bugün

eflâtun fil yapımı olan trt 1 dizisinin mottosu.
Fragmanin sonunda iskender büyükün yan yan bakması insani sasirtmaktadir. *
kedileri temize çıkaran önermedir.
vay efendim kıçını görmüş de yaram var demiş filan. lan adamın belki bir yarası var.
yanlış motto * tabi ama!
yaralarına alışmış artık onlarla yaşamayı öğrenen bir insan ise eğer karşıdaki senin yaranı görüp de onun zamanında çektiği ve yitirdiği acıları çektiğini görünce elbette acı bir gülüş yaratacaktır suratında... (bkz: değişir)
edit: imla.
devamı şubat, eylül dedir.
argo versiyonu için (bkz: yarakla alay eder yaraklanmamış olan).
(bkz: şubat)
şubat dizinin aylaaar* öncesinden reklamlarını yayınladığı slogandır.
bekara karı boşamak kolaydır gibi bir anlam içeren dizi aforizması.
eflatun film'in bir boka benzemeyen mottosudur. benzeri yüzlerce deyim ve atasözü var, sanki bu diğerlerinden daha derinmiş gibi her yapımda zikrederler.

"sünnetliyle alay eder sünnetsiz olan"

"erken boşalanla alay eder geç boşalan"

"abazayla alay eder pompacı olan"

"parayla alay eder paralanmamış olan"
doğru sözdür, ne denir...
şubat ın kendisi gibi mükemmel sözüdür.
--peltek--
"yağayla alay edeğ yağalanmamış olan
bak, nasıl da sağağıp soluveğmiş tanğıça kedeğleğden
sen çok daha pağlaksın çünkü
sen tüm gökleğdeki yıldızlağın ilki
sen aydınlatığsın geceyi"
--peltek--

şeklinde sen aydınlatırsın geceyi filminin teaserında geçen cümle.
Shakespeare'in "Romeo ve Juliet" oyununda gecen bir sozdur.
(bkz: yaram içerde)
şubat dizisinin sloganıdır ayrıca sen aydınlatırsın geceyi fragmanında da geçmektedir.
sen aydınlatırsın geceyi filminin fragmanlarında izleye izleye ezberlediğimiz mısra olur kendi kendileri.
sansi yaver gidenin yar sarar yarasini yaver gitmeyenin felek siker anasini.

bkz:(serbest çağrışım )
Yanlış okudum içim titredi.
DAMDAN DÜŞENiN HALiNDEN DAMDAN DÜŞEN ANLAR.
kedi götünü görmüşte ne büyük yaram var demiş.
kalbe dokunan bir sözdür. tam metni yazmak gerekirse;

yarayla alay eder, yaralanmamış olan.
(juliet yukarıda pencerede görülür)
dur, şu pencereden süzülen ışık da ne?
evet, orası doğru, juliet de güneşi!
yüksel ey güzel güneş, öldür şu kıskanç ay’ı,
bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederden
sen ondan daha güzelsin diye.
kıskandığı için vazgeç ona bağlılıktan,
sayrılı ve toydur bakirelik giysisi.
soytarılar giyer bunu ancak
sen çıkar bu giysileri, at üzerinden.
kadınım benim, ah benim sevgilim bu!
ne olur ah, bilseydin sevgilim olduğunu!
konuşuyor, ama bir şey de demiyor;
ne çıkar, anlatıyor ya gözleriyle
karşılık vereceğim ben de!
amma da yüzsüzüm, konuştuğu ben değilim ki!
tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
biz dönünceye dek siz parıldayın diye.
gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde,
utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı,
gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı.
öyle parlak bir ışık ağlayanı olurdu ki gözleri gökte,
gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı.
bak, nasıl da dayamış yanağını eline !
ah, eline giydiği eldiven olaydım da
dokunaydım yanağına.
konuşuyor.ey parlak melek, konuş yine!
sen, göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye;
cennetin kanatlı ulağısın başımın üstünde,
tıpkı ölümlülerin hayretle açılan gözlerine gördüğün gibi.
tembel bulutlara binip uçarken o havanın kucağında,
onu seyreden insanlar gibi hayranlıkla,
öylece bakıyorum ben sana.
romeo ve juliet
william shakespeare
Şubat dizisini hatırlatır.