ve tek kulağında küpe ile çizerler. Pala bıyıklar ile Yavuz'un tarihî kimliği arasında zihinlerde hemen bir bağ kuruluvermesi insanlara bu resimleri hoş gösterir. Eh, durum böyle olunca kulağındaki küpeye de bir efsane uydurulmasında ne mahzur olabilir ki?!.. Hani kutsal toprakları aldığı zaman oradaki idarecilerin kullandığı Hakimü'l-Haremeyn (Kutsal beldelerin hakimi) sıfatını uygun görmeyip kendini Hadimü'l-Haremeyn (Kutsal beldelerin hizmetkârı) ilan etmiştir ya, buna bir ilave de halk yapmış ve orada gördüğü kulağı küpeli siyahi köleleri örnek alarak kulağına küpe taktırdığını ve bununla kendisini din uğrunda bir köle mesabesinde telakki ettiğini imaya yöneldiğini uydurmuştur. Oysa Yavuz'un minyatürlerinde hiçbir zaman pala bıyık veya küpe yoktur. Tarihî bilgiler onun kişiliğinde sadelikten yana olduğunu ve giyiminde de çok sade tercihlerde bulunduğunu söylerler. Nitekim Topkapı Sarayı'ndaki en sade kaftan onundur. Mısır seferi dönüşünde Edirne'de kendisini karşılayan tek şehzadesi Süleyman'ın süslü elbiselerini görünce ona, "Bre oğul, sen böyle giyinirsen anan ne giyecek!" diye ikazda bulunması da bunu pekiştiren bir tarihî gerçektir. Keza aynı seferden gelişinde istanbul'a gireceği sırada büyük bir zafer kutlaması tertipleneceğini duyunca israfı önlemek üzere bir gece vakti gizlice Topkapı'ya girdiği de bilinir. Bütün bunlardan daha önemlisi Yavuz'un küpe taktığını söyleyen hiçbir tarih satırı, hiçbir belge yoktur. Küpeli uydurma resimlerde ise resimdeki kişinin başında beyaz tülbent içinde kırmızı bir başlık ve üstünde de krallara benzetilmiş bir tac vardır. Bu tür kızıl börk ve tacı iran şahları kullanır. Osmanlı sultanları tac giymezler.
hakkında bu kadar entry girilince öldü sandığım küpedir.

meğer küpe değil de insanlık ölmüş ki anlamını bilmedikleri şeyler hakkında ileri geri konuşup, insanları taktığı bir metal parçasına göre katagorize edebiliyorlar.
(bkz: şah ismail)
olmayan küpedir. sürekli resimlerini gördüğümüz portre aslında yavuz'a değil şah ismail'e aittir. portredeki sarığın en tepesinde bulunan kırmızı üstlük ise kızılbaşlığın sembolüdür.

http://www.salihli.de/vid...n%20Selim%20Belgeseli.jpg
şekile takılmayan bir toplumun şekiller üzerinden kendisine hakaret ettirmeme çabasının neticesidir.
şayet yavuz sultan selim küpe takmış olsa bu kimseyi incitmez, yavuz bir ata olarak bu toplumun gurur duyduğu bir liderdir. tıpkı fatih gibi, kanuni gibi, atatürk gibi.
burada; "yavuz sultan selim in küpesi" denilirkenki amaç bizleri şekilci olmaya, şekilcilik yapmaya zorlayandır. bazı kesimler bu küpe vesilesi ile şanlı tarihe leke sürmeye çalışmakta ise şayet biz de o küpenin asıl aidiyetinin kaynağını belgeleriz, hatta ve hatta bazılarının hakkında methiyeler düzdüğü "hatayi" mahlaslı asıl o küpenin sahibinin elinden en değerli varlığını alıp sıradan bir leşkerimize yar eyleriz...
(bkz: caldiran savasi/@zulfikardarbesi)
yavuz sultan selim bebelik zamanında beri yerinde duramaz heyecanlı bir gençti. e şehzade olarak da anadoluda sancak beyliği yaparken kanı deli akar doğru durmaz.bir delilik yapacak illa, tutmuş bir derviş kılığında tebdil-i kıyafet iran'a varmış tek başına.

fars ilinde o dönem satranç derler bir oyun türemiş tebaadan tutun da şah'a kadar herkes oynarmış. bizim şehzade selim de ustaca oynarmış bu oyunu. iran'a varıp bir handan diğerine gide gide ünü şah'a kadar gitmiş.

e şah da dişine göre bir rakip bulmakta zorlanırmış. bu rumi dervişin adını duyunca çağırın gelsin bir de benimle oynasın demiş.
şehzade selim en sonund aşah'ın karşısına çıkmış bir derviş olarak.
başlamışlar satranç oynamaya. şah kısa sürede yenmiş derviş selim'i. ama onca methini duyduğu adamın böyle kolay yenilmeyeceğini bildiğinden bir oyun daha oynamak istemiş. bu sefer de selim çok kısa sürede mat etmiş şah'ı.

bunun üzerine şah sinirlenmiş e delikanlı dedik ya başta selim'in de dili durmamış cevabını vermiş. herkes iyice sinirlenen şah'In derviş selim'in kellesini kopartacığını düşünürken şah okkalı bir tokat geçirmiş. sonra da verin bir kese altın gitsin diyerek kovmuş.

tam kapıdan çıkarken yavuz'Un

sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur
herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur
sadıkane belki ol cihanda bir serdar olur
yar olur ağyar olur serdar olur dildar olur

dediği ve o tokadı hatırlamak için kulağına küpe taktığı söylenir. ve hatta kulağına küpe olsun deyiminin de buradan geldiği yine bu rivayetler içindedir.
tarihci mustafa armagan ın öszlerine göre bu resim maalesef şah ismail e aittir, yavuz sultan selim han küpe takmamıştır, onu minnetle yad ediyoruz torunları olarak, büyük sultan, türk tarihine yön vermiş milletimizi büyük yapan degerlerin başlarındadır, allah onunla beraberdir.
eğer sahihse çok karizma duruyor. bir adette şahsımda var ama öylesini bulamadım.